10 Ekim 2015’te IŞİD’in Ankara Garı’ndaki Barış Mitingi’ne yönelik canlı bomba saldırısına ilişkin açılan davada skandallar bitmiyor. Davanın firari sanıklarından olan ve katliamdan bir yıl önce yakalanmasına, dijital materyallerden -IŞİD’in kendisinin de katıldığı infazının görüntülerine ulaşılmasına rağmen yedi ayda serbest bırakılan Ahmet Güneş’le ilgili kanıtlar, dosyaya yedi yıl sonra gönderildi. Bu süreçte ana dava bitti, önemli sonuçlar üretebilecek kanıtlar dava kapsamında incelenemedi. Görüntüler Güneş’in nasıl serbest bırakıldığı tartışmasını da yeniden alevlendirdi. 8 Eylül’de firari sanıklar hakkındaki davanın duruşması görülecek. Bu duruşma öncesinde de talep edilen birçok kanıt dosyaya sunulmadı. Müfettiş raporları avukatlara verilmedi, fotoğraflarda yer alan ve yüzleri açık olan isimler teşhis edilmedi. Adana’daki HDP binalarına yönelik IŞİD saldırısına ilişkin soruşturmanın da sekiz yıldır tamamlanmadığı ortaya çıktı.
2015’teki 10 Ekim katliamından yaklaşık 1,5 yıl önce, Gaziantep’te yol kontrolü yapan polis ekipleri, bir araçtan çalılıklara doğru malzeme atıldığını fark etti. Araç durduruldu. Sürücü Mustafa Delibaşlar’ın o sırada üzerinde mail adresleri ve şifrelerinin bulunduğu bir kağıdı yırtmaya çalıştığı anlaşıldı. Polis, kağıtlara el koydu, şoförle birlikte araçtaki Ökkeş Durmaz ve Ahmet Güneş’i gözaltına aldı. Çalılıklarda yapılan aramada harddisk, flash bellek, hafıza kartı ve kar maskesi bulundu.
İnfaz görüntüleri
Harddiskin incelenmesi sonrasında bir Suriyelinin IŞİD tarafından infaz edildiği ana dair görüntülere ulaşıldı. Görüntülerde Ahmet Güneş ile birlikte, 10 Ekim katliamından uzun yıllar sonra polis operasyonu sırasında kendini patlatan Yunus Durmaz’ın olduğu tespit edildi.
Görüntülerde Ahmet Güneş’in, infazla ilgili açıklama yaparken, Durmaz’ın, cesede herkesin ateş etmesini istediği anlaşıldı. Görüntülerde Güneş’in IŞİD kamplarında eğitim alırken çekilmiş görüntüleri de bulundu. Dijital materyallerin arasında jandarmaya ait bazı belgelerin bulunması da dikkati çekti.
Yedi aydı bırakıldı
Güneş, polis sorgusunda susma hakkını kullandı. 27 Mart 2014’te ise tutuklandı. Hakkında örgüt üyeliği suçundan dava açıldı. Gaziantep’teki duruşmalarda, Güneş, can güvenliği olmadığı için infaza katıldığını söylerken, grupla alakası olmadığını öne sürdü. Kendisine dikte edilen bir konuşmayı yaptığını söyledi. Mahkeme, Güneş hakkında “öldürme” suçundan dava açılması için suç duyurusunda bulundu.
30 Ekim 2014’te yapılan duruşmada ise Güneş ile diğer sanıkların tahliyelerine karar verildi. “Öldürme” suçundan iddianame, Güneş’in tahliyesinden sonra hazırlandı. Ancak Güneş, kayıplara karıştı.
İyi hal indirimli ceza
Mahkeme, üç isim hakkında “örgüt üyeliği” suçundan açılan davayı, 10 Ekim katliamından sonra karara bağladı. Delibaşlar ve Durmaz’ın beraatine karar verilirken, 7 yıl 6 ay hapse mahkûm edilen firari Ahmet Güneş’in cezası 6 yıl 3 aya indirildi.
Yedi yıl boyunca dosyaya alınmadı
10 Ekim katliamı ile ilgili dava 2016’da açıldı. Bu dava açısından kritik önem taşıyan dijital materyaller ise ilk günden bu yana talep edilmesine rağmen dava dosyasına getirtilmedi. Görüntüler dosyaya, yedi yıl sonra, ana dava yerel mahkeme tarafından sonuçlandırıldıktan sonra girdi. Firari sanıkların ayrılan dosyasının duruşmasının yapılacağı 8 Eylül’den önce görüntülerin dosyaya girdiği anlaşıldı.
Heyet sürekli değişiyor, kanıtlar toplanmıyor
10 Ekim Ankara Katliamı Avukat Komisyonu, 8 Eylül’deki duruşmadan önce açıklama yaparak, delillerin halen toplanmadığını da duyurdu. Açıklamada, şöyle denildi:
“10 Ekim Ankara katliamı davasında mahkeme heyeti bir kez daha değiştirildi… 250’yi aşkın klasör ve dijital evraktan oluşan dava dosyasının her yeni gelen heyetçe okunması, anlaşılması yılları almaktadır. Bu nedenle, sürekli hale gelen heyet değişikliği; dava dosyasının sürüncemede kalmasına sebep olmakta ve dolayısıyla katliamın aydınlatılmasına engel olmaktadır. Ne var ki katliamın aydınlatılması önündeki tek engel, dosyaya hâkim olmayan mahkeme heyetlerinden ibaret değildir. Bunun da ötesinde; bağımsız ve tarafsızlığını çoktan yitirmiş, kararlar üzerinde kendi iradesini kullan(a)mayan, bir an önce dosyayı kapatmayı arzulayan bir mahkeme iradesiyle karşı karşıyayız… Yıllardır süren mücadele içerisinde somut delilleriyle ortaya koyduğumuz halde;
– Katliam sorumlusu olmasına karşın kimliği tespit edilemediği iddia edilen, fotoğraf ve videolarda apaçık görünen ve X-Y diye kodlanan kişiler hakkındaki dosyada 5 yıldır tek bir işlem yapılmamıştır.
– Katliamla bağlantılı oldukları tespit edilen ve açık kimlikleri bilinen IŞİD militanları hakkında bir işlem yapılmadığı gibi, bütün evraklar bizim tarafımızdan sunulmasına karşın savcılığın aldığı kısıtlılık kararıyla dosya bizden gizlenmektedir.
– Katliamın planlayıcısı ihbar edildiği, katliamdan bir gün önce kimlik bilgileri tespit edildiği halde hakkında hiçbir işlem yapmayan kamu görevlileri hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır.
– Yargılama boyunca delilleri gizleyerek, evrak göndermekten imtina ederek görevini yapmayan kamu görevlileri hakkında tek bir işlem yapılmamıştır.
– Kamu görevlilerinin sorumluluklarını ortaya seren ve davanın katılanlarından saklanan mülkiye müfettişleri raporunun elde edilmesi için açılan ve kazanılan davaya rağmen bugün hala evraklar katılan avukatlarına verilmemektedir.
– Katliamın doğrudan faili olan kişiler hakkında görevlerini yapmayan ve hakkında suç duyurusunda bulunduğumuz Gaziantep Emniyeti personeli hakkında 3 yıldır soruşturma dahi açılmamıştır.
– Katliama ilişkin görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirmeyen Ankara Emniyeti personeli hakkındaki suç duyurumuzda ise hızla ve hiçbir inceleme yapılmaksızın dosya kapatılmıştır.
– Davamızın da firari sanıklarından olan Savaş Yıldız’ın esas faili olduğu Adana ve Mersin HDP binalarının bombalanmasına ilişkin soruşturma 8 yıldır tamamlanmamıştır ve 8 yıldır süren kısıtlılık kararı nedeniyle kamuoyu bilgi sahibi değildir.
Bütün bunlar dışında, 8 yıldır katliamın aydınlatılması, gerçek faillerin açığa çıkarılması için talep ettiğimiz esaslı bilgi ve belgelerin neredeyse tamamı, büyük bir engelleme gayretiyle reddedilmiştir.
10 Ekim Ankara katliamı ile ilgili aydınlatılmayı bekleyen hala karanlık pek çok nokta bulunmaktadır. 8 yıldır ısrarla soruyoruz: Neyi gizliyorsunuz, kimi koruyorsunuz?
Her türlü dirence karşın bütün soruların cevabını alabilmek için; 8 Eylül Cuma günü saat 10.00’da Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek olan duruşmaya herkesi davet ediyoruz. Katilleri biliyoruz, aklatmayacağız!”
KAYNAK: T24 – GÖKÇER TAHİNCİOĞLU