CHP’nin kalesi olarak bilinen Eskişehir’de anketlere göre durum bıçak sırtı. CHP’nin adayı Ünlüce ile AKP’nin adayı Hatipoğlu arasındaki rekabetin arttığı Eskişehir’den Gülsen Solaker’in izlenimleri.
Eskişehir’de 31 Mart yerel seçimleri için mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in aday olmamasıyla CHP ve Cumhur İttifakı’nın adayları arasında rekabetin dozu artarken, bıçak sırtı duruma rağmen CHP’nin bir kez daha kazanması daha yüksek ihtimal olarak görülüyor.
25 yıllık Büyükerşen dönemi yeniden aday gösterilmemesi ile sona ermişti. İlk seçimini 1999’da kazanan ve belediye başkanlığı döneminde Eskişehir’in yurt içi turizminde önemli bir yer kazanmasını sağlayan Büyükerşen beş dönemin ardından artık CHP Belediyeler Komisyonu Genel Koordinatörü olarak görev yapacak.
Bu seçimde CHP’nin adayı Büyükerşen ile uzun yıllar birlikte çalışan Ayşe Ünlüce.
Cumhur İttifakı’nın adayı ise eski İYİ Partili, yeni AKP’li İdris Nebi Hatipoğlu. Zengin bir iş adamı olan Hatipoğlu şehirde Büyükerşen ve Ünlüce kadar tanınan bir isim değil. Bunda daha çok İstanbul’da yaşamasının etkili olduğunu düşünenler var.
İki güçlü adayın yanı sıra anket tahminlerine göre yüzde 1-3 arası oy toplama potansiyeli olan adaylar İYİ Parti’den Melih Aydın, DEM Parti’den eş adaylar Gamze Toprak ve İzzettin Altun, Zafer Partisi’nden Oğuz Beki, Yeniden Refah Partisi’nden Kadir Çalışıcı, Saadet Partisi’nden Fesih Bingöl. DEVA Partisi ve Memleket Partisi de aday çıkartan ancak çok güçlü olmayan partilerden.
Kentte tüm adayların görüntü kirliliği yaratmamak için afiş ve benzeri kampanya yöntemlerini özenli kullandığı ve geçen yıl 1 milyon 200 bin turist ağırlayan şehrin dokusunun bozulmaması için çaba sarf ettiği gözleniyor.
Seçim bıçak sırtı mı?
CHP’nin kalesi olarak bilinen Eskişehir’de anketlere göre durum eski seçimlere göre daha bıçak sırtı görünmekle birlikte genel kanı yine eski tercihin devam edeceği yönünde.
2019 yerel seçiminde Millet İttifakı’nın desteklediği Büyükerşen yüzde 52,3 oy alırken, Cumhur İttifakı adayı Burhan Sakallı yüzde 45,1 oy almıştı.
Belediyecilikte marka bir isim olan Büyükerşen’in aday gösterilmemesinin ardından anketler CHP adayı Ünlüce ile Cumhur İttifakı adayı Hatipoğlu arasında az bir farkın olduğunu gösteriyor.
MAK Araştırma’nın 23 Şubat-5 Mart günleri arasında yüz yüze görüşmelerle yaptığı ankette Hatipoğlu yüzde 43, Ünlüce ise yüzde 42 oy oranında görünüyor.
Asal Araştırma’nın 10-14 Mart tarihleri arasındaki anketinde ise CHP’li Ünlüce 42,5; AKP’li Hatipoğlu ise 40,6 oy alıyor.
Eskişehir’deki CHP’li yetkililer anketlere rağmen bir risk görmediklerini ifade ediyor. Adayların tanınırlığının her geçen gün arttığını söyleyen CHP’li yetkililer, sonuçlarda son haftalarda yapılan çalışmaların etkili olacağını belirtiyor.
Öte yandan DW Türkçe olarak AKP seçmenleri ile sohbetimizde Hatipoğlu’nun CHP ve Büyükerşen çizgisi karşısındaki zayıf yönü olarak “şehirle doku uyuşmazlığı içinde olması” gösteriliyor ve daha doğru bir aday seçilse durumun daha farklı olabileceği savunuluyor.
Hatipoğlu’nun İYİ Parti’den AKP’ye transferi de halk tarafından henüz unutulmuş gibi görünmüyor. Bir taksici, sohbetimizde; “Hatipoğlu’nun aslında eskiden de AKP’li olduğu, parlamento seçiminde milletvekili adayı olarak AKP’den şansı olmadığı için İYİ Parti’yi seçtiği ve seçildikten sonra da yine AKP’ye döndüğü” yorumu yapıyor.
14 Mayıs genel seçimleri öncesinde katıldığı bir programda “Yeniden iktidar olursa AK Parti’ye geçer misiniz?” sorusu yöneltildiği zaman “Tabii ki geçmem. Ne işim var? Türkiye’de iki tip siyasetçi var. Siyaseti iş olarak yapanlar ve hizmet olarak yapanlar” yanıtını veren Hatipoğlu Kasım ayında AKP’ye geçmişti.
Son olarak avcılık fotoğrafları ile basında yer alan Hatipoğlu, adaylık kampanyasının ilk günlerinde de kazanması durumunda Eskişehir’deki yerel gazetecilere “maaş” bağlayacağını söyleyerek meslek örgütlerinin ve basın mensuplarının tepkisini çekmişti. Hatipoğlu’nun “dini vakıflara belediye bütçesinden kaynak yaratılacağına” ilişkin sözleri de CHP’li seçmenlerdeki endişeyi artıran bir faktör olarak gösteriliyor.
İktidarın “tehdit siyaseti” sonuç verir mi?
İktidar uzun yıllardır muhalefette olduğu Eskişehir için “eğer hizmet isteniyorsa iktidara oy verilmesi” çağrısında bulunurken, muhalefet tarafından “tehdit siyaseti” olarak nitelendirilen bu söylemin Eskişehir seçmeninin bir kesiminde ters etki yapabileceği belirtiliyor.
DW Türkçe olarak sokakta halkın nabzını tuttuğumuzda özellikle ulaşım, yoğun trafik ve içme suyu ücretleri ile ilgili sıkıntılar bulunsa da şehrin farklı çizgisinin korunması gerektiğini düşününler olduğu gibi, iktidarın yerel yönetimi alması durumunda kentin daha gelişeceğini ve engellenen yatırımların kente geleceğini savunanlar da var.
Hatipoğlu’nun vaatleri de “ulaşım, içme suyu ve kentsel dönüşüm” alanlarına odaklı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir ay önce şehre geldiğinde “Eskişehir’e hızlı treni kim getirdi? Eskişehir’in bütün yollarıyla ilgili atılan adımlarda kimin imzası var? Otoyollar kiminle inşa edildi? AK Parti. Bundan sonra bir tarafı maalesef çorak ama bir tarafında da inşallah hem merkezi yönetim hem belediye el ele verdiği zaman Eskişehir’imiz yeniden ihya olur ayağa kalkar” demişti.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise Eskişehir’in çevre yolları ile halk arasında “ölüm yolları” olarak bilinen ilçeler arası yolların yapılmasını yıllardır beklediğini belirterek, Hatipoğlu ile bakanların şimdi yıllardır eksik bırakılan şeylerin vaadini verdiğini ve AKP adayının arkasındaki devlet imkanları ile adil olmayan bir kampanya yürüttüğünü belirtiyor.
Ekonomik sıkıntılar yerel sıkıntıların üstünde
Öte yandan tüm Türkiye’de olduğu gibi Eskişehir’de de genel ekonomik sıkıntılar ve pahalılık yereldeki sıkıntıların üstüne ve bazen de iç içe geçmiş durumda. Bu nedenle aslında merkezi yönetimin sorumluluğuna giren alanlarda belediyeler ve adaylar çözüm üretme arayışında.
Kentte en çok dile getirilen sorunlardan biri içme suyunun pahalı olması iken, belediye yetkilileri Porsuk Çayı’ndan gelen suyun arıtılması ve evlere verilmesinin maliyetinin elektrik ve doğalgaz fiyatları nedeniyle yüksek oluşuna dikkat çekiyor.
Nostaljik atmosferi ile Türkiye’nin özel şehirlerinden birisi olan Eskişehir’de yoğun bir öğrenci, emekli ve küçük esnaf nüfusu barınıyor.
Kentte 60-70 bin civarında öğrenci bulunurken, bunların çoğunun ikametlerinin olduğu farklı şehirlerde oy kullanacağı tahmin ediliyor. Öğrencilere mikrofon uzattığımızda ise kentteki özgür havadan memnun olduklarını ancak artan kiraların yanı sıra ulaşım hatlarının yetersizliği ile bilet ücretlerinin yüksek olmasından şikâyet ettiklerini söylüyorlar.
Öğrenci kenti olarak bilinen Eskişehir aynı zamanda emeklilerin de yoğun yaşadığı bir yer. Emekliler son maaş artışlarının enflasyon karşısında hemen eridiğini söyleyerek, yerel yönetimden ise gıda masrafları ve sosyal etkinlikler için destek beklediklerini aktarıyor.
Küçük esnaf ise Eskişehir’de de diğer kentlerde olduğu gibi dertli. Ramazan ayı olmasına rağmen genel bir durgunluk yaşadığını söyleyen esnaf, kapılarını çalan adaylara müşterilerin az olmasından yakınıyor.
Eskişehir Tuhafiyeciler Odası Başkanı Ali Safa Şen ile sohbetimizde şimdiye kadar yerel yönetimle uyumlu bir şekilde çalıştıklarını belirterek, bundan sonra da kim kazanırsa kazansın aynısını beklediklerini söylüyor. Ancak Şen de esnafın henüz Ramazan ayından beklediği alışverişi göremediğini, insanların ellerindeki parayı daha çok gıdaya ayırdığını belirtiyor.
Bu arada belediyeler Ramazan ayı nedeniyle kentin farklı bölgelerinde kurdukları iftar çadırları ile hem dar gelirlilere hem de esnafa en azından bir öğün dengeli yemek sunmaya çalışıyor.
Kentsel dönüşüm ama nasıl?
Şehrin bir diğer sorunu olan deprem tehlikesi ve kentsel dönüşümde de vatandaş evlerini yenilemek için yeterli para bulamadığı için riskli evlerinde oturmaya devam ediyor.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Orkun Kılıç Kahramanmaraş depremlerinin ardından evlerini kontrol ettirmek için yüzlerce telefon aldıklarını ancak bu vatandaşların hemen hemen hepsinin biraz zaman geçince vazgeçtiğini belirterek, “Çünkü kontrol ettirseler ve evleri oturulamaz çıksa ne yapacaklar?” diyor.
Kılıç, şehirde öğrenci sayısının fazla yurt sayısının ise az oluşuna işaret ederek, bunun da barınma sorununda önemli bir etken olduğunu söylüyor.
İkinci derece deprem bölgesi olan ve aynı zamanda çevresindeki depremlerden de etkilenebilen Eskişehir’deki yapı stoğu için İMO olarak envanter çalışmalarına devam ettiklerini belirten Kılıç, 1999’daki depremde bile kentteki bazı binaların yıkıldığını hatırlatıyor.
Kılıç, çalışma devam ettiği için henüz net bir sayı verememekle birlikte kaba hatlarıyla Eskişehir’de yaklaşık 100 bin bina bulunduğunu, şehir merkezinde yer alan ve risk taşıdığını düşündükleri bina sayısının ise 20 bin kadar olduğunu söylüyor.
Bu arada TOKİ’nin şehirde yapımı bazıları biten bazıları da devam eden konut projelerinde mağdur olanlar seslerini merkezi yönetime yeteri kadar duyuramadığı için çoğu zaman daha kolay ulaştıkları ilçe belediye başkanlarının kapısını çalıyor.
DW Türkçe olarak Odunpazarı Belediyesi’nin konut temel atma törenine katıldığımızda mahalle muhtarı TOKİ’nin eksik bıraktığı işler için ilçe belediye başkanı Kazım Kurt’tan yardım talep ediyor.
AKP adayı Hatipoğlu’nun da seçim vaatlerinden birisi kentsel dönüşüm. Hatipoğlu özellikle şehrin fakir bölgelerindeki evleri ya da eski sanayi bölgelerini Şehircilik Bakanlığı’nın da yardımıyla dönüştüreceklerini belirtiyor.
Ancak İMO Başkanı Kılıç bu vaatte eksik olan bir noktaya şu sözlerle işaret ediyor:
“İki katlı yerleri yenilediğiniz zaman bir kentsel dönüşüm yapıyorsunuz ama depremde yıkılma riski olan ve çok ölümlerin yaşanabileceği binalar aslında o iki katlı yapılar değil. Şehir merkezinde altı dükkân üstü sekiz kat, zayıf zeminli, 1999 öncesi yapılmış binalarımız var. Asıl sorun bunların dönüştürülmesi.”
Ayşe Ünlüce: Agresif değil dengeli kalkınacağız
Uzun yıllar Büyükerşen’in yanında çalışan ve adaylığı açıklanıncaya kadar Büyükşehir Belediyesi’nde hukuk müşavirliği ve genel sekreterlik görevlerini yürüten Ünlüce ile yoğun seçim programı sırasında sohbet ediyoruz.
Esnaf ziyaretleri sırasında sıklıkla ekonomi ve su fiyatlarının yüksek oluşu gibi sıkıntılarla karşı karşıya kalan Ünlüce kent sakinlerine “dengeli kalkınma modeli” vaat ediyor ve bu modeli şöyle açıklıyor:
“Eskişehir’de aynı anda çok fazla öne çıkan özellik var. Mesela ciddi bir sanayi şehri olabilir ya da tamamen turizme odaklanabilirdi. Ya da yaşlı nüfusun asla gelip yerleşmeyi tercih etmediği tamamen gençlerle dolu bir kampüs kent de olabilirdi. Ama biz bunlardan birini geliştirsek diğerlerine haksızlık etmiş oluruz diye düşünüyoruz. O nedenle dengeli kalkınma ile tek bir tarafın agresif büyümesi değil bütün alanların dengeli şekilde büyümesi modeliyle hareket edeceğiz.”
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – GÜLSEN SOLAKER