DEM Parti İBB Eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş, Galip Ensarioğlu’nun açıklamalarına dair “Kayyımların sağladığı ranttan besleniyor. ‘Bir şey söyleyelim de gündem olayım’ derdinde” dedi. Murat Çepni ise, aday çıkarmadıkları ilçelerde seçmenlerin kendi kararlarını vereceğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Eşbaşkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni, Taksim Hill Otel’de gazetecilerle bir araya geldi. Beştaş ve Çepni, yerel seçim çalışmaları, seçim güvenliği, kayyımlar ve “Kent Uzlaşısı”na dair gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Sahadaki atmosferi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Meral Danış Beştaş: Temas edebildiğimiz bölgelerde yoğun bir ilgi var. Büyükşehir belediyesi için yarışıyor olmamız büyük bir destekle karşılanıyor. Bunu yüksek sesle ifade ediyorlar. Mayıs seçim sonrası en geniş tartışma platformu yaratan bizim partimiz. Onbinlerce toplantı yaptık, temas kurduk. Ezici çoğunluk seçimde var olmamız yönünde yoğun bir talep vardı. Hem İstanbul’da hem diğer yerlerde.
Partiniz, DEM’in içinde olmadığı bir biçimde tartışılıyor. Sizin adaylıklarınız AKP ve CHP açısından stratejik. DEM Parti’nin stratejisi nedir? Nasıl bir öngörüsü, hesabı varı?
Murat Çepni: DEM Parti’nin seçim tartışmalarında siyasete denklem dışındaymış gibi konuşulmasına alışığız. Halkın gerçek taleplerinin aslında tartışmaların dışında tutulduğunu söyleyebiliriz. Kasti bir yaklaşım var burada. DEM Parti’de somutlanmış ezilen halkların ve yok sayılanların siyasette özneleşmesinin yok sayıldığı bir durum var. Bizim dışımızdaki tüm partilerin ortaklaştığını görebiliriz. Yoksul ve ezilen halkın yok sayılmasına dair ortak bir programlarının olduğunu görüyoruz. İstanbul’da seçim çalışmalarında görüyoruz. Yürütülen tartışmalarda sorun odaklarının tartışılmasından ziyade ağız dalaşının olduğunu görüyoruz. Biz başladığımız gibi devam edeceğiz. Sonuna kadar en yüksek başarıyı elde etme konusunda hiçbir tereddütümüz yok.
2019’da seçmeniniz Ekrem İmamoğlu’na oy vermişti. Bu seçimde İmamoğlu’na oy verilmemesini nasıl anlatacaksınız? Bir anket yaptırdınız mı, yaptırdıysanız oy oranınız İstanbul’da kaç?
Meral Danış Beştaş: Birilerine oy verilmemesini söylemiyoruz, bize oy verilmesini söylüyoruz. DEM Parti seçmenine giderken, kime oy verelim diye bir soru ile muhatap olmadık. 2019’da bir kereye mahsus böyle bir karar aldık. Fakat bu seçimde kaybettirme ya da kazandırma gibi bir hedefimiz yok, kazanma stratejisi ile seçime gidiyoruz. ‘İmamoğlu’na vermeyin bize verin’ demiyoruz. ‘Bize oy verin’ diyoruz. Farklılıklarımızı anlatıyoruz seçmene.
Anket yaptırmadık şuana kadar. Bütün anket şirketleri önce bizi ölçüyorlar sağ olsunlar. Bu güvendiğimiz anlamına gelmesin, ama önümüzdeki dönemlerde ihtiyaç duyarsak kurullarımızla görüşülür.
Galip Ensarioğlu’nun adaylığınıza (Meral Danış Beştaş) dair açıklamaları vardı. Adaylığınızın samimi olmadığını ve CHP ile yapılan bir pazarlık sonucu olduğunu söylemişti. Bu konudaki cevabınız nedir?
Meral Danış Beştaş: Rahatsız edici bir açıklamaydı. Açıkçası ne konu ne de ilgili şahıs bizim açımızdan önemli bir yerde durmuyor. Bu tip demeçleri takip etmeyi zaman kaybı olarak görüyorum. Siyasi sığlığını gördüm söz konusu açıklamada. Ensarioğlu, geçen yıl CHP’ye gidip milletvekilliği için aday olmak istemişti, pazarlıklar yapmıştı. Bu yorum değil, bilgi. Kendisi Süleyman Soylu’ya mı özeniyor; Bir şey söyleyelim de gündem olayım derdinde. Bir de açıklamada kayyım karşıtı gibi görünüyor ama kayyımların sağladığı ranttan da beslendiğini herkes biliyor. Bu klasik bir devlet anlayışı, kendi siyasi hayatını devam ettirmeyi bizim üzerimizden yapmaya çalışıyor. Bizim iddiamız bu ülkeye onurlu bir barış, eşit ve özgür Türkiye sunmaktır. Bunun gibi açıklamalar, bizim kapsama alanımızın dışında.
CHP seçmeninden sahada nasıl bir dönüş alıyorsunuz?
Meral Danış Beştaş: CHP’li seçmenin bir kısmı, Mayıs seçimleri ve 2019 seçimlerinde olduğu için, ‘yine bizimle olun’ psikolojisi içinde. Biz, en ciddi muhalefeti yapan bir partiyiz. Her seçimde başka bir partiye destek vereceksek kapatalım kapıyı. Ama CHP’nin seçmenini anlıyoruz, doğaldır. Kazanmak istiyorlar. Ama bize karşı bir tepki görmedik.
DEM Parti’nin yerel seçimlerden sonra yürüteceği politikalar nasıl olacak?
Murat Çepni: Biz bir siyaset tarzının değişmesi gerektiğini söylüyoruz. İki bloklu bir siyaset tarzının kimseye kazandırmadığının altını çiziyoruz. Seçimleri aşan bir mücadele derken kastımız bu. Biz bir halk partisiyiz. Demokrasinin içinin boşaltıldığı bugünlerde kavramların yeniden inşa edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Demokrasiden anladığımız şey şu; bu kentin gerçek özneleri tarafından yönetilmesi ve onlarla birlikte yönetilmesidir. İki bloklu alternatiflerin ancak DEM Parti programıyla aşılabileceğini söylüyoruz. İstanbul ayın zamanda halkların, işçilerin, emekçilerin ve kadınların kenti. Fakat burası bir şantiyeye dönüştürülmüş durumda. Biz buna esastan karşı çıkıyoruz. İstanbul ve ülke bir şirket ve bir şantiye değildir. Halkların yok sayıldığı, katliamlara maruz bırakıldığı bu kentte halkların kendi dilini, kültürünü ve tarihini yaşayabileceği bir belediyecilik anlayışı mümkün. İnsanlar bu kentte, kentin organik bileşeni olarak var olmalı. Böyle bir belediyecilik modeli inşa edeceğiz. Bu sadece DEM Parti’de var.
İstanbul’un en büyük sorunu olarak neyi gördünüz? İstanbul’u bekleyen bir deprem var. Buna karşı neler yapacaksınız?
Murat Çepni: Deprem, hem ülkenin hem de İstanbul’un temel bir sorunu. Atılan her adım deprem gerçeğini dikkate alınarak atılmalıdır. Ama İstanbul’da ve Türkiye’de depreme ilişkin atılan tek adım yok. İnşaatlar dışında. İstanbul deprem karşısında yüzde yüz savunmasız. Bunun bir anlayış, bir tercih meselesi olduğunu düşünüyoruz. Halkın sağlığından, doğadan yana bir bütçe oluşturursanız ilk adımı atmış olursunuz. Deprem öldürmüyor, öldüren şey rantlardır, iktidarın bizzat kendisidir. İstanbul ağır bir tehlike ile karşı karşıya. İstanbul’da rantsal dönüşüm yapıldı ve biz yerinde dönüşümü öneriyoruz. Deprem konusunda hazırlıklıyız, İstanbul’u depreme hazırlıklı hale getirebiliriz. Bunu en kısa zamanda başarabiliriz. Nasıl diye soracaksanız; eğer bütçeyi halka ve doğaya harcanırsa bu sorun çözülebilir.
2019 yılındaki strateji değişikliğinde neler ön plana çıktı, neden bu kararı almadığınızı biraz daha açıklar mısınız?
Meral Danış Beştaş: Sonuçta bizler siyaset yapıyoruz. Çözüm perspektiflerimiz var. Bu yönüyle 2019 ve 2023 Mayıs seçimleri için istisna dedim. Bu seçimlerde faşizme kaybettirmek, Türkiye’de demokrasinin önünü açmak, bu dar boğazdan çıkmak çok çeşitli gerekçelerle o kararı verdik. Ama günün sonunda seçim sonucunda herkes bir iç muhasebe yaptı, diğer partilerdeki kriz hali bizde yok. Eleştiriler var şüphesiz ama bunu eleştiri-özeleştiri süreciyle, demokratik bir işleyiş olarak süreci yürüttük.
Biz hala aynı noktayız aslında. Demokrasinin önünü açmak, tek adam rejiminin değişmesi noktasında hak ve özgürlüklerin yürürlüğe girmesi, Kürt meselesinde demokratik bir çözümün sağlanması… Seçimler bunun için mücadele aracıdır aynı zamanda. Seçimler tek amaçlı değildir ama siyasette temel uğraklardan bir tanesidir. Seçimlere girmemizde en temel motivasyonlarından bir tanesi mücadeledir ve bizim DEM Parti olarak hakikatleri anlatma görevimiz var, toplumu değiştirme ve dönüştürme rolümüz var. Bunu seçim kampanyası boyunca yapacağız. Türkiye’nin özellikle en başat sorunu olan Kürt sorununda yıllardır muhalefet bir noktadan sonra aynılaşabiliyor ve farklı olan bizim. Bu farklılığı Türkiye siyasetinde kesinlikle görünür kılmamız lazım. Kimseye kaybettirme ve kazandırma gibi bir telaşımız, bir amacımız yok. Tamamen kendimiz kazanmak için yola girdik.
İstanbul’da rant ve kar payını da dikkate alırsak; 1 Nisan’dan sonra hem siyasal hem de ekonomik açıdan bizi ne bekliyor?
Murat Çepni: 1 Nisan’dan sonrasını bugün ne yaptıklarımız belirleyecek. AKP’nin ekonomi modelinin, savaştan beslendiği, doğa ve insan sömürüsü olduğu, savaş sanayisini geliştirmekten ibaret olduğunu biliyoruz. Bu temel politikalarda bir değişikliğe gitmezsek çok iyi bir değişimin bizi beklediğini söyleyemeyiz. Tecrit, cezaevleri, Kürt sorunun çözümü açısından bir farklılık yok, değişen hiçbir şey yok. Aleviler, kadınlar, emekçiler açısından da böyle. Tam tersi kazanılan hakların gaspı söz konusu. Hal böyleyken, demokrasi için mücadele etmeden AKP’nin kendisinin yelkenlerini şişiren rüzgarlarla mücadele etmeden yenmiş sayılmayız. AKP’nin benzeri gelir. Bunun içinde DEM Parti etrafından kenetlenmeniz lazım. Böyle bir politikayı ortaya koyarsak, 1 Nisan’ı biz belirlemiş oluruz. Kendi programımızı örgütlenmeye odaklandık ve bunun mutlak bir kurtuluş olduğunu düşünüyoruz.
Kayyım tehdidine karşı ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Meral Danış Beştaş: Daha çok mücadele edeceğiz. Kürt illerine kayyımlar atandığında biz şunu hep söyledik: ‘Bugün Kürt illerine yarın batı kentlerine atanır’ dedik. Maalesef yerel yönetimlerin yetkileri bir bir kısıtlanıyor şuan. Bu sorunuz bile içinde bulunduğumuz sistemin ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Bu bizim temel mücadele gerekçelerimizden biri. Şırnak’tan Siirt’e, Hakkari’ye ve Iğdır’a kadar seçmen taşıması var. Halk iradesini gasp etmek için birilerini bölgeye taşıyorlar. Örneğin; Siirt’te binlerce seçmenimiz silindi ve binlerce asker, polis taşındı. Siirt’e 8 bin seçmen taşınmış. Bu yöntemde kayyımın başka bir yöntemidir. Bu dönem kayyım atanmaması için yüksek oranlarda o belediyeleri almak ilk adımımız olacak. Biz seçmen taşımalarla ilgili resmen bağırıyoruz ama muhalefet ‘niye seçmen taşıyorsunuz’ demiyor. İşte gerekçelerimizden biri bu mücadeleyi genişletmek. Kayyım atanmamasının sihirli bir formülü yok. Bu yüksek iradeyle ve direnmeyle engellenebilir. Biz de direnmeye devam edeceğiz.
Sol partilerin yerel seçimlerdeki ittifak politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Murat Çepni: Öncesinde HDP olarak bu konuda samimiyetle büyük çabalar gösterdik. Hatta büyük riskleri de göze aldık. Örneğin; Kürt sorunu başat bir sorundur. AKP ve MHP bloku gücünü nereden alıyor Kürt düşmanlığından alıyor. Bunun üzerinden muhalefeti dizayn ediyor. Biz sol ile bu tartışmayı yapıyoruz. HDP aynı zamanda sosyalist bileşenlerinin içinde olduğu bir bileşen partisi. Türkiye ve Kürdistan’da güçlü sosyalist damarları içinde olan bir partidir. Ama biz bunun yeterli olduğunu düşünmüyoruz daha da güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı, önceki seçim özelinde dar talepler, dar hedefler üzerinde durdu. Bugünkü seçimlerde ise nasıl olursa olsun AKP’den kurtulmaya odaklı bir politika izliyor. Biz bu politikanın esaslı bir kazanım olduğunu düşünmüyoruz. Biz sol partilere sorumluluk ve ciddiyet çağrısı yapıyoruz.
Eğer DEM Parti’nin üzerinden yürüyorsa bir seçim, tüm devlet bürokratları DEM’in karşısında söz söylüyorsa bunun bir manası vardır. Bunu sosyalistler ve devrimcilerin kavraması gerekiyor. O yüzden DEM Parti etrafında kenetlenmeyi sadece sandıktan güçlü çıkmak gibi anlıyor ama öyle değil. Gerçekten demokrasinin oluşması ve sosyalizmin kazanması açısından sonuçları olacaktır.
Meral Danış Beştaş: Sosyalist olmak Türkiye’de kimliklere özgürlük istemekle olur. Adını vermeyeceğim; kendini sosyalist olarak tanımlayan biri neredeyse iktidar ağzıyla konuşmuş adaylıklarımızla. Bunun Türkiye halklarına bir faydası yok. Bizim mücadelede ortaklaşmayı ciddi bir şekilde düşünmemiz lazım. Uzun süredir bunun mücadelesini veriyoruz. Bize sorulan ‘kime kaybettirmek kazandırmak istiyorsunuz’ sorusu keşke herkese sorulsa aslında belki işler daha da kolaylaşacak.
İstanbul’da Kent Uzlaşısı kimlerle ve nasıl sağlandı?
Meral Danış Beştaş: Aday çıkarmadığımız ilçeler Kent Uzlaşısı sağladığımız ilçeler değil. Biz İstanbul’da Esenyurt’ta uzlaşı sağladık. Esenyurt dışında İstanbul’da uzlaşı sağlamadık. Öyle geniş bir Kent Uzlaşısı sağlamadık. 17 ilçede ve büyükşehirde aday çıkardık, bu partimizin kararı. Bir de Adana ve Mersin’de sağladık
Aday çıkarmadığınız yerlerde DEM Parti seçmenini AKP’nin kaybetmesi yönünde mi yönlendirecek yoksa serbest mi bırakacak?
Murat Çepni: Bizim demokrasi ittifakından bugüne kadar yürüttüğümüz bir tartışma var. Demokrasi ittifakının bu seçimlerdeki özgün hali Kent Uzlaşısı’dır. 2023 seçimlerinden sonra yaptığımız toplantı ve onbinlerce insanla kurduğumuz temas sonrası çıkan bir sonuç var. O da şu: İnsanlar bize ‘2019’da bir tercih yaptık, 2024 seçimlerinde ise belirleyen biz olacağız. Kendi yerellerimizde ne yapacağımızı parti perspektifinden kopmadan kendimiz belirleyeceğiz’ dediler. Kent Uzlaşısı’ndan kopmadılar. Kent Uzlaşısı bir pazarlık meselesi değil. Doğrudan politik bir perspektif. Bunun bazı handikapları var. Zor bir iş. Bizim gibi çok bileşenli bir parti için daha zorlaşıyor. O yüzden bazı gerilimler yaşadık. İstanbul’da aday çıkarmadığımız yerlerde, yerelimiz bu tartışmalar sonucunda kararını verir. DEM Parti’nin bazı temel kriterleri var. Tabi bunlara bağlı kalarak kararını verecekler. Örneğin; kadın özgürlükçü paradigmamız bu temel kriterlerden biridir. Rantçı olmayacak mesela.
Seçim güvenliği sağlamak konusunda nasıl bir perspektifle hareket ediyor?
Meral Danış Beştaş: Seçim güvenliği her yer için önemli bir mesele. Bizim perspektifimiz sandığa giren oyun mutlak süratle çıkması. Bunun için de sandık görevlilerin, müşahitlerin görevlendirilmesi ve titiz çalışmaları… İstanbul il ve ilçe örgütlerimiz ilgili komisyonlarını kurdular. Partimizin PM ve MYK üyeleri bir bütün olarak seferber olacağız. Hazırlıklar başladı ve bu bizim için önemli bir mesele. Bölgede bu çok daha hayati bir önemde. Kurdistan’daki seçmenlerin oyları neredeyse gitmeleri yönünde çağrı yapıyoruz. Biz de İstanbul’u koruyacağız.
KAYNAK: MEZOPOTAMYA AJANSI – DİREN YURTSEVER / İBRAHİM IRMAK