Araştırmacı ve T24 yazarı Bekir Ağırdır, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortak aday olarak belirlenmesine karşı Altılı Masa’dan ayrılmasını ve buna yönelik yaptığı açıklamada kullandığı dili ‘çok yadırgadığını’ söyledi. Ağırdır, “Gerçekten sadece ayrılmayı değil, ayrılırken kullanılan dili çok çok yadırgadığımı, hiç beklemediğim bir şey olduğunu da söylemeliyim” ifadelerini kullandı. Akşener’in açıklamalarına ilk yorum olarak ‘İyi Parti intihar etti’ düşüncesini dile getiren Ağırdır, parti seçmeninin Akşener’in işaret ettiğine değil, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki adaya oy vereceğini söyledi.
Bekir Ağırdır, T24 editörü Candan Yıldız’ın sunduğu canlı yayına katılarak Yıldız ve T24 yazarı Murat Sabuncu’nun Meral Akşener’in açıklamalarına ilişkin soruları yanıtlayarak gündemi değerlendirdi. “Bu saatten sonra, Meral Hanım’ın aday olmaktan başka da çaresi yoktur” diyen Ağırdır, Akşener’in ve İyi Parti’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde alınan oya ulaşamayacakları görüşünü savundu. Ağırdır, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna Kılıçadaroğlu ile Erdoğan’ın kalacağı tahmininde bulundu.
Bekir Ağırdır, Akşener’in Cumhurbaşkanı adayı olma çağrısını yaptığı CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın çağrıya ‘karşılık vermeyeceğini’ söyledi, Akşener’in açıklamalarındaki ‘tavra’ dikkat çekti. “Böyle bir beklentim yok” diyen Bekir Ağırdır; “Herhangi bir belediye başkanı CHP’nin, bu tavırla ve bu biçimde bir ayrılışla yan yana duracağını sanmıyorum” ifadelerini kullandı.
Akşener’in aldığı kararı ve yaşanan süreci değerlendiren Ağırdır, Akşener’in ‘kötü bir liderlik sınavı verdiğini’ de savundu. Bundan sonra İyi Parti’nin ‘anketlerdeki oy oranını’ görme ihtimalini düşük bulan Ağırdır, “Meral Hanım her şeyden önce kötü bir liderlik sınavı veriyor. Bu noktaya gelene kadar yönetemiyor olarak bile çok kötü bir sınav” diye konuştu.
“İyi Parti intihar etti”
T24 canlı yayınına katılan Bekir Ağırdır’ın değerlendirmeleri şöyle:
“İyi Parti intihar etti. Bir liderlik, örgütsel doku ve seçmen profili var. İyi Parti’nin bu üçü arasında bir doku sorunu vardı. Sosyolojik tabanı ile örgütsel dokusu arasında bariz bir fark vardı. Meral Hanım’ın önündeki en büyük handikap o farkı kapatma ihtiyacıydı.
Bunca kutuplaşmanın yoğun olduğu bir ortamda, DEVA, Gelecek ya da Memleket, Zafer… Bir tek aralarında İyi Parti vücut buldu yüzde 10 ile. MHP’den bölünerek oluşan bir parti değil tabanı açısından. İyi Parti’nin sosyolojik tabanı, seküler dünyanın içinde olan sol fikriyata yakın durmayan, kendilerince milliyetçi ya da daha geleneksel değerleri olan ama dindarlığı baskın olmayan, ama seküler dünyada da yüzü muasır medeniyet olarak batıya dönük kentli seçmen.
“Seçmenin 3’te 2’si Tayyip Erdoğan karşıtında kim varsa, oraya oy verecek”
Dolayısıyla örgütsel dokusu ise MHP’den gelen ülkücüler. Zaten aradaki temel sorun buradan kaynaklanıyordu. Bu analizden başlamamın sebebi şu: Eğer Meral Hanım bu örgütsel dokunun aklıyla hareket ediyor olabilir ama seçmeni yüzde 12-13 oy, o seçmenin 3’te 2’si Meral Hanım ve o kadroyla hareket etmeyecek. Tayyip Erdoğan karşıtında kim varsa, oraya oy verecek. Meral Hanım ya da İyi Parti hangi adresi gösterirse göstersin.
Bütün bu tartışmayı, örgütsel dokudaki insanları cesaretlendiren şey ve böyle konuşmaya iten şey, ‘anketlerde 15, 18 göründük, hedefimiz 20 olabilir mi’ demek. Elbette olabilirdi ama Tayyip Erdoğan karşıtı hareketin içinde duruyorlarsa. Orada bunu besleyecek şey; bu sosyolojik taban nasıl çoğalırdı? Çünkü bu sosyolojik taban CHP’den de beklediği değişimi göremediği için bir arayış içinde. Dolayısıyla MHP’den gelen seçmen değil oradaki seçmen. O seçmen özü itibariyle Muharrem İnce’ye de oy veren, CHP’ye de oy verme potansiyeli olan ama CHP ile sol fikriyatı itibariyle CHP’ye yanaşamayan ya da CHP’den umudu olmadığı için orada duran seçmendi.
“Duygu hali eğer bütün siyasi tarzını ele geçiriyorsa, o zaman yapacak bir şey yok”
Dolayısıyla şimdi parti böyle bir pozisyon aldığı zaman o seçmen zaten İyi Parti’nin arkasında en az yarısı ya da önemli bir kesimi orada durmayacak. Onun için intihar etti diyorum, sosyolojik olarak ya da siyasi profil olarak. Örgütsel akıl olarak, siyaset tarzı olarak böyle mi ayrılmalı, bu dakikada da mı ayrılmalı? Bu dakikada ve bu üslupla mı ayrılmalı?
Bir takım duygusal meseleleri var, anlayabiliyorum hak vermesem de. İstanbul’da İmamoğlu’nun kazandığı, Altılı MAsa’nın ‘HDP ile işbirliği yapmıyor’ baskılarına karşılık, ‘Benim de başkanım Ekrem Bey, benim oyumla seçildi’ derken; onun da onore edilme ihtiyacı beklentisi; bunu anlıyoruz. Evet ama bu duygu hali eğer bütün siyasi tarzını ele geçiriyorsa, o zaman yapacak bir şey yok. Hakikaten intihar etti demek lazım.”
“Bu tavırla ve bu biçimde bir ayrılışla yan yana duracağını sanmıyorum”
Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı adayı olma konusunda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a yaptığı çağrının karşılık verilip verilmeyeceği hakkındaki soruya Ağırdır şu yanıtı verdi:
“Hayır, vermezler… Ekrem Bey’in de Mansur Bey’in de şu saatte, siyasi ve ideoloji olarak yakın olabilmişlerdir belki, haksızlık da olabilir böyle bir şey söylemek. Siyaseten ve ideolojik olarak bile böyle bir fikri yakınlık içinde olsalar bile, herhangi bir belediye başkanı CHP’nin, bu tavırla ve bu biçimde bir ayrılışla yan yana duracağını sanmıyorum, böyle bir beklentim yok.
Benim çözemediğim kısım şudur kişisel olarak; herkes şokta, beklenen bir hareket değildi. Örgütsel dokularını, kurumsal akıl komitelerini bir otele toplasak, muhtemelen bu altı parti bir arada durmakta zorlanır. Ama altı partinin liderlerinin birbirine olan güveni önemli. Paradoksal bir biçimde lider oligarşisi ilk defa işe yarayacaktı. Ama şimdi Meral Hanım’ın bu tarzını gerçekten izah edemiyorum, anlayamıyorum da. Bir başka durum olması lazım. Bu kadar duygusallığa ve örgütün basıncına teslim ise, bu basınç daha önce de vardı, 6 ay önce de vardı 12 ay önce de vardı.
Meral Hanım kötü bir liderlik sınavı veriyor
Bir kere kötü bir liderlik sınavı veriyor Meral Hanım her şeyden önce. Sadece bu kararıyla değil, böyle bir meseleyi bu noktaya gelene kadar bekleyerek eğer böyleyse ve bu kadar güçlüyse bu basın, bu noktaya gelene kadar yönetemiyor olarak bile çok kötü bir sınav veriyor lider olarak. Mesele de şu ki, bundan sonra ‘ne olur’ kısmı ayrı. Ama İyi Parti anketelerdeki o oy oranını görme ihtimali yoktur bence.”
“Meral Hanım ve İyi Parti 2018’deki oyunu alamaz; ikinci tura Kemal Bey ile Tayyip Bey kalır”
Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda İyi Parti lideri Akşener’in destek verip vermeyeceği sorusuna ise Ağırdır’ın yanıtı şöyle oldu:
“Kurumsal olarak desteklemez. İyi Parti de aday gösterir. Ortak aday imkanı ortada kalmadığına göre, Muharrem İnce de aday olacak. İyi Parti de gösterecek, bu saatten sora Meral Hanım’ın aday olmaktan başka da çaresi yoktur. Birinci öngörüm, Meral Hanım ve İyi Parti 2018’deki oyunu alamaz. Evet ikinci tura kalır; Kemal Bey ile Tayyip Bey.
Ama sorun şurada ki; Tayyip Erdoğan’ın kazanma ihtimali, tabii ki tüm bu dağınıklık tablosu artırır. Matematik toplamdan dolayı değil. Genel olarak seçmenin ve toplumun, bu muhalefetin dağınıklığıyla meselelerin yönetileceği konusundaki umudu, heyecanı, korku, endişe baskın olacağı için, özellikle genç seçmen sandığa gitmeyebilir. O şekilde de Tayyip Bey kazanabilir ama ikini tura kalırsa, hatta birinci turda, İyi Parti’nin dün ya da depremden önceki sabah, İyi Parti’ye oy vereceğini düşünen seçmenin en az yarısı, Meral Hanım’a değil, Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki adaya verir.
Sosyolojik olarak onlar başka bir yerden bakıyorlar hayata. Bu iktidarla zaten bir sorunları var. Meral Hanım sadece Altılı Masa ile köprüleri atmadı, kendi seçmeni ile, sosyolojik tabanının önemli bir kesimiyle de köprüleri atmış oldu.”
“Altılı Masa HDP ile bir diyalog kuramadıysa, İyi Parti’nin ambargosu nedeniyle kuramadı”
“İyi Parti’nin Masa’dan kalmasıyla başlayan kriz başka alanların önünü açabilir mi?” sorusuna Ağırdır şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tabii ki bu mümkündür. Altılı Masa, Ali Bey, Temel Bey, Ahmet Hoca’nın HDP meselesine bakışını biliyoruz. Bu konuda da hep kamuoyuna da çok açık biçimde pozisyonlarını her zaman söylediler. Altılı Masa, HDP ile bir diyalog kuramadıysa, İyi Parti’nin ambargosu nedeniyle kuramadı.”
Ağırdır konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dolayısıyla şimdi evet o kombinasyondan, olur mu olmaz mı bilemeyiz ama, İyi Parti çıkacak, HDP altıncı parti olarak masaya oturmayabilir ama Kemal Bey’in ortak adaylığı konusunda uzlaşılacağı beklenebilir. O nedenle birinci turda ‘Tayyip Erdoğan kazanır’ demek çok da kolay değil. Onun için her halükarda ikinci tur görünüyor. O zamanda İyi Partili seçmen, partinin kurumsal tavrı ne olursa olsun, yarısı ya da yarıdan fazlası, sosyolojik gerçeklik nedeniyle, hayatla ilişkileri, İyi Parti seçmeninin başka bir şey. Ekranlarda gördüğümüz yüzlerin önemli bir kesimi seküler dünyanın ve CHP milletvekili olsaydı da şaşırmayacağımız insanlar var.
“Taylan Yıldız, Google’daki görevine geri dönecek mi?”
Dünya Bankası’ndan gelen Bilge Yılmaz örneği. Yarın bu durumdaki İyi Parti’nin milletvekili listesinde olacak mı yoksa bavulunu toplayıp Amerika’ya dönecek mi? Ya da Taylan Yıldız, Google’daki görevine geri dönecek mi yoksa bu pozisyona devam edecek mi?
Orada ideolojik olarak ülkücü tabandan gelmeyen örgütsel dokusu MHP ile hiçbir zaman çakışmamış, Bahadır Erdem’den Ümit Özlale’ye kadar o kadrolar, nerede duracaklar? Dolayısıyla orada isimler önemli değil. Bahadır Hoca ‘şunu yapar, bunu yapar’ anlamında söylemiyorum. Ama tipoloji olarak Bahadır Hoca gibi kentli, modern seküler hayatı benimsemiş, küresel yurttaş seviyesinde bir hayat ilişkisi olan insanlar, Tayyip Erdoğan iktidarının devamı veya değiştirilmesi yönündeki pozisyonları nerede olacak sizce; ‘parti disiplini’ diye kararlı bir şekilde orada duracaklar mı? Sadece sosyolojik tabanıyla değil, kendi örgütsel dokusuyla da ciddi bir gerilim yaşayacağını sanıyorum İyi Parti’nin.”
“Gerçekten bu kadarı hiç aklıma gelmezdi”
CandanYıldız’ın “Meral Akşener’in açıklamasına Bekir Ağırdır’ın tepkisi” sorusu üzerine Ağırdır, şu yanıtı verdi:
“Gerçekten de öyle. Meral Hanım ile birden fazla sefer yüz yüze içten sohbetler etmiş olan birisi olan, özel muhabbetleri olan birisi olarak gerçekten bu kadarı hiç aklıma gelmezdi.
Şundan hep emindim ki; Meral Hanım, bu ülkenin gidişatının değiştirilmesi, değişmesi konusunda ve bu iktidarın, bu partizanlığın, keyfiliğin, adaletsizliğin, yoksulluğun durdurulması konusunda her şeye rağmen ve her koşulda karşı duracağını ve gidişatı değiştirmek için de ülkenin aydınlık güçleriyle işbirliği içinde olacağını sanıyordum ve öyle düşünüyordum. Kanaatim de oydu izlenimlerim de oydu.
“‘Keskin cümleler kurmamak gerekiyormuş demek ki’ diye kendime nasihat ediyordum”
Gerçekten sadece ayrılmayı değil, ayrılırken kullanılan dili çok çok yadırgadığımı, hiç beklemediğim bir şey olduğunu da söylemeliyim. Her şeyden önce, kendi kendine bu yayına katılsam mı katılmasam mı diye düşünürken bile şok olmuş, bulutlara bakarken aklımdan geçen; ‘bu Türkiye siyasetinde her şeye rağmen bir görünen var, rasyonel akılla, süreçle çalışan bir tarafı var elbette ama benim hiçbir zaman rasyonel akılla çözemeyeceğim başka aktörler, ilişkiler, duygular, düşünceler de var demek ki’ diye bir kez daha kendi kendime telkinde bulunmaya çalışıyordum. ‘Keskin cümleler kurmamak gerekiyormuş demek ki’ diye kendime nasihat ediyordum.”
“İyi Parti bir önceki oy oranını yakalar mı, doğrusunu isterseniz çok da emin değilim”
İyi Parti’den istifaların sosyal medyaya düşmeye başlaması hatırlatılan Ağırdı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu çok beklenir bir şey. Burada tüm mesele liderlik, örgütsel dokular ve sosyolojik tabanlar arasındaki uyum ve uyumsuzluk meselesi. İyi Parti’nin şansı ve büyüme şansı da AK Parti’den de kopan ya da gelenekselci olan, kendince muhafazakar değerleri olan ama yüzü de muasır medeniyete batıya kurum ve kurallı bir hayata dönük olan insanların bir adres arıyor oluşu ve o insanların önemli bir kesiminin de CHP’nin de sanki değişmiyormuş gibi dışarıya verdiği o imajdan dolayı CHP’ye de gidemiyor olmalarıydı.
Dolayısıyla o taban öyle oldu diye birden bire AK Partili ya da iktidardan yana ya da bir anda dindar ya da muhafazakar olacak değil. O tabanın hayat tarzı ve hayatla ilişkisi belli. O taban da bu iktidarın gidişatı konusunda, bunun değişmesinden yana bir pozisyonları var. İstifa ederler, etmezler, sayılar azdır çoktur… Sosyal medyada çok da önemli değil ama seçimde İyi Parti bir önceki oy oranını yakalar mı, doğrusunu isterseniz çok da emin değilim.”
“Ülke bugün seçime 72 gün kala hala siyasi krizlerle uğraşıyor olmamalıydı”
Murat Sabuncu’nun sorduğu, “Bu tam tersi bir etki yaratıp dip dalgayı harekete geçirebilir mi?” sorusuna Ağırdır son olarak şu yanıtı verdi:
Elbette bu mümkün ama 72 gün var ve 72 gün içinde bu dinamik, kendine bir liderlik, güvenli bir iddia, vizyon sunduğunu hisseder mi, öyle bir tutku ve coşku üretilir mi; ondan çok emin değilim. Ama yine de bütün bu hikaye bu noktaya gelmemeliydi. Bunu çok yazdık, çok konuştuk ve ne yazık ki Altılı Masa’daki dostlarımız her eleştiriyi başka bir yerden anladılar ya da duymazlıktan gelmeyi tercih ettiler. Böyle olmamalıydı. Ülke bugün seçime 72 gün kala hala siyasi krizlerle uğraşıyor olmamalıydı.