MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin gündemine oturan ve futbol dünyasını sarsan dolandırıcılık olayı ile birbiri ardına gelen sosyal medya fenomenlerinin tutuklanmasını hatırlattığı bugünkü konuşmasında sert bir dille eleştirilerde bulundu.
“Daha çok faiz geliri elde etmek için tertip edilmiş fon ve finans oyunları, doymayan kursaklarının tahrikiyle milyon dolarlarını bu fonlara bağlayan tanınmış simalar, bunlara çanak tutan sahtekâr bankacılar, kurulan saadet zincirleri, saçlarına dolardan bukleler yapan şaibeli soytarılar gerçekten de milletimizde haklı bir öfkeye neden olmaktadır” diyen Bahçeli, yaşananların Türkiye’de haddinden fazla zarar verdiğini söyledi.
MHP lideri, “Toplumsal arınma, siyasi aklanma ertelemez yükümlülüğümüzdür. Selin gidip kumun kalmasını beklemeye gerek yoktur. Zira selin verdiği zayiat tehlikeli düzeylerdedir. Türkiye bu kirliliğe daha fazla maruz kalmamalıdır. Burada önemli olan samimiyet, dürüstlük ve tutarlılıktır” dedi.
Öte yandan Bahçeli,CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir” açıklamasına tepki gösteri. Bahçeli, “Açıklaması bölücü lügatin, terör üslubunun tıpkısının aynısıyla yansımasıdır. Kürt kökenli kardeşlerimizin daha az eşit olduğunu söylemek hakikate alenen kıymak ve kast etmektir. Bu soysuz iddia tümüyle bühtandır. Bu sefil iddia devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kesif bir saldırıdır ve suçtur” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Huzurlu ve güvenli liman arayanlara tek çare, MHP ve Cumhur İttifakı’dır. Mahalli idarelere düşen zilleti kaldırmak için hazırlık yapıyoruz. Türkiye’nin önünü kesmek isteyenleri mahalli idarelerden silip atmak hedefiyle yanıp tutuşuyoruz. Karşımızdaki siyasi bariyeri, teslimiyetçi siyaset engelini aşmak durumundayız. Bir karar vericinin değil, rehin altındaki bir protestocunun ruh haliyle siyaset yapanlara günlerini göstermenin, tarihin ve milletin gündeminden çıkarmanın arayışındayız. Bu maksatla devamlı çalışıyoruz. 81 ilimizin tamamında milletimizin her güzel insanı ile görüştük.
“İkinci el siyasetlerin, defolu partilerin, yıkıcı düşüncelerin ülke ve millet hayrına bir değer üretmesi hayal mahsulüdür. Yalandan vergi alınsa yüzsüz olanların ne duruşu duruştur ne sözü sözdür. MHP için siyasi namus millete hizmet ve mensubiyettir. Bozgunda zafer düşü gören güruhu sürekli rahatsız ediyoruz. Aynı gökte uçan karganın gündemi başka kartalınki başkadır. Bizim gündemimizin mihenk taşı Türkiye ve Türk milletidir.
“Açık sözlü tavırla sömürgeleşen siyasetçileri, kimliğine yabancılaşmış aydınların alayını birden silkeleyen üç hilaldir. İhanetin dışında huzurlu liman arayanların tek çaresi MHP ve cumhur ittifakıdır. İnsan üstü bir gayretle çalışıyor ve hazırlık yapıyoruz.
“Milletimizi karanlığa çekmeye çalışanların ipliğini pazara çıkarmaya çalışıyoruz. Siyaset kofluğunu mahalli idarelerden atmak için yanıp tutuşuyoruz. 14-28 Mayıs’taki başarımıza yeni bir halka eklemek istiyoruz. Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasında denge ve uyum olsun istiyoruz.
“Milli ve manevi emanetleri kucakladık. Biz büyük bir aileyiz. Tek bilek tek yüreğiz. Biz Türk milleti, Türkiye’yiz. Alparslan Türkeş bizim öz değerimiz ve biz demektir. Hüseyin Nihal Atsız demek biz demektir, Ziya Gökalp demek biz demektir. Mehmet Akif Ersoy demek biz demektir. Hangisini sayalım hangi birini atlayalım. Düşüncelerimizin klavuzu büyük dava adamlarımızdır.
“Sözde ve bölücü bir sanatçının hürmetle elini öpüp ardından onurum, gururum diyen CHP Genel Başkanı’na hatırlatırım ki, bizim onurumuz da gururumuz da Türk milletidir ve ona mensubiyet duygusu gösteren herkestir.
Özgür Özel’e “Kürt” tepkisi: Soysuz iddia, devletin bölünmez bütünlüğüne saldırı!
“Türk milleti onuruna düşkün bir millettir. Sözde ve bölücü bir sanatçının hürmetle elini öpüp ardından ‘onurum, gururum’ diyen CHP Genel Başkanı’na hatırlatırım ki, bizim onurumuz da, gururumuz da Türk milletidir ve ona mensubiyet duygusuna sahip herkestir. Bizim anlayışımıza göre herkes eşittir Türkiye’dir. Bir muamma, bir muvazaa, bir muazzep, bir mugalata olan CHP Genel Başkanı’nın; ‘Türkiye’de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir’ açıklaması bölücü lügatin, terör üslubunun tıpkısının aynısıyla yansımasıdır. Kürt kökenli kardeşlerimizin daha az eşit olduğunu söylemek hakikate alenen kıymak ve kast etmektir. Bu soysuz iddia tümüyle bühtandır. Bu sefil iddia devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kesif bir saldırıdır ve suçtur. Kürt kökenli kardeşlerim eşit hak ve hukuka sahip vatandaşlarımızdır ve bizim can beraberimizdir. Hangi bir Kürt kökenli kardeşim herhangi bir imkandan bugüne kadar mahrum kalmıştır? Cumhuriyet Türkiye’sinde fırsat eşitliğini yok saymak mümkün müdür? Vatandaşlarımıza ehliyet ve liyakat ölçüleri kapsamında her kapı açık değil midir? Kürt kökenli kardeşlerim kaymakam, diplomat, vali, milletvekili, bakan, Meclis Başkanı ve hatta Cumhurbaşkanı olmadılar mı? İşadamı, akademisyen, medya mensubu, bürokrat, dahası CHP’ye genel başkan olarak toplum önüne çıkmadılar mı?
“HEDEP demek CHP demektir”
“Bir insanın etnik kökeni sebebiyle ikinci sınıf muamele görmesi tarihimizin hiçbir döneminde görülmeyen bir alçalma halidir. 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri öncesinde, CHP’nin acemi Genel Başkanı, sözüm ona HEDEP’i tava getirmek, Kürt kökenli kardeşlerimi istismar emeliyle gemi azıya almıştır. Bunlar öyle karışıklar ki, akıl, vicdan ve siyaset anlayışı çerçevesinde bin parçaya bölünmüş durumdalar. Atlas Okyanusu’ndaki Porto Riko çukuru kadar derin art niyetlilik içindeler. Kürt kökenli kardeşlerim bayağı siyasi taktiklere aldanmaz. Vatan ve millet muarızı siyasi üçkâğıtçılara kesinlikle aldırış etmez. Bizim Kürt kökenli kardeşlerimize duyduğumuz sevginin kırıntısına sahip olmayan zevatın tedavüle soktuğu kara kampanya sonuçsuz kalmaya mahkum ve müstahaktır. CHP Genel Başkanı’na tavsiyem, uydur gaydır bir kurultay yapıp ya HEDEP’i içlerine almaları ya da derhal HEDEP’e katılmalarıdır. Bölcülük parkurunda CHP ile HEDEP’in yarışmasında öne çıkan olmaz. Çünkü HEDEP demek CHP demektir. Artık CHP’yle PKK arasındaki teğet noktaları sayılamayacak kadar fazlalaşmıştır. Cumhur İttifakı İstanbul’da zilleti sallayıp devirecektir. Cumhur İttifakı Ankara’da zilleti savurup indirecektir. Cumhur İttifakı yerel yönetimlerdeki makus hale Allah’ın izniyle son verecektir. Cumhur İttifakı Türk milletidir. Söz de karar da hüküm de, egemenlik de Türk milletinindir.CHP Genel Başkanı, kulağını Kandil’e ve yeminli Türkiye düşmanlarına verdiği müddetçe hüsran ve hezimetten kurtulamayacaktır. Unutmayalım ki, büyük siyasetçiler ne kötü talihin ne şirret telkinlerin, ne de sinsi tezgahların esiri olurlar. Kalbi pırıl pırıl, dalgasız deniz gibi olan milletimiz tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirmesini bilecek, ahlaklı ve milli siyaset ve dava insanlarına sonuna kadar destek verecektir. Allah’ın inayetiyle; Türkiye 31 Mart seçimlerinde bir kez daha al bayrakta buluşacak, Türk milleti Cumhur İttifakı’nda uzlaşacaktır.
“İhanetlere karşı dikkatli olmazsak yıkım mukadderdedir”
“İhanetlere karşı dikkatli olmazsak yıkım mukadderdedir. Hilelere karşı uyanık olmazsak hayal kırıklığı kaderdir. İftiralara ve karanlık oyunlara karşı tedbirli olmazsak bozgun kaçınılmazdır. O halde, Ayrılıklara karşı birleşmenin yanında durmalıyız. Dağılmaya karşı güç birliğinin peşinden koşmalıyız. Çürümeye karşı öze dönmenin arayışında olmalıyız. Zalimlere karşı mazlumların safında buluşmalıyız. Yanlışa karşı doğrunun şemsiyesi altında toplanmalıyız. Siyaset hayatımızda testiye değil hep içine baktık. Zira yeni testinin içi eskiyle, eski testinin içi de yeniyle dolu olabilecektir. Her insan üsluptur, dildir, manadır, muhtevadır. Her insan özeldir, şeref ve hak sahibidir. Buna diyecek bir şeyimiz yoktur. İnsan testi misali ne varsa devamlı kendi içine sızar. Er ya da geç iyi veya kötü gün yüzüne çıkar. Hiç kimse kendinden, ettiklerinden, çektirdiklerinden ve geçmişinden kaçamaz. Retorik düzlemde birisine ahlaklı ve iyi demekle maksat hasıl olmaz. Kelimelerin neye vurgu yaptığından ziyade mühim olan manayla bütünleşmiş kavramların ruhudur. Eğer kelime anlatılmak istenen düşüncenin bir nevi ev sahibi ise kavram bu düşüncenin özüdür, tezidir, hattı zatında aslıdır. Onlarca yıldır milli ve manevi değerlerimize örtülü bir saldırı ve suikast yapılmıştır. Bu saldırı ve suikast mekaniği süslü kelimelerin, baskı altına alınmış kavramların çarpıtılıp çirkefçe kullanımıyla icra edilmiştir. Bir teröristin, bir bölücünün, bir işbirlikçinin insan haklarından, evrensel hukuk ilkelerinden, soysuz bir özgürlükten, soyup soğana çevrilmiş bir demokrasiden bahsetmesi bal gibi kavramların ve kelimelerin infazıdır. Türkiye uzunca bir süredir böylesi bir tahakküm altındadır. Milli ve insani değerlerimiz yıpratılmaktadır. Milli ve manevi ahlakımız yozlaştırılmaktadır. Siyaseti çıkarlarının tahkimi, egolarının ikmali, nefislerinin tatmini için bir vasıta görenlerin en başta demokrasiye ve siyaset kültürümüze verdikleri hasarlar korkunç boyutlara ulaşmaktadır. Bu hazin ve içler acısı gerçek siyasete ve siyasetçiye güveni maalesef tahminlerin ötesinde tahrip etmektedir. Esasen buna da hiç kimsenin hakkı yoktur.
“Bir siyasetçinin özü sözüne kefil olmalıdır”
Siyaset; insanın nasıl yaşayacağı, ailesini nasıl geçindireceği, nasıl yönetileceği, hangi hakları talep edeceği, bunları kendisine kimin ve nasıl ulaştıracağı gibi çağdaş talepler ve arayışlar üzerine şekillenmektedir. Bu açıdan millet birliğini bozan yalnızca dilde, inançta, ülküde farklılaşma değil, nasıl yönetileceği ve hangi hakları isteyeceği konusunda yaşanan gelgitler ve tereddütlerdir. Bir siyasi parti olarak bizden beklenen görev ve fonksiyonlardan biri ve belki de en önemlisi her sorun ve beklentiye isabetli cevaplar üretmektir. Ancak milletin sesine kulak vermeyip makam, koltuk, şöhret ve servet ihtirasının tutsağı olanlar siyasi partiden daha çok organize menfaat şebekesi, hatta suç örgütüne dönüş yapabilmektedir. Niyeti kötü olanların, namerde el avuç açanların, birbirinin kuyusunu kazanların, gülücükler eşliğinde fitne saçanların, ikiyüzlülüğün fenomeni olanların adı ne olursa olsun akıbetleri her zaman meflûçtur. Bir siyasetçinin özü sözüne kefil olmalıdır. Türk ve Türkiye Yüzyılı; cebini ve cüzdanını haksız ve hukuksuz şekilde doldurmak için el ovuşturan bu çağın muhterisleri aracılığıyla değil; faziletin, feragatin, fedakarlığın, ferasetin ve muhabbetin ehli olan millet sevdalıları eliyle inşa edilecektir. İşte bu sevdalılar hamd olsun Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nda temerküz etmişlerdir.
“Fon oyunları, buna çanak tutan sahtekâr bankacılar, saçlarına dolardan bukleler yapan şaibeli soytarılar…”
“Daha çok faiz geliri elde etmek için tertip edilmiş fon ve finans oyunları, doymayan kursaklarının tahrikiyle milyon dolarlarını bu fonlara bağlayan tanınmış simalar, bunlara çanak tutan sahtekâr bankacılar, kurulan saadet zincirleri, saçlarına dolardan bukleler yapan şaibeli soytarılar gerçekten de milletimizde haklı bir öfkeye neden olmaktadır.
“Tik Tok rezaleti salgın gibi yayılmaktadır”
“Tik Tok rezaleti ise salgın gibi yayılmaktadır. Hakeza, siyasetin üzerine çöken taciz ve yolsuzluk iddiaları, sancılı ilişki ağlarını deşifre eden itiraflar, samimiyet ve sorumluluk anlayışıyla ifade etmeliyim ki yalnızca muhataplarına değil Türkiye’mize haddinden fazla zarar vermektedir. Toplumsal arınma, siyasi aklanma ertelemez yükümlülüğümüzdür. Selin gidip kumun kalmasını beklemeye gerek yoktur. Zira selin verdiği zayiat tehlikeli düzeylerdedir. Türkiye bu kirliliğe daha fazla maruz kalmamalıdır. Burada önemli olan samimiyet, dürüstlük ve tutarlılıktır.
Yerel seçim mesajı, Ekrem İmamoğlu göndermesi
“CHP Genel Başkanı demiş ki; ‘Ekrem Bey İstanbul’a mühürlü. Ben CHP’nin başarısına mühürlüyüm.’ Biz o paslı mührü kazıyarak söküp atmayı da inşallah başaracağız. Diplomatik baskı, alay ve hakaretlere, ekonomik sızma, saldırı ve sömürülere, kültürel ve tarihi değerlerimize sabotaj girişimlerine, varlığımıza yönelik stratejik tehditlere, milli yapımıza yönelik tahriklere, inançlarımıza yönelik aşağılamalara, dış güçlerin içimize konuşlanan etki ajanlarına sonuna kadar direnip Türkiye’mizi savunacağız. Bunu Cumhur İttifakı olarak yapacağız.
“Hedefimiz…”
“Hedefimiz; dağlarında teröristlerin, meydanlarında bölücülerin, ovalarında sivil maskeli terör maşalarının cirit atmadığı, yoksulluk, açlık, işsizlik ve sefaletin Türk milleti için bir kader olmadığı, emeğinin ve alın terinin karşılığını alamayan işçi, memur, esnaf, köylü ve çiftçinin kalmadığı, kanunsuzluğun kol gezmediği, kadına şiddetin, hırsızlığın, gasp ve kapkaççılığın sokaklarına hakim olmadığı, vurguncuların ve soyguncuların milli kaynaklarını ve servetlerini talan etmediği, okullarına toplumsal şiddetin, uyuşturucu illetinin ve ahlaki çöküntünün girmediği, milli değer ve hassasiyetlerinin saygı gördüğü, milli çıkarlarının siyaset tüccarları tarafından peşkeş çekilmediği, Avrupa Birliği komiserlerinin tepeden bakamadığı, Türk milletinin hor ve hakir görülmediği, etnik köken, dil ve din farklılıklarına bakılmaksızın bütün evlatlarımızın, Türk milletinin eşit ve onurlu bireyleri olarak huzur, güven, refah ve mutluluk içinde bir arada kardeşçe yaşayacağı bir Türkiye’dir ve Türk Devri’dir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı bu şerefli misyona her zaman olduğu gibi gene taliptir ve milletimizin teveccühü ve Yüce Allah’ın izniyle bunu gerçekleştirmek için 31 Mart 2024’te de yeni bir zafere imza atmak için seferberlik ruhuyla sahadadır, milli gönüllerdedir.
“İsrail ile Filistin arasında geçici ve sınırlı değil kalıcı barışın ve adil çözümün yanındayız”
“İlkeli, seviyeli, şeffaf ve temiz siyasetin tarafıyız. Adalet ve huzurun temin edildiği gerçekçi bir küresel barışı savunuyoruz. Bu kapsamda İsrail ile Filistin arasında geçici ve sınırlı değil kalıcı barışın ve adil çözümün yanındayız. Yine de geçici ateşkes kararının ve zaman zaman aksasa da yapılan rehine takasının ümit verici olduğunu değerlendiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif diplomasiyle, akıl ve ahlak temelli girişimleriyle insani yardım koridorunun açılmasından, geçici ateşkes kararının alınmasından şüphesiz bahtiyarız. Ve haklı mücadelesinin arkasındayız. İki devletli çözüm vasatı dahilinde, başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 sınırlarına haiz bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından başka seçeneği de tanımıyoruz. İspanya ve Belçika Başbakanlarının gündeme yansıyan değerli açıklamaları uyanan küresel vicdana daha fazla sessiz kalınamayacağını göstermiştir. Filistinli masumların çığlığına hiç kimse bigâne kalamaz. Bir halkın toplu katliamına Müslümanım, insanım diyen hiç kimse seyirci duramaz. Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Kabinesi’nin alacağı her kararın, uygulayacağı her politikanın samimiyetle ve sonu ne olursa olsun yanındadır.”