Anayasa Mahkemesi, “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” projesinin mevzuattaki kısıtlamalara tabi olmadan yapılmasına izin veren yasa maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Yassıada’da “yap-işlet-devret” modeliyle yapılan “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” projesinde mevzuattaki kıyı hukuku ve imar kurallarına uyulması şartını ortadan kaldıran ve bu yönde yapılacak denetimleri de devre dışı bırakan yasal düzenlemeyi 10 yıl sonra Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Kararda, düzenlemenin “Denetimsiz bir alan” oluşturduğu belirtilerek, bunun devlete verilen çevreyi ve kıyıları koruma görevinin yerine getirilmesine engel olduğu vurgulandı.
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi’nin ardından dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılanarak idam edildiği Yassıada’ya ilişkin hükümet tarafından 2013 yılında proje yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “yap-işlet-devlet” modeliyle 2015’te temeli atılan “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” projesi tamamlandı ve 27 Mayıs 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıldı.
Projenin yapımı sırasında 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun’a 3 Nisan 2013 tarihinde ek madde eklendi. Yasaya bu kapsamda, “Yassıada’da yapılacak olan planlama, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemeler 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi değildir” hükmü getirildi.
Bu arada proje kapsamında hazırlanan koruma amaçlı uygulama ve nazım imar planı değişikliğinin iptali istemiyle Danıştay’da dava açıldı. Danıştay 6. Daire, bu davaya bakarken söz konusu kanun maddesinin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Danıştay’ın itirazları
Danıştay’ın dava dilekçesinde, itiraz konusu kural uyarınca hazırlanan proje ve planların kişilerin Yassıada kıyılarından serbestçe yararlanması hakkını ortadan kaldıracağı vurgulandı. 3621 sayılı Kanun’da yer alan kısıtlamalar gözetilmeksizin kamu yararına aykırı şekilde yapılar inşa edilebileceği belirtilen dilekçede, kuralın tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması amacıyla çıkarılan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun öngördüğü kısıtlayıcı hükümleri ve usulü de etkisiz kılacağı vurgulandı.
Dilekçede, Yassıada’da yapılacak imar düzenlemelerinin ve uygulamalarının imar mevzuatına uygun olma şartının ortadan kaldırılması suretiyle kurula konu uygulama ve düzenlemelerin mevzuata uygunluğunun idari kurullarca denetiminin imkânsız kılınacağı, bu nedenle imar hukukunda denetimsiz bir alanın oluşacağı, bu durumun ise devletin bu konudaki gözetim ve denetim görevini yerine getirmesine engel olacağı vurgulandı.
AYM’den oybirliğiyle iptal kararı
Başvuruyu görüşen Anayasa Mahkemesi düzenlemedeki “Yassıada’da yapılacak olan planlama, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemeler 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi değildir” hükmünü anayasaya aykırı bularak iptaline oybirliğiyle karar verdi.
Resmi Gazete’de yayımlanan kararın gerekçesinde AYM’nin benzer şekilde yasanın “Sivriada” ile ilgili bölümünü iptal ettiği anımsatıldı. Kararda, şu ifadeler kullanıldı:
“Söz konusu alanda yapılacak planlama, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemelerde gerek kıyı hukuku rejimi gerekse imar ve diğer mevzuat rejimi yönünden tabi olunacak herhangi bir kuralın bulunmadığı ve bu konuda denetimsiz bir alan oluşturulduğu ifade edilmiştir. Bu durum ise Anayasa’nın 43. ve 56. maddeleri ile devlete verilen çevreyi ve kıyıları koruma görevinin yerine getirilmesine engel olduğu sonucuna varılmıştır.”
Devletin denetim ve gözetim yetkisi
Düzenlenenin “hukuki belirsizliğe” de yol açtığı vurgulanan kararda, “Söz konusu belirsizliğin ortadan kaldırılmasının, devletin gözetim ve denetim yükümlülüğünün yerine getirilebilmesi için itiraz konusu ibareye konu yere ilişkin olarak Anayasa’da öngörülen ilkelere uygun yasal düzenleme yapılmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır. Bu zorunluluğun gereğini yerine getirmeyen itiraz konusu ibarenin Anayasa’nın 2. maddesiyle bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır” değerlendirmesi yapıldı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – ALİCAN ULUDAĞ