Anayasa Mahkemesi (AYM), Gülen cemaatine ait sohbetlere katıldığı iddia edilen ve kapatılan sendikada yer aldığı için “örgüt üyeliği” suçlamasıyla hapis cezası verilen Bilal Celalettin Şaşmaz’ın başvurusunu karara bağladı ve “hak ihlali” olduğuna hükmetti.
“Örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan öğretmen Bilal Celalettin Şaşmaz, ilk duruşmada 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı ve tahliye edildi. İstinaf ve temyiz talepleri reddedilen Şaşmaz, karar kesinleşince Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) hak ihlali başvurusu yaptı.
Kararı değerlendiren AYM, Şaşmaz’ın özel hayata saygı ve sendika haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
Kararda, “Somut olayda mahkemeler başvurucunun bazı sohbetlere katılmasını, aynı yönde sosyal ilişkileri olduğunu ifade eden tanık beyanlarını, o tarihte yasal olan ancak daha sonra terör örgütüyle ilgisi nedeniyle kapatılmış bir sendikaya üye olmasını ve FETÖ/PDY üyesi olan bazı kişilerle iletişim içinde olduğuna dair HTS kayıtlarını terör örgütüne üye olma suçunun delilleri saymıştır” ifadeleri yer aldı.
‘ÜYE OLMA BİLİNCİYLE HAREKET ETTİĞİ ORTAYA KONULMADI’
İlk derece mahkemesinin kararını eleştiren AYM, “Örgütsel özellik taşıyıp taşımadığı değerlendirilmemiş olan sohbet toplantılarının ve buna ilişkin tanık ifadelerinin, örgütle irtibatlı sendikaya üyelik ve içeriği belirlenememesi nedeniyle örgütsel olduğu ortaya konulamayan, imam seviyesinde oldukları iddiasıyla yargılanmakta olan kişilerle iletişime ilişkin HTS kayıtlarının -bir bütün olarak ele alındığında- başvurucunun bir terör örgütüne üye olma bilinciyle hareket ettiğini ortaya koymakta başarılı olamamıştır” dedi.
Kararın “öngörülemez biçimde genişletici bir yorum” olduğuna dikkat çeken AYM, şu ifadeleri kullandı:
“FETÖ/PDY’nin yasal zeminde faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü, dinî bir cemaat olduğu zannı ile hareket ederek örgüte sempati duyduğu ve örgütle irtibat kurduğu anlaşılan başvurucunun mahkûmiyetinde delil olarak kullanılan fiillerinin kendisini cezai yönden sorumluluk altına sokacağını makul olarak öngördüğü gösterilememiştir. Sonuç olarak başvurucunun bu şekilde terör örgütüne üye olma suçundan mahkûm edilmesi anılan suçun başvurucunun aleyhine öngörülemez biçimde genişletici bir yoruma tabi tutulması ile mümkün olmuştur. Ortaya çıkan bu sonuç Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşmamaktadır.”
‘SENDİKA HAKLARINA MÜDAHALE’
AYM kararında cemaate yakın olduğu iddiasıyla kapatılan sendikaya üye olduğu iddiasıyla da suçlanan sanığın sendika haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
Bu durumu “sendika hakkına müdahale” olarak değerlendiren Yüksek Mahkeme, şunlara dikkat çekti:
“Örgütün nihai amacını bildiği ortaya konamayan başvurucunun bir sivil toplum hareketi olduğu zannı ile irtibat ve iltisak hâlinde olduğu örgütün düzenlediği sohbetlere katılmasının terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasında delil olarak kullanılması nedeniyle başvurucunun özel hayata saygı hakkına yine iltisak boyutunu aşarak örgütle organik bir bağ kurup hiyerarşisine dâhil olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetlerin varlığı ile desteklenmeden FETÖ/PDY’ye müzahir bir sendikaya üye olmasının terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasında delil olarak kullanılması nedeniyle sendika hakkına müdahalede bulunulmuştur.
İlk derece mahkemesi, örgütün nihai amacını bildiği ortaya konamayan başvurucunun temel hakları kapsamında bulunan faaliyetlerinin terör örgütü hiyerarşisi içinde gerçekleştirilmiş örgütsel faaliyetler olduğunu gösterememiş; böylece özel hayata saygı hakkı ile sendika hakkı üzerinde haksız bir caydırıcı etki oluşturmuştur. Bu bağlamda mahkeme, başvurucunun şikâyete konu eylemlerinin mahkûmiyet hükmünde delil olarak kullanılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir.”