Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakın olduğu belirtilen, Ankara Esenboğa Havalimanı’ndaki operasyonla gözaltına alınıp gece saatlerinde de “örgüt kurma”, “kasten yaralama”, “yağma”, “kişiyi hüviyetinden yoksun kılma” ve “işkence” suçlarından tutuklanan ‘Kaplanlar’ grubunun lideri Ayhan Bora Kaplan’la ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı.
T24’ten Tolga Şardan’ın iddiasına göre “Başkent’te son on yıldır adı sıkça duyulan, siyasetçi, polis ve yargı mensupları ile bağlantıları olduğu iddialarıyla gündeme gelen Kaplan’ın ‘savcılık’ talimatıyla gözaltına alınması epeyce ismi huzursuz etti.”
Şardan’ın iddiasına göre Ayhan Bora Kaplan, Ankara’da bilinen üst düzeydeki bir yargı mensubuna Esenboğa Havalimanı yakınında bir villa ve bir de değerinin yarısı fiyata lüks araç hediye etti. Kaplan’a bu “hediyeleri” veren yüksek yargı mensubunun kimliği merak konusu olurken, Kaplan’la ilişkisi olan yargı ve emniyet mensuplarının “uykularının kaçtığı” belirtiliyor.
ANKARA’DA “BAĞLANTILARI AYDINLANIRSA” TEDİRGİNLİĞİ
Tolga Şardan’ın yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
“Başkent’te son on yıldır adı sıkça duyulan, siyasetçi, polis ve yargı mensupları ile bağlantıları olduğu iddialarıyla gündeme gelen Kaplan’ın “savcılık” talimatıyla gözaltına alınması epeyce ismi huzursuz etti.
Huzursuzluğun sebebi, bağlantılarının yavaş yavaş aydınlanacak olması elbette.
Kaplan’la teması olanlar şimdilerde kapı zillerinin ne zaman çalınacağı endişesi içinde. Rüzgâr arkalarındayken Kaplan’la “aynı karede” olanlar –ki bunların bir bölümü kamu görevlisi ve siyasetçiler– pervasızca sürdürdükleri bu birlikteliğin, gün gelip rüzgârın terse dönmesiyle sona ereceğini hesap edemeyecek kadar gözlerini karartmışlardı.
Kendilerine yapılan “dostane” uyarılara kulak asmayıp bildiklerini okumakta sakınca görmeyen bu güruh, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak yeni bilgiler ışığında adliyeyi “ikinci adres” yapacaklar. Şuanki görüntü böyle.
HATIRLI DOSTLAR HUZURSUZ
Yasal gözaltı süresince devam eden sorgu sırasında Kaplan’ın “iltisakları” hakkında bazı bilgiler verdiği emniyet kulislerinden yansıyan ilk bilgilerden.
Ne de olsa heybesi “ağzına kadar” dolu.
Kolay mı Ankara’da on yıldır piyasaya tek başına hâkim olmak? İstediği gibi at oynatmak? Kamu görevlilerinin yol vermesiyle astığı astık, kestiği kestik adama dönüşmek?…
Bunların hepsinin “bir bedeli olduğu” muhakkak.
Meslek gereği uzun süredir izlediğim süreçte, Kaplan’ın bilhassa yargıda ve poliste “hatırlı” dostlarının olduğunu biliyorum. Sadece ben değil tabii ki! Bilmesi gerekenler de var.
“POLİS MÜLAKATI”NDA NE KONUŞULDU?
Polisiye ve adli olayları yakından izleyen gazeteci olarak yıllar içinde tanık olduğum ilginç bir soruşturma tekniğini aktarayım.
Kaplan gibi isimler, haklarındaki suçlamaların dışında kalan “iltisaklarını” açıklamak için emniyet ve adliye ile “adı konulmamış” pazarlık süreci başlatır.
Resmiyette itirafçı olmamasına karşın, hakkında adli soruşturma yürütülen şüpheli ya da şüpheliler, ifadelerine girmeyecek şekilde bilgi verir soruşturmacılara.
Zira işin bir de cezaevi aşaması vardır. Böylesi kişilerin cezaevinde her zaman –en azından rakiplerden– korunmaya ihtiyacı vardır. Resmi itirafçı olmaları, bağlantılarını anlatanlar bakımından ateşten gömlek giymek demektir ki; cezaevindeki yaşam sırasında korumaya ihtiyaç vardır.
Polise veya adliyeye verilen “mülakat” bilgilerinin kıymetine göre kendilerine bir istikamet gösterilir ve bu şekilde yaşamaya devam ederler.
Bu çerçevede Kaplan’ın da kendisiyle yapılan mülakatlarda bazı önemli bilgiler verdiği emniyet kulislerinde konuşulan konuların başında geliyor.
YÜKSEK YARGI MENSUBUNA VİLLA VE ARAÇ
Soruşturma kapsamında edindiğim bilgilerden bir bölümünü şöyle aktarabilirim.
Öncelikle, Kaplan’ın temasının bulunduğu üst düzeydeki bir yüksek yargı mensubuna bir süre önce bir villa ve bir lüks araç satın aldığı iddiası gündemde.
Villanın Çayyolu’nda olduğu, lüks aracın ise Esenboğa Havalimanı yolundaki bir firmadan alındığı ifade ediliyor.
Kaplan’ın lüks araç için ödediği paranın miktarı 450 bin lira olarak biliniyor. Bu paranın, aracın alındığı dönemdeki bedelinin yaklaşık yarısı olduğunu belirteyim. Aracın bedelinin firmaya ödenme biçimi ise; iddiaya göre yine Ankara’da faaliyet gösteren bir özel hastanenin sahibinin sekreteri üzerinden yapıldı.
Günümüzde hiçkimse hele ki böylesi yapıların içinde olanlar bir başkasına “kara kaşı ya da gözü” için villa / lüks araç almaz. Bu harcamalar, neyin karşılığında yapıldı?”
Şardan, yazısının bir diğer bölümünde ise Ayhan Bora Kaplan’ın gözaltına alınmasının ardından emniyete gelen “bilgi alma” telefonlarına da dikkat çekti: ”
Bir ilave daha yapayım; Kaplan’ın gözaltına alınmasından sonra Ankara Emniyeti’ne gelen “süreci takip” telefonlarının ardı arkası kesilmedi. Özellikle yargı kanadından “meraklı” davranış içindeki fazlaca isim, emniyetten bilgi almaya çalıştılar. Bu durum savcılık ve polisin dikkatinden kaçmadı.
Özellikle bürokratlar üzerindeki “devletin gözü” yeniden devrede.