Haberdar
  • SİYASET
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • SPOR
  • YAŞAM
  • DİĞER
    • GENEL
    • ANALİZ HABERLER
    • BİLİM TEKNOLOJİ
    • ÇEVRE
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR SANAT
    • MAGAZİN
    • MEDYA
    • MODA
    • RÖPORTAJ
    • SAĞLIK
    • SOSYAL MEDYA VE TEKNOLOJİ
    • DÜNYA
    • SPOR
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • SİYASET
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • SPOR
  • YAŞAM
  • DİĞER
    • GENEL
    • ANALİZ HABERLER
    • BİLİM TEKNOLOJİ
    • ÇEVRE
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR SANAT
    • MAGAZİN
    • MEDYA
    • MODA
    • RÖPORTAJ
    • SAĞLIK
    • SOSYAL MEDYA VE TEKNOLOJİ
    • DÜNYA
    • SPOR
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Haberdar
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Ana Sayfa GENEL

AKP’li Ömer Çelik, 1999 depreminden sonra siyasileri topa tutmuştu

2023-02-08
Kahramanmaraş depremlerinin yaralarını sarmakta gözlenen yetersizlik ve karmaşayı dile getirenleri “Böyle bir günde bile siyaset yapıyorlar” diyerek hedef alan AKP’nin sözcüsü Ömer Çelik, 17 Ağustos 1999’daki depremin ardından kalem aldığı yazılarda dönemin iktidarına ağır siyasi eleştiriler yöneltmişti.

AKP’li Ömer Çelik, 1999 depreminden sonra siyasileri topa tutmuştu

Share on FacebookShare on Twitter

Kahramanmaraş depremlerinin yaralarını sarmakta gözlenen yetersizlik ve karmaşayı dile getirenleri “Böyle bir günde bile siyaset yapıyorlar” diyerek hedef alan AKP’nin sözcüsü Ömer Çelik, 17 Ağustos 1999’daki depremin ardından kalem aldığı yazılarda dönemin iktidarına ağır siyasi eleştiriler yöneltmişti.

AKP’ye yakın Yenişafak gazetesinin en eski yazarlarından Çelik, depremin ilk günü, “Cumhur ittifakının teşkilatları sahadadır” diyerek bizzat ‘siyaset’ yapmıştı.

AKP’liler üç gündür başta CHP olmak üzere muhalefeti Kahramanmaraş’taki 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler üzerinden ‘siyaset yapmak’la suçluyor.

Oysa şimdinin parti sözcüsü Ömer Çelik, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra kaleme aldığı üç yazıda dönemin hükümetini topa tutuyordu.

Dönemin yetkililerinin depremin yıkıcılığından sonra geç ortaya çıkmalarını eleştiren Çelik’in o yazılarından biri de şöyle:

*Depremin ilk saatlerinde ortada olmayan “devletlu” zevat, aradan saatler geçtikten sonra her köşe başından başlarını uzatıyor. İş yapmak adına bildikleri tek şey, açıklama yapmayı kesintisiz bir biçimde sürdürmek. Yapılan işlerin ne kadar beceriksizce yapıldığını tesbit edenlere görünürde kırgınlık ifade eden “yetkililer,” el altından da gözdağı veren bir tutumu, devletin âli menfaatlerini korumanın tek göstergesi gibi sunmanın gayreti içindeler. 

*Oysa tek âli toplumun hayat hakkını korumak olan devlet, tam bir şaşkınlık içine düşerek toplumu büyük bir felaketle başbaşa bıraktı. Kırılan gururunu tamir etmek kaygısından arta kalan kırıntıları enkaz kaldırma ve kurtarma faaliyetlerine dönüştürmeye çalıştığında ise iş işten çoktan geçmişti…

*Devletin bütün imkanlarıyla ve başarıyla olaya müdahale ettiğini söyleyen Başbakan, depremin ilk saatlerinde kendi bakanlarına bile telefonla ulaşamadığını söyleyerek yetkililere radyo ve televizyon aracılığıyla talimat vermeye çalışıyordu.. Kendisine en çok ihtiyaç duyulduğu anda ‘kamu otoritesi‘ kapsama alanı dışına çıkmış ve yetkililer, pili bitmiş bir uzaktan kumanda aletine dönüşmüştü. Apaçık ortada olan ve karşılıkları can kaybıyla, Türkiye”nin en az yirmi yılına mal olacak mal kaybıyla ödenen ihmalleri ve beceriksizlikleri dile getirenleri ‘şaibeli‘ duruma düşürmeye çalışmaktan başka bir gayreti hâlâ görünmüyor resmi sözcülerin. Kendi sorumluluğunu örtbas etmek isteyen devlet erki hâlâ meseleyi mümkün olduğunca sümen altı etmeye harcıyor enerjisini.

*Sanki ortadaki tek sorun, milletin başbaşa kaldığı yıkımın bir ucundan devlet kurumlarına da bulaşmış olması. Sanki sadece halkın oturduğu binalar yıkılsa ve sarsılmaz bir kudret ve eleştirilmez bir erk kaynağı gibi görünmeyi seven devlet bu felaket karşısında yara almamış olsaydı, mesele kalmayacaktı. Milleti himaye edilmeye ve yol gösterilmeye muhtaç bir topluluk olarak gören devletçi bakışın rahatsız olduğu konu, aslında gerçekten neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda yol gösterilmeye muhtaç olanın devlet olduğunun ortaya çıkmış olması sanki. Yoksa insanların canları niye kurtarılmadı diye kamu otoritesini eleştirenlere ya da canları kurtarılma ihtimali olanlara bir an evvel ulaşılması için seslerini yükseltenlere bu derece şiddetle karşılık verilmesinin ne anlamı olabilir?

‘Milli birlik ve beraberlik unutukları’

*Bu depremle birlikte ortaya çıkan mekanizmalar ve ilişkiler meselenin sandığımızdan daha vahim olduğunu ortaya çıkardı. Uzun zamandır normal hayatı olağanüstüleştirerek yaşamayı kanıksadığımız için, belli ki, içine düştüğümüz kıskacın vahametini algılamakta zaafa düşmüşüz. Çok basit ama bir o kadar da acı olan şu: Türkiye yönetilemiyor. Ve, yönetemeyen, yönetmesi mümkün olmayan bir mekanizmanın yönetiyormuş gibi yapması binlerce cana mal oluyor. Eğer bugün birilerin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin ‘milli birlik ve beraberlik‘ nutuklarının altında ezilmesine göz yumarsak; bugün susarsak, bu çarpık mekanizma yüzünden yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olacağız.

Etiketler: depremÖmer Çelik
ShareTweetShare
Önceki Haber

Deprem bölgesindeki Haluk Levent’ten çağrı: Su gerekiyor su, acil ihtiyaç

Sonraki Haber

Depremzedeye “kader planı” diyen Erdoğan, 2003’teki Bingöl depremi için “kader diye geçiştirilemez” demişti

BENZER HABERLER

AKP’li milletvekili yayınladığı tebrik mesajında; Kadın Milli Voleybol Takımı’nın bacaklarını sansürledi
GENEL

AKP’li milletvekili yayınladığı tebrik mesajında; Kadın Milli Voleybol Takımı’nın bacaklarını sansürledi

2023-09-26
Ayasofya’nın bir kapısı daha kırıldı: Sadece ittirdim
GENEL

Ayasofya’nın bir kapısı daha kırıldı: Sadece ittirdim

2023-09-26
Erdoğan’dan ‘yeni anayasa’ mesajı: Kabul ederler etmezler kapıları çalacağız; nazlanmaya gerek yok
GENEL

Erdoğan’dan ‘yeni anayasa’ mesajı: Kabul ederler etmezler kapıları çalacağız; nazlanmaya gerek yok

2023-09-26
Üniversite öğrencilerinin yüzde 60’ı yoksulluk sınırıının altında
GENEL

Üniversite öğrencilerinin yüzde 60’ı yoksulluk sınırıının altında

2023-09-26
Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman hakkındaki 17 habere daha erişim engeli
GENEL

Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman hakkındaki 17 habere daha erişim engeli

2023-09-26
Türk basınının en kıdemli isimlerinden asırlık çınar Hıfzı Topuz hayatını kaybetti
GENEL

Türk basınının en kıdemli isimlerinden asırlık çınar Hıfzı Topuz hayatını kaybetti

2023-09-26
Sonraki Haber
10 ilin etkilendiği, 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremin 3. gününde merkez üssü Kahramanmaraş'a giden ve kendisiyle konuşan depremzedeye, "Olanlar hep oldu. Bunlar kader planının içinde olan şeyler" diyen Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan olmasından çok kısa bir süre sonra meydana gelen 2003'teki Bingöl depreminde, "Olay, kader diye geçiştirilemez" ifadesini kullanmıştı.

Depremzedeye "kader planı" diyen Erdoğan, 2003'teki Bingöl depremi için "kader diye geçiştirilemez" demişti

Hatay’da yıkılan bir binanın enkazı altında kalan dört aylık depremzede ‘Ayşe’ bebek, 57 saat sonra enkazdan sağ çıkarıldı.

Dört aylık Ayşe bebek, 57 saat sonra kurtarıldı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de Twitter’ın kısıtlanmasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Bu aklını yitirmiş Saray iktidarı, sosyal medya iletişimini kesti, sahada bulunan arkadaşlarıma VPN kullanmalarını söyledim" dedi.

Kılıçdaroğlu: Bu aklını yitirmiş Saray iktidarı, sosyal medya iletişimini kesti, sahada bulunan arkadaşlarıma VPN kullanmalarını söyledim

Please login to join discussion
Haberdar

Gerçekler Sadece Gerçekler

MENÜ

  • SİYASET
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • SPOR
  • YAŞAM
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • SİYASET
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • SPOR
  • YAŞAM
  • DİĞER
    • GENEL
    • ANALİZ HABERLER
    • BİLİM TEKNOLOJİ
    • ÇEVRE
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR SANAT
    • MAGAZİN
    • MEDYA
    • MODA
    • RÖPORTAJ
    • SAĞLIK
    • SOSYAL MEDYA VE TEKNOLOJİ
    • DÜNYA
    • SPOR

Gerçekler Sadece Gerçekler