“Siyaset Bilimcilerden Altılı Masa’ya Açık Mektup” başlığı ile internette imzaya açılan metne isteyen akademisyenler girip imza atabiliyor. Türkiye’de ve başka ülkelerde görev yapan bir grup akademisyenin imzaladığı mektupta, “Ülkemiz hayati öneme sahip, hatta varoluşsal bir seçime doğru gidiyor. Bu seçimin sonucu, ülkedeki siyasi rejimin geleceğini, Cumhuriyetimizin kimliğini, vatandaşların bireysel özgürlük ve refah seviyelerini ve bürokratik kurumların niteliğini temelden etkileyecek” denildi.
“Her iş birliği seçim zaferiyle sonuçlanmıyor”
Seçim arifesinde, muhalefet partileri arasında yapılan iş birliğini son derece önemli olduğunu ifade edilen mektupta, “Masanın iki önemli kurucusunun CHP ve İYİ Parti olduğunu biliyoruz, diğer dört partinin varlığını da temsili genişlettiği için önemsiyoruz. Siyasi liderlerin ortak bir yapı etrafında birleşmesinin demokratikleşme sürecine katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Ancak yaşanılan pek çok örneğin de gösterdiği gibi, muhalefeti temsil etme iddiasında olan her yapı ve iş birliği modeli seçim zaferiyle sonuçlanmıyor” denildi.
“Farklı muhalif görüşlere açık olunmalı”
Seçimin kazanılması ve hedefe ulaşılması için altılı masanın kullanacağı araçları netleştirmesi ve karar alma süreçlerinde muhalif kamuoyunun tercihlerini dikkate alacak bir katılım mekanizmasını da kurması istenen mektupta, “Sürecin farklı muhalif görüşlerin katkılarıyla daha güçlü şekilde yürüyeceğini düşündüğümüz için, aşağıdaki soruları muhalif kamuoyunun dikkatine sunuyoruz” denildi.
6 başlıkta sorular
Mektupta altılı masaya 6 başlıkta sorular da yöneltildi.
Ortak adayla ilgili İlk soruda, “Medya ve bürokrasiyi büyük oranda kontrol eden bir iktidar karşısında kampanya yapmanın zorlukları düşünüldüğünde, ortak adayın açıklanmasının ertelenmesi birçok muhalif seçmeni kaygılandırmaktadır. Ortak aday ne zaman ilan edilecektir? Altılı Masa’da ortak aday konusunda görüş birliği sağlanamazsa nasıl bir aday seçme yöntemi takip edilecektir?” denildi.
“İmamoğlu stratejisi nedir?”
Mektupta, “Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na karşı hukuk kaideleri ve kurallarını çiğneyerek açılan davada siyasi yasak kararı çıkmıştır. Bu süreç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması ve İmamoğlu’nun siyasetten menedilmesiyle sonuçlanabilir. Altılı Masa’nın bu yargı müdahalesine karşı ortak stratejisi nedir? İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesinin ve İBB’ye kayyum atanmasının önüne nasıl geçileceği düşünülmektedir?” sorusu da yer aldı.
Ortak listeye yanıt istendi
Mektupta ayrıca, “Seçmenler bu seçimlerde iki oy kullanacaklar: Bunlardan biri Cumhurbaşkanlığı seçimi, diğeri ise milletvekilliği seçimi için olacak. Bu doğrultuda, partiler parlamento seçimlerine ortak bir liste ile mi girecek, yoksa Altılı Masa üyesi partilerin milletvekili adayları birbiriyle rekabet içerisinde mi olacaktır?
Anayasamıza göre, yürütme erkinin siyasi denetimi parlamento tarafından yapılır. Dolayısıyla, seçileceği düşünülen başkan adayı Altılı Masanın öngördüğü icraat programını uygulamadığı takdirde, masa üyesi partilerin parlamento dışında bir denetim ve yaptırım uygulaması, anayasaya aykırı bir duruma işaret edecektir. Dolayısıyla, masa üyesi bütün partilerin parlamentoda olması gerekir. Özellikle, Altılı Masa’nın her temsilcisinin yürütme sürecinde de etkin olmayı amaçladığı düşünüldüğünde, DEVA, GP, DP ve Saadet Partisi’nin CHP ve İYİ Parti listelerinden mi seçime girmeleri planlanmıştır? Bu durum Altılı Masa’daki temsilcilerin karar alma süreçlerinin objektifliğini nasıl etkileyecektir?” sorusuna yer verildi.
“Kararlar nasıl alınıyor?”
Açık mektupta, “Altılı Masa’nın başkan adayı dahil birçok konuda karar alma usulü oy birliği mi, yoksa oy çokluğu mudur? Eğer masanın karar alma mekanizması oy birliği prensibi ile ilerleyecekse, karar verme süreci tıkanma tehlikesi yaşayabilir ve birçok konuda muhalefet pozisyon belirlemekte zorlanabilir. Böyle bir durumda nasıl hareket edilmesi düşünülmektedir?” değerlendirmesi yapıldı.
“Başarısızlığın bir bedeli olacak mı?”
Mektupta ayrıca, “Altılı Masa liderlerinin omuzlarında büyük bir yük olduğunu biliyoruz. Özellikle başkan adayının belirlenmesi, genel başkanların riskli bir kararın altına imza atmaları anlamına gelmektedir. Her riskli karar gibi, alınacak kararın başarısızlık getirmesi durumunda bir maliyeti olacaktır. Öncelikle milyonlarca vatandaş, binlerce akademisyen, gazeteci ve aktivist büyük bir maliyet ödeyeceklerdir ve onları koruyacak hiçbir garanti yoktur. Başkan adayı kararını alan liderlerin, başarısızlık durumunda kendileri açısından ödemeyi taahhüt ettiği bir bedel var mıdır?” denildi.
Altılı masa ne dedi?
Altılı masanın iki kurucu partisi CHP ve İYİ Parti’nin kurmayları söz konusu mektubu henüz incelemediklerini ancak kamuoyundaki beklentilerin temel haklar programı açıklanıp daha sonra adayın belli olduğu süreçte tüm merak edilen sorulara ve endişelere yanıtın da ortaya çıkacağını ifade etti.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – KIVANÇ EL