Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) eski baş ekonomisti ve Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Hakan Kara, “Gelecekteki refahın bir kısmı da harcandı, artık zor işler yapmak lazım” dedi.
Prof. Dr. Kara, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ikinci gününde değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin enflasyonla 1970’lerde tanıştığını ve enflasyonla mücadelenin ise 1994’ten sonra başlandığını belirten Prof. Dr. Kara, Türkiye’nin enflasyonla mücadelede en başarılı olduğu dönem olarak gösterilen 2000’lerde ise TCMB başkanlarının görev sürelerinin olan 5 yılı tamamladığına dikkati çekti.
“Belki de kur üzerinden rekabetçiliği sağlamak doğru bir yaklaşım değil”
Enflasyonla mücadelede para politikasının önemli olduğunu, ancak mali disiplinin de gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kara, Türkiye’de bütçe açığının da 1970’larda başladığını hatırlattı. Kara, enflasyonla mücadelenin uygulandığı 1994’ten sonra Türkiye’nin faiz dışı fazla vermeye başladığını belirtti.
Prof. Dr. Kara, Türk Lirası’nın reel olarak değer kaybettiği 1980’ler ve 2018 sonrası dönemde de ihracata dayalı ekonomi modelinin oluşturulduğunu ancak iki dönemde de enflasyonun raydan çıktığını söyledi. Prof. Dr. Kara, “Bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Belki de kur üzerinden rekabetçiliği sağlamak doğru bir yaklaşım değil” dedi.
“Verimlilik artışına dayanmayan üretim artışı da enflasyonist oluyor”
Prof. Dr. Kara, şu ifadeleri kullandı:
“Yaygın olan hakim olan düşünce biçimi şu: Birileri ‘Bizim kalkınmamız lazım, Türkiye üretmeli’ diyor. Tamam kulağa çok hoş geliyor ama ihracata dayalı büyümek için ucuz kredi verelim, bolca teşvik basalım, rekabetçi kuru da verelim tamam kalkınıyoruz gibi düşünce biçimlerinin zaman zaman hakim olduğunu görüyoruz. Kaçırılan nokta şu: Verimlilik artışına dayanmayan üretim artışı da enflasyonist oluyor.”
“Yapamazsak 100 değil 1000 yıl daha bu problemleri konuşmak zorunda kalırız”
Değer artışına odaklanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kara, “Verimlilik artışına her şey giriyor. Kurumsal yapılanmadan kuralların yeniden yapılması, hukuk sisteminden eğitim sistemine kadar geniş bir yelpazede reform yapmak gerekiyor. Beşeri sermaye gerekiyor. Kamunun kapasitesi artırılmalı. Bunlar zor şeyler ama kolay lokma da kalmadı artık. Çünkü, gelecekteki refahın bir kısmı da harcandı, artık zor işler yapmak lazım. Yapamazsak 100 değil 1000 yıl daha bu problemleri konuşmak zorunda kalırız” dedi.