
İçişleri Bakanlığı genelgesi ile yarın akşam (29 Nisan) başlayacak olan tam kapanmanın işe yarayıp vaka sayısını düşürüp düşürmeyeceği tartışılırken, bu kararın ekonomi üzerindeki etkilerine de dikkat çekiliyor.
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, 28 Nisan tarihli yazısında, ‘kapattım gitti’ demenin kolay olduğunu ancak sürecin olası ekonomik sonuçlarının ağır olabileceğine dikkat çekiyor.
“Maharet ekonomide kapaklanmadan kapanma sağlayabilmek. Peki böyle bir şansımız olduğu söylenebilir mi” sorusunu yönelten Aktaş, kapanmanın zamanlama ve uygulama biçiminin yanlışlığına dikkat çekiyor:
“Sakın biz en başta yapmamız gerekeni sona bıraktığımız, en başta yapmamız gerekeni yapmadığımız için bu sıkıntıları daha fazla yaşıyor olmayalım!
Avrupa ülkeleri açılmanın eşiğine gelmişken bizim onlardan geri kalmamızın gelecekte sorunlarımı daha da artıracağı ifade edildi. Peki Avrupa açılmaya doğru giderken biz niye tam tersini yapma durumundayız?
Nedeni basit, çünkü yapılması gerekenleri zamanında yapmadık.
Çünkü yarın akşam başlatacağımız kapanmayı böylesine uzun süreli diyebileceğimiz şekilde örneğin bir yıl önce yapmadık, bu yılın ilk aylarında da yapmadık.
Adeta umduk ki, aşı bulunacak, biz de yeteri kadar aşılama yapacağız ve kapanmaya gerek kalmadan sorun hafifleyecek.
Bazı adımları atmakta geç kaldık ve şimdi onun hem can kaybı, hem ekonomik kayıplar yönüyle faturasını ödüyoruz.”
Giderek artan işsizlik rakamlarına dikkat çeken Aktaş, “Görünür işsizliğimiz yüzde 10’un biraz üstünde, gayet iyi! Ama TÜİK’in hesaplaması da gösteriyor ki bir anlamda geniş işsizlik diyebileceğimiz oran yüzde 30’u bulmuş durumda. İşsiz tanımına sokulmayanlar da dikkate alınsa belki gerçek oran yüzde 35’i, 40’ı bulacak. Bir ülkede çalışma çağındaki her üç kişiden birinin işsiz olması ne demek” hatırlatmasında bulunuyor ve ekliyor:
“Yani zaten pandemi öncesi de kapaklanmış durumdaydık, şimdi yerden kalkmaya hiç mecalimiz yok.
Bu politikayla da olması mümkün değil. Uluslararası istatistikler gösteriyor ki Türkiye pandemi süresince vatandaşına en az destek veren ülkeler arasında. Hele hele bazı vatandaşların destekten yararlanması hiç mi hiç söz konusu değil.
Evlere temizliğe giden ve bu şekilde kazandığı birkaç yüz lirayla aile bütçesine katkıda bulunmaya çalışan kadınlar…
Garsonluk, komilik yapan üniversite öğrencileri…
Müzisyenler, işyerleri açık olmakla birlikte ciddi bir müşteri kaybı yaşayan berberler, kuaförler…
Üniversite kentlerinde kiraya verilemeyen ve boş kalan evler ve geliri biraz da bu kiraya bağlı olan insanlar…
İnşaat olmayınca iş olacak değil ya, buralarda yevmiyeli olarak çalışanlar…
Sokaklarda çöp karıştırıp kağıt toplayanlar…,”


















