
Erdoğan, zamlar konusunda esnafı suçlayarak ‘Vatandaşın bu noktada ezilmesine tahammül edemeyiz. Beyaz ette, kırmızı ette bu süreci aynı şekilde takipte tutuyoruz. Takipte tutmaya devam edeceğiz. Ben buradan bütün esnaflarıma da sesleniyorum; eğer siz bu süreci böyle devam ettirecek olursanız çok ağır cezalar sizleri bulabilir. Bunun için de lütfen yaptığınız işi hakkıyla yapın ve vatandaşımıza da zulmetmeyin” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu ‘nun (TÜİK) aralık ayı enflasyon verilerine göre gıda fiyatlarındaki artış yüzde 20,6. AKP dönemi boyunca görülen en yüksek ikinci aralık ayı gıda enflasyonu yaşanırken, Erdoğan’ın esnafa yönelik tavrı eleştiri konusu oldu.
Peki pandemi sürecinde vergi affı, yeterli kira yardımı vb. hiçbir destek almayan esnaf ne diyor?
Yıllardır patates ve soğan sattığı söyleyen Ali Erken, “Akmasa da damlıyor diyebiliriz. Ben temel gıda ürünlerini satıyorum ama yine de çok durgun. Fiyatlar geçen seneye göre uygun olmasına rağmen işlerimiz yarı yarıya düştü. Bazen ürünlerimizi satamadığımızda çürüyor ve çöpe gidiyor. Tam köylünün malı para edecek, ithal ürün getiriyorlar. Köylüler perişan halde” dedi.
Uzun yıllardır İzmir’de çeşitli pazar yerlerinde meyve satan Mustafa Bozkır ise, “Satışlar şu an durgun, müşteri şuan alışveriş yapamıyor, malzemeler elimizde kalıyor. Portakalın fiyatı 6-7 liraya çıktı, satılmıyor. Tarlada da 5 lira. Vatandaş kolay kolay gelip alışveriş yapamıyor. Cüzdanlar boş, kimse evine alışveriş yapamıyor. Arabalar boş gidiyor. Özellikle akşam geliyor insanlar, eskisi gibi sabah alışveriş olmuyor. Mallar değerinde gitmiyor bundan kaynaklı da kazancımız iyi olmuyor. Neredeyse işi bırakma eşiğine geldik. Böyle yani hayat biraz zorlaşmış. Fiyatlar uçuk, portakal 6 TL’ye de var, 10 TL’ye de” ifadelerini kullandı.
Gıda enflasyonunun yüksek olması ile ilgili açıklama yapan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, gıda harcamalarının hane giderlerinin büyük bir bölümü nü oluşturması nedeniyle dar gelirli kesimleri çok daha fazla – etkilediğine dikkat çekti.
Açıklamada asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı vurgulandı. Oda’nın açıklamasında küçük büyük demeden üretim modellerini geliştirmek yerine, tarımsal üretimin büyük ölçekli işletmeler eliyle yürütülmesinin tercih edilmesinin, geldiğimiz aşamada gittikçe derinleşen yoksulluk ve açlık sonucunu doğurduğu belirtildi.
Çözümün ortada ve net olduğunu belirten gıda mühendislerinin açıklaması şöyle:
“Özellikle tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü bu süreçte gıda güvencesi, büyük şirketlerin kâr hesabına terk edilemeyecek kadar hayati bir alandır. Meralarımızı ve tarım arazilerimizi korumadan ve sürdürülebilir kılmadan, küçük aile işletmeleri, yerel tarım ve yerli üretimi destekleyici politikalar uygulanmadan, biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmadan, üretici, tüketici ve dağıtıcı kooperatiflerin yaygınlaştırılmasını sağlamadan, gıda egemenliği ilkelerine dayalı bir tarım politikasını derhal hayata geçirmeden gıda enflasyonuna dur diyemeyiz.”

















