Ege Cansen, 14 Mayıs sonrası dönemde Türkiye’nın ihtiyacı olacağı dışarıdan gelecek dövizi İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz’ın getirebileceğini söyledi.
Ege Cansen, Gazete Oksijen’den İlke Gürsoy’a röportaj verdi. Cansen, hükümetin bonkör bir seçim ekonomisi uyguladığı, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise “son derece cömert” seçim vaatleri vermesinin ekonomik sonuçlarıyla ilgili soruya “Enflasyon kaçınılmaz olur, gelir dağılımı daha da bozulur. 10 bin liraya simit alırsın ya da 1 milyon liraya tuvalete gittiğin günlere dönersin. Kaynak tahsisi bozulur ve insanlar üretmek yerine spekülatif kâra yönelir” yanıtını verdi.
“Bilge Yılmaz ona (Ali Babacan) göre daha donanımlı ve taze kuvvet”
Cansen, Millet İttifakı’nın ekonomi alanında en çok ön plana çıkan iki ismi Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Bilge Yılmaz’ı karşılaştırarak “Konuyu bilme açısından aralarında çok fark var. Babacan’ın teorik bilgisi olayı kavramaya yetmez. Bilge Yılmaz tabii ona göre daha donanımlı ve taze kuvvet. Daha çok itibar edilir diye düşünüyorum. Ama Babacan’la beraber olacaklardır tabii ister istemez” dedi.
Cansen, Türkiye’nin seçim sonrası dönemde ihtiyacı olduğu döviz girişini Bilge Yılmaz’ın sağlayabileceğini belirtti.
Cansen, Kılıçdaroğlu ve Yılmaz’a röportaj boyunca seslenerek Türkiye’nin cari açıksız bir ekonomi modelini hedeflemesi gerektiğini vurguladı.
“Türkiye Euro’ya geçmeye mecbur”
Ege Cansen, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasının ilk gündem olduğunda “İstanbul’a değil Londra’ya taşıyın” dediğini hatırlatarak şunları söyledi:
“Paranın dört fonksiyonu vardır: Alışveriş aracı, tasarruf aleti, ölçü birimi ve uzun vadeli kontrat akçesi. Türk lirası sadece alışveriş aracıdır. Kılıçdaroğlu bile çalınan parayı dolarla söylüyor. TL’nin üç fonksiyonu yok. Türkiye Euro’ya geçmeye mecbur. Merkez Bankası’nı kapatmak lazım. Ya da belki 300-400 kişinin çalıştığı bir ‘currency board’ olur. Ama böyle küresel ekonomide bu kadar çok yerel para birimi olmaz.”
“AKP’nin en büyük günahı israf”
AKP döneminin en büyük günahının “israf” olduğunu vurgulayan Cansen, “En büyük israf da yatırımla yapılır. Yatırım kutsal değildir. Yatırımın iktisadi olması lazım. Öyle olmayanları “kara delik” tabir ederim; devamlı içine alır yutar. AKP bir sürü kara delik yarattı, en meşhuru da yeni İstanbul Havaalanı’dır. Bu tek proje. Yatırımların kötülüğü, uzun vadeli zarar getirmesidir.” değerlendirmesini yaptı.
Nebati dönemi için “6-0 yenilmiş bir takım gibi” benzetmesi
Cansen, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati için ise şunları kaydetti:
“Şanssız bir dönem. Sonunda kötü oldu, 6-0 yenilmiş bir takım gibi. Daha iyi olabilirdi. Dış ve iç etkiler nedeniyle olamadı. Dışarıda Ukrayna Savaşı çıktı, enerji fiyatları yükseldi, dünya ticareti daraldı. İçeride de Erdoğan “nas” diyerek, “Allah’ın kelamı” diyerek faiz konusunda çok kötü bir kısıt getirdi. Yöneticiler problemler karşısında optimum çözümler arar. Hareket alanı kısıtlanınca da çaresizliğe düşebilir. “Nas” diyerek Nebati’nin elinden bazı imkanları aldı. Adamın elinde kaç alet olacak ki zaten? Kaptan gemiyi götürmek istiyor ama birisi aşağıdan dümeni kilitlemiş gibi düşünün. Kayaya çarparsa o ne yapsın? Yöneticiler araç bağımsızlığı ister.”