Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kazanması sonrası yeni kabinede eski Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in olacağı iddiaları tartışmaları da beraberinde getirdi. Ekonominin dümenine geçmesi beklenen Mehmet Şimşek ile ilgili bir iddia da ABD haber kuruluşu Bloomberg’den geldi.
Bloomberg yazarı Bobby Ghosh “Türkiye’nin bir sonraki maliye bakanı kim olacak? Bir önemi yok” başlıklı yazısında “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan absürd ekonomik fikirlerinden açıkça vazgeçene dek, yapılacak herhangi bir atama vitrin süsü olarak görülmeli” dedi.
Ghosh, şu ifadeleri kullandı:
“Aklı başında olan birisi Türkiye’nin maliye bakanı olmak ister mi? Ülkenin ekonomisi, Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde yıllardır maruz kaldığı suistimallerden dolayı kan ağlıyor ve çoğu yorumcu, yaraları sarma şansının Erdoğan’ın yeniden seçilmesiyle kaybedildiğinde hemfikir.”
Geçmiş deneyimlere bakıldığında Şimşek’in kabineye katılmasının beklenen sonucu vermeyebileceğini belirten Ghosh, “Yatırımcılar da bu hataya düşmemeli. Cumhurbaşkanının ekonomi yönetimine ‘uluslararası kredibilitesi olan’ bir ekip atayacağı yönündeki muğlak sözüne de fazla güvenmeliler” dedi.
‘ABSÜRD FİKİRLERİNDEN VAZGEÇENE KADAR’
Gosh şunlara dikkat çekti:
“Erdoğan, Türkiye’yi gelişmekte olan piyasa yatırımcılarının çok sevdiği bir yer olmaktan çıkarıp Venezuela ve Arjantin kadar işe yaramaz hale getiren absürd ekonomik fikirlerinden açıkça vazgeçene dek, yapılacak herhangi bir atama sadece vitrin süsü olarak görülmeli.
Bunu Şimşek de biliyor olmalı: Bu rolü daha önce de oynadı. Eski Wall Street bankacısı, yatırımcıların Erdoğan’ın alışılmışın dışındaki ekonomik fikirleri nedeniyle endişe duyduğu 2015 yılında, piyasaları teskin etmek amacıyla başbakan yardımcılığına atandı. Şimşek, 2009-2015 arasındaki maliye bakanlığı döneminde bütçe disiplinini sağladığı için övülüyordu. Wall Street’te UBS ve Londra’da Merrill Lynch’te bankacılık yapmış olarak sahip olduğu deneyimin, yabancı yatırımcılar tarafından çok önemsenmesi bekleniyordu.
Fakat yeni kabinedeki rolü iyi tanımlanmamıştı ve sorumlulukları aylar içinde azaltıldı. Ekonominin ana kaldıraçlarının birçoğu, Erdoğan’ın -özellikle de enflasyonla savaşmanın yolunun faiz oranlarını düşürmek olduğu yönündeki- para ve bütçe politikalarına ilişkin tuhaf talimatlarına uyan kişilerin elindeydi. Piyasalar artık, Şimşek’in ‘göstermelik’ olduğunun farkına varmıştı; bu da onu lüzumsuz hale getirmişti. 2018 yılında başbakanlık ve başbakan yardımcılığı görevleri kaldırıldığında, cumhurbaşkanı Şimşek’e hükümette yeni bir görev vermeye gerek görmemişti. Fakat -belki de siyasi ustasına sadakatten dolayı- vitrinde mahcup bir şekilde oturmasından sonra Şimşek, bağımsız düşünen bir kişi olarak inandırıcılığının bir kısmını kaybetti.
‘ŞİMŞEK’İN DÖNMESİ YETERLİ OLMAYACAK’
Şimşek’in hükümete dönmesi tek başına gerçek değişimin belirtisi olmayacak. Piyasaları Erdoğan’ın vitrininde yine bir süs olarak kullanılmadığına ikna etmek çok daha fazlasını gerektirecek. Yatırımcılar, Erdoğan’ın ekonomi yönetimindeki otoritesinden vazgeçmeye ne kadar istekli olduğunu değerlendirmek için diğer atamaları da -söz gelimi Merkez Bankası- yakından takip edecektir. Fakat ‘uluslararası kredibilitesi’ olan çok sayıda yeni yönetici bile yeterli olmayacaktır: Bu görevler cumhurbaşkanlığı tarafından verilmiş bir hediye olduğu sürece, bu yetkililer Erdoğan’ın garip fikirleri ve kaprisleri tarafından kısıtlanacaktır.”