Köylerde iki odalı evlerinde ders çalışma masası dahi olmadan yaşayan bu çocuklar, elde ettikleri başarılarla özel yetenekli öğrencilerin gittiği Bilim ve Sanat Merkezleri’nde eğitim alıyor.
Independent Türkçe’den Gülseven Özkan, Türkiye’de özel yetenekli öğrenci sayısı 64 bin 559 olarak tespit edilirken, zorluklar içinde eğitim alan bu çocukların aileleriyle konuştu.
Veliler, yokluk içinde çocuklarını okutabildikleri için mutlu ve umutlu.
Her ülkede, nüfusun yüzde 10’unun ‘özel yetenekli’ olduğu tahmin ediliyor. Bu çocukların tespiti için yoğun bir çalışma yapılması gerekiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde de bu konuda çalışmalar yapılıyor.
Öğrencilerin yetenekleri doğrultusunda eğitim aldıkları Bilim ve Sanat Merkezleri’ne (BİLSEM) yönelik verilere göre, bu merkezlerde 64 bin 559 ‘özel yetenekli öğrenci’ tespit edildi.
Biz de Türkiye’nin farklı illerindeki ‘özel yetenekli’ öğrencilerle konuştuk.
Yokluk içinde, maddi imkansızlıklara rağmen çocuklarıyla gurur duyan ve onlar için ellerinden geleni yapan velilere de kulak verdik.
Çiftçi ailenin yetenekli çocuğu
Bu öğrencilerden biri Karaman’da eğitim gören, Kılbasan Köyü’nde yaşayan ve 6’ncı sınıfa giden 11 yaşındaki Bünyamin Efe Örgü.
Anne ve babası ilkokul mezunu olan öğrencinin ailesi çiftçilikle geçiniyor. Maddi imkanları kısıtlı olsa da, annesi Efe’ye çok destek oluyor. Öyle ki Hatice Örgü, pazar günleri dahil haftada dört gün eğitim alabilsin diye oğlunu köyden kente getirip götürüyor.
Hafta sonu sabahtan akşama kadar çocuğunu okulda bekliyor. Geçinmek, bir yandan da eşine yardımcı olmak için tarlalarda çalışan anne Örgü, şöyle diyor:
“Biri 11, diğeri 5 yaşında iki çocuğum var. Eğitimin çok önemli olduğunu biliyoruz, etkilerini görüyoruz. Bu süreçte zorluk yaşıyorum ama çocuklarımın geleceği her şeye değer.”
“Çalışma odası yok”
Gaziantep’te yaşayan Merve Çınar da BİLSEM’de eğitim almaya başlayan öğrencilerden. 8’inci sınıf öğrencisi Çınar, Cebeler Köyü’nde yaşıyor. Baba Ahmet Çınar, bahçıvanlık yapıp asgari ücretle geçiniyor.
Annesi ise ev kadını, ikisi lisede okumak üzere dört kardeşi olan öğrencinin babası Ahmet Çınar, şunları söylüyor:
“Çocuğum üç yıldır merkeze gidiyor. Beş çocuğum var, hepsini okutmaya çalışıyorum. Kızımın yeteneği olduğunu öğrenince çok mutlu oldum. Kendisine ait bir çalışma odası, özel ders aldırma gibi imkanlarım bulunmuyor. Her isteklerini yerine getiremiyorum. Ama elimden geldiğince çocuklarımın ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorum.
Gelecekte mağdurlara ve fakirlere yardım eden, mesleği olan, iyi yetişmiş bir birey olarak toplumda yer alması en büyük hayalimiz. Kızım boş zamanlarında ailesine yardım ediyor, bol bol kitap okuyor, arkadaşlarıyla vakit geçiriyor.”
Yol masrafı için gece mesaisi yapıyor
Muğla Yatağan’da yaşayan ve il merkezindeki BİLSEM’i kazanan 7’inci sınıf öğrencisi Özümsu Kocataş’ın ailesi de çocuklarını oldukça zor koşullarda okutuyor.
Mermer işçiliği yapan ve asgari ücretle geçindiklerini anlatan baba Salih Kocataş, her hafta sonu kızını Yatağan’dan Muğla merkeze götürüp getiriyor.
Ortaokul ve ilkokula giden çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için gece mesailere kaldığını söyleyen Kocataş, “Onların başarılarından dolayı mutluyum. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Çocuklarımın başarıya ulaşmasını hayal ediyorum, iyi bir gelecek kurmalarını istiyorum” diye konuşuyor.
10 yaşında 9 kez ameliyat oldu
Samsun Atakum ilçesinde yaşayan 13 yaşındaki Ali Tuğrul ise 8’inci sınıfa geçti. 4 sene boyunca günde üç saat yolculuk yaparak il merkezindeki BilSEM’de eğitim alan Tuğrul, mesane ekstrofisi rahatsızlığıyla doğdu.
Doğduğunda 3.5 saatlik ameliyat olan öğrenci, şimdiye kadar dokuz kez operasyon geçirdi. Babası serbest meslek, annesi satranç hakemliği yapan öğrenci, yaşadığı zorluklara rağmen eğitimden kopmadı.
Farklı bir çocuk olduğunu gözlemleyen ailesi ilginç sorular soran, uzayla ilgili içeriklere ilgi duyan, mucit olacağını anlatan Ali Tuğrul’un öğretmenleriyle iletişime geçti.
Sınavların üstesinden gelen başarılı öğrencinin annesi Emine Bilgin, yaşadığı zorlu süreci şöyle anlatıyor:
“Rahatsızlığı nedeniyle çok zorlandık. 5 sene boyunca her gün saat başı okula gidip ilaçlarını veriyordum. BİLSEM eğitimini de bu şekilde sürdürdüm. Büyümeye başladığı için rahatsızlığı konusunda kendi ihtiyacını kendisi gidermeye çalışıyor. Çocuğumun mutlu olmasını istiyorum.
Bu süreç çok zorlu bir süreçti. Uzun süre ev hanımıydım ve maddi açıdan da zorlanıyordum. Topluma kazandırmak için mücadele ettim. Çocuğum fen lisesine gitmek istiyor, BİLSEM’de projelere devam ediyor, satranç oynuyor, sınavlara hazırlanıyor.”
Üstün zekalı çocuk nasıl tespit edilir?
Tüm Üstün Zekâlılar Derneği’nin (TÜZDER) paylaştığı bilgilere göre, hangi çocuğun üstün zekalı olduğunu tespit etmenin yolları özetle şöyle:
Çocukların gösterdiği bazı özellikler onların gelişimleri hakkında ciddi veriler ortaya koyuyor.
Genel olarak erken konuşma, okuma ve yazmayı öğrenme; kuvvetli hafıza; aşırı merak ve özel ilgi alanlarına sahip olma; üst yaş gruplarıyla iletişim kurma isteği gibi özellikler önemli referanslardan bazıları.
Özel yeteneği olan çocuklar, özellikle zihinsel performans gerektiren faaliyetlerinde yaşıtlarından farklılık gösteriyor.
En doğru tespitte bulunabilmek için uzman bir psikolog, psikolojik danışmanla bir zekâ testinin yapılması gerekiyor. Ancak bu test yapılırken bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor.
Testi çocuğun gündeminden uzak tutmak, sonuçlarını anne-baba ve öğretmen gibi birkaç kişinin bilmesi, süreci çocuğun etkilenmeyeceği şekilde ilerletmek oldukça önemli. Erken teşhis yapılması gerekiyor.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – GÜLSEVEN ÖZKAN