Beton duvarın üzerinden aşağıya inen iki erkeğin yanında biraz önce söktükleri İsrail ordusuna ait güvenlik kamerası var.
Biri diğerine sesleniyor: “Hey genç, neredesin? Beni takip et!”
Üstü çıplak olan diğeri de duvardan aşağı inmeye başlıyor. Üçüncü bir kişinin çektiği video yeni çekilmiş görünen bir Hizbullah bayrağının dalgalanışını gösteriyor.
Üçlü, diğer tarafında İsrail gözetleme kulelerinin sıralandığı ve tanklarının devriye geztiği duvarın yanından koşarak uzaklaşıyor.
Bu, Orta Doğu’nun en patlamaya hazır sınır boylarından birinde sık sık tekrarlanan ve gerilimi hızla tırmandırabileceğinden kaygılanılan ölümcül cesaret gösterilerinden biri.
Mavi Hat diye bilinen, Birleşmiş Milletler güçlerinin devriye gezdiği bu sınırda son aylarda bu tür vakaların sayısında dikkat çekici bir artış görülüyor.
Lübnan’daki BM barış gücü Unifil, sınır ve iki yanında, gerek İsrail, gerekse Lübnanlı Hizbullah grubu tarafından, uluslararası taahhütlerin ihlal edildiği çok sayıda eylem gerçekleştirildiğini söylüyor.
Hatta Lübnan’daki Hizbullah tarafından da desteklenen Filistinliler tarafından İsrail’e roket atılması ve İsrail’in top ateşiyle cevap vermesi gibi daha ciddi gerilimler de yaşandı.
Bu yılın başlarında sınır ötesi bir eylem de yaşandı. Lübnanlı bir militan, İsrail’in kuzeyindeki kutsal sayılan Armageddon bölgesine yakın bir yere bombalı araç saldırısı düzenledi ve İsrail askerleri tarafından öldürüldü.
Yeni bir çatışma kaygısı
İsrail’in en kuzeyindeki yerleşim olan Metula’da elma yetiştiricisi Levav Weinberg’in kumda giden motorlu aracına atladım.
Burası gerçekten görülesi bir coğrafya. Yukarı Celile’nin ormanlarla kaplı tepelerinden baktığınızda sınırın ötesinde güney Lübnan’ın yeşil düzlüklerini görebiliyorsunuz.
Araçla sınıra doğru giderken Weinberg sınırın diğer yanını işaret ederek “O mavi arabanın yanındaki beyaz çadır Hizbullah çadırı… Benim yatak odamdan görünüyor” diyor. “Önce karımın neden pencereye yakın yatmak istemediğini anlamamıştım. Bazen konuşmalarını duyuyorsunuz” diye sürdürüyor.
Son aylarda İsrail, Hizbullah’ın sınıra yakın yerlere çadırlar kurduğunu söyleyerek Birleşmiş Milletler’e şikayette bulundu. Bu çadırlardan biri İsrail’in işgali altındaki Suriye toprağı Golan Tepeleri’ndeki sınıra yakındı. Halbuki BM kararlarına göre Hizbullah’ın silah bırakmış olması gerekiyor. (Ama zaten Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından işgali ve daha sonra ilhak edilmesi de BM kararlarına göre yasadışı ve uluslararası toplumun hemen hemen tamamı bu toprakların Suriye’ye ait olduğu kabul ediyor.)
Buna karşılık Lübnan da İsrail savaş uçaklarının Lübnan havasahasını ihlal ettiğini söyleyerek şikayette bulunuyor.
İsrailli çiftçi Weinberg’in aracıyla askeri kontrol noktasından geçerek bir yola geçtik. İsrail’in bu bölgesine sadece askerler ve çiftçiler girebiliyor. Weinberg elma ve şeftali bahçelerine bu yoldan ulaşabiliyor. Yol sınır çitinin tam yanında.
Sınırın öte yanında Lübnan günlük yaşamı sürüyor. O taraftaki yolda bir minibüs ilerliyor. Yakındaki bir tepede çevreyi izleyen turistlerin sesleri duyuluyor.
Mavi Hat’la aramızda sadece birkaç metre var. Yanından geçtiğimiz mavi varillerin üzerinde siyah boya ile “2000 YILI SINIRI. GİRİLMEZ” yazıyor.
Burası İsrail’in 1982 yılında, Filistin Kurtuluş Örgütü güçleri ve lideri Yaser Arafat’ı sürmek için işgal ettiği güney Lübnan’dan, 18 yıl sonra geri çekildiği sınır hattını gösteriyor.
İşgalden kırk yıl sonra gerilimler tırmansa da, resmen savaşta olan iki ülkeyi hâlâ aynı sınır ayırıyor.
Bana o sabah çektiği video görüntülerini gösteriyor. Sınırın diğer yanındaki bir tepede bir grup silahlı adam dikkat çekiyor. Weinberg onların Hizbullah savaşçıları olduğunu düşünüyor.
“Bu yeni bir şey. Daha önce olmuyordu. Lübnan ordusu ya da BM barış gücü askerleri onlara müdahale etmiyor” diyor.
Weinberg 2006’daki Lübnan savaşını yaşamış ve bunun bir benzerini yaşamaktan korkuyor. O savaş sırasında askermiş.
“O zaman karım çocuklarım yoktu. Hayata farklı bakıyorsunuz. Metula savaşta bir şehir gibiydi. Oraya geri dönmeyiz umarım” diyor.
Her an bir ‘kaza’ olabilir mi?
Sınır boyunca ve iç kısımlarda konuştuğum herkes iki tarafın da gerilimin kontrolden çıkacak şekilde tırmanmasından yana olmadığını söylüyor.
Hatta BM barış gücü yetkilileriyle konuştuğumda Lübnan ve İsrail’in çabalarıyla güney Lübnan’da “17 yıldır eşi görülmedik bir istikrar dönemi” yaşandığını söylüyorlar.
Fakat bu durumu sağlayan koşullar yavaş yavaş değişiyor, söylemler sertleşiyor ve iki taraf da sınıra yakın yerlerde askeri tatbikatlar yapıyor.
Buraların tarihi, taraflardan herhangi birinin her an bir yanlış hesap yapabileceğine işaret ediyor. Ve bir kıvılcım yandığında her şey çok hızla tırmanabilir. Kısacası Mavi Hat savaşa gidebilecek ‘kaza’ ihtimallerinin yüksek olduğu bir yer.
Lübnanlı Şii siyasi partisi ve onun milis örgütü Hizbullah, İsrail, ve Batılı birçok ülke tarafından ‘terörist’ bir örgütlenme sayılıyor ama İran’ın desteğine sahip.
Hizbullah’ın milis gücü, İsrail’in 1982 yılında Lübnan’ı işgaline karşı direnmek üzere örgütlenmişti, şu anda ülkedeki en güçlü siyasi yapılardan biri.
Tabandaki gücünü ise kuruluşunu belirleyen şeyden yani İsrail’e karşı direnme temasından alıyor. BM gücüyle desteklenen Lübnan ordusunun zaafiyetleri de Hizbullah’ın ‘varlık sebebini’ güçlendiriyor.
Grubun lideri Hasan Nasrallah yakınlarda İsrail’i Mavi Hat’tı ihlal etmekle suçları ve işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki Hacar adlı Alevi köyünün “kurtarılması” çağrısı yaptı.
Potansiyel kıvılcım: Sınırda ‘sürekli ihlal’
Mavi Hat İsrail kontrolündeki köyün tam ortasından geçiyor.
İsrail köyün etrafına Lübnan topraklarına girmek suretiyle yeni bir güvenlik duvarı inşa etmiş. BM gücü Unifil bu durumu İsrail tarafından uluslararası hukuk yükümlülüklerinin “sürekli ihlali” olarak niteliyor.
Bu tam da Hizbullah’ın ilgi alanına giriyor ve bu bölgede sınır yakınına kurduğu çadır da bir başka gerilim noktası oluşturuyor.
Bu ayın başlarında Lübnan tarafından Hacar köyünü çeviren İsrail duvarına bir tanksavar füzesi atıldı ve İsrail de karşı ateş açtı.
Londra’daki Afrika ve Orta Doğu Araştırmaları Fakültesi SOAS’ın Orta Doğu kürsüsü başkanı Profesör Lina Hatip “Hizbullah ile İsrail arasındaki gerilimin arka planında Lübnan’da yaşanan iktidar boşluğu var. Ülkede geçen yılın Ekim ayından bu yana devlet başkanı yok” diyor.
“Hizbullah kendisinin seçmediği hiçbir adayı kabul etmemekte gayet kararlı. Hizbullah, gücünü ve etkinliğini gösterebildiği ölçüde Lübnan cumhurbaşkanını belirleme şansının da arttığını hissediyor” diye sürdürüyor.
Profesör Hatip bu bakımdan Hizbullah açısından Mavi Hat çevresindeki hareketliliğin, Lübnan iç siyasetine yönelik bir faaliyet olarak görülebileceğini düşünüyor. Ama bunun yeni bir şey de olmadığına dikkat çekiyor.
O halde bölgede başka değişen ne var?
Sınırdaki gerilim aslında bir yandan da genel bölgesel anlaşmazlıklar ve çatışmaların bir parçası. İsrail Suriye’deki iran destekli savaşçıların mevzilerini düzenli olarak bombalıyor. Bunu, Hizbullah’ın daha fazla silah stoklamasını engellemek için yaptığını söylüyor.
Diğer yandan İsrail, ABD’nin İran ile tekrar bir nükleer anlaşma yapma çabalarına çok sert bir şekilde karşı çıkıyor çünkü bunun sonucu olarak Tahran’a uygulanan birçok yaptırımın kaldırılması ihtimalinden büyük rahatsızlık duyuyor. Bunun Hizbullah’ı da güçlendireceğinden kaygı duyuyor.
Dolayısıyla sınırlarındaki İran destekli tehdidi ve buna karşı harekete geçmeye hazır olduğunu sürekli hatırlatmak İsrail açısından da bu konuda baskı yapmanın bir yolu olarak kullanılıyor.
Hizbullah’ın gözetleme kulesi: ‘El sallıyorlar’
Sınırda biraz daha batıya doğru İsrail ordusuna ait bir kuleye çıkıp Yarbay Richard Hecht ile konuştum.
Paslı tel örgülerin onlarca yıl önce buraya çekildiği belli. Aradaki bir açıklıktan karşıda birkaç metre ötede asılı bir Hizbullah bayrağı görünüyor. Yakında da derme çatma bir gözetleme kulesi.
Yarbay Hecht “Bu bir Hizbullah gözetleme kulesi” diyor. “Bizi gözetliyorlar. Bazen gelip el sallıyorlar” diyor.
İsrail sınırın kendi tarafına kilometrelerce yeni sınır engelleri inşa ediyor. Sınır inşaatı için malzeme taşıyan askeri kamyonlar birkaç dakikada bir toz duman içinde geçiyor. Daha sonra sınır boyunu denetleyen Unifil helikopterinin sesini duyuyoruz.
Gerilim, hazırlıklar somut bir şekilde hissediliyor. Hemen arkamızda üç adet İsrail tankı var.
Yarbay Hecht arada bir Hizbullah’ın sınıra temas ederek taciz hareketleri yaptığını böyle durumlarda öldürücü olmayan yöntemlerle sınırı savunduklarını söylüyor. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın şu an temkinli davrandığını kendilerinin de aynen mukabele ettiklerini ama bu durumun değişmesi ve bir tırmanma ihtimalinin bulunduğunu ekliyor.
Ona, Mavi Hat üzerinde İsrail’in de ihlalleri olduğunu ve Lübnan hava sahasını ihlali konusundaki BM Güvenlik Konseyi kararını da çiğnediğini hatırlatıyorum.
İki anlaşmazlık noktası olduğunu ve bu konunun siyasetçiler tarafından diplomasi yoluyla çözümlenmeye çalışıldığını söylüyor.
İsrail ve Filistinliler arasındaki dinamikler ve Kudüs faktörü
Fakat her iki tarafın da hesaplarını ve adımlarını etkileyebilecek başka faktörler de var.
Salı günü Hizbullah lideri Şeyh Nasrallah İsrail’in, yargı reformu planlarına gösterilen görülmemiş kitlesel tepki sebebiyle zayıf ve karmaşa içerisinde olduğunu söyledi.
Nasrallah “İsrail toplumu, ordusunun yenilmez olduğuna ve devletlerinin de denizden nehire (Akdeniz’den Ürdün Nehri’ne) kadar uzanacağına inanırdı. Bu inanç bugün yaşadıkları krize kadar giderek zayıfladı” dedi.
İsrail tarihinin en aşırı dinci ve sağcı hükümetindeki bir kısım aşırı milliyetçiler şu anda Kudüs’deki kutsal yerlerin egemenliği talebine odaklılar.
Bu arada Gazze’deki Filistinli bazı gruplar ile Lübnan’dakiler arasında Kudüs’deki Mescid-i Aksa’nın savunulması amacı etrafında bir birlik oluştuğu yönünde güçlü işaretler var.
Son iki yıl içinde Mescid-i Aksa krizinin alevlendiği dönemlerde Güney Lübnan’daki Filistinli gruplar çok kere İsrail içlerine roket attılar. Lübnan’dan Hizbullah’ın onayı olmadan roket atılması mümkün değil.
Kudüs ile ilgili gerilimlerin büyümesi de bu sınırdaki denklemde hesaba katılması gereken bir faktör.
Resmen savaş halinde olmalarına rağmen İsrail ile Lübnan geçen yıl tarihi bir denizcilik anlaşması imzaladılar ve Akdeniz’deki sınırlarını belirlediler. Bu büyük ölçüde doğalgaz yataklarının paylaşımıyla ilgili bir çabaydı.
Bu anlaşma öncesinde Hizbullah bir İsrail gemisinin üzerinde üç silahsız hava aracı uçurdu. Belki de müzakerelerde elini yükseltmek için kullanılan bir taktikti bu.
Eğer ABD’nin arabuluculuk girişimleri Mavi Hattı kalıcı bir uluslararası sınır haline getirmeye yönelecekse o zaman İsrail ve Lübnan tarafları bunun gibi el yükseltme hareketleri yapabilirler. Ve en önemlisi sahadaki egemenlik iddialarını güçlendirecek adımlar atmaya çalışabilirler.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE