İran’da açlık grevindeki bir mahkumun şoke edici fotoğrafları tepki yarattı ve hayatıyla ilgili kaygıları artırdı.
53 yaşındaki öğretmen ve insan hakları savunucusu Farhad Meysami, 2018’den bu yana hapiste.
Meysami, İranlı kadınların zorunlu başörtüsü kurallarına karşı giriştiği harekete destek verme suçlamasıyla 6 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Meysami, geçen Ekim ayında, “protestocuların infaz edilmesine son verilmesi, altı siyasi mahkumun serbest bırakılması ve zorunlu başörtüsü tacizlerinin durması” talepleriyle açlık grevine başlamıştı.
Farhad Meysami’nin mahkum edilmesinde kullanılan kanıtlar arasında Vaclav Havel’in “Güçsüzlerin Gücü” kitabı gibi şiddet içermeyen direnişle ilgili kitaplar ve ofisinde bulunan “Zorunlu başörtüsüne karşıyım” yazılı rozetler de vardı.
İran İslam Devrimi’nin 10 gün sürecek 44. yıldönümü törenleri başlarken, Meysami sesini duyurmak için vücudunu kullanıyor.
Meysami, hapishaneden BBC Farsça’ya yazdığı mektupta, suyunu da içilmez hale getirerek sağlığını daha da büyük bir baskı altına sokacağını söyledi.
Farhad Meysami “Gelecek 10 gün boyunca, zehirden de acı olan İslam Cumhuriyeti’ndeki yaşamı simgelemesi için içme suyumu acılaştıracağım” dedi. Fars edebiyatı geleneğinde, zorlu dönemler ve acı sıklıkla içilemeyen suyla sembolize ediliyor.
Meysami mektubunda İranlı liderleri “İranlıları onurdan ve güvenlikten mahrum kılmak” ve “halka acı çektirmekle” suçluyor.
Meysami, bireysel eyleminin de “kolektif eyleme” dönüşmesini umduğunu belirtiliyor. İran’daki eylemler, protestocuların asılmaya başlanmasından bu yana önemli ölçüde yavaşladı.
Ruhani lider Ayetullah Ali Hamaney, yıldönümü kutlamaları kapsamında, aralarında son dönemdeki eylemlerle bağlantılı bazı protestocuların da bulunduğu on binlerce kişiyi affettiğini açıkladı. Ancak Meysami ya da, eylemler nedeniyle en ağır cezaları alanlar affedilenler arasında yok.
İran resmi medyasına göre af kararı, yargı erkinin başının yazdığı mektupta, eylemler yüzünden tutuklananların bir çoğunun “yabancı etki ve propagandaya kapılan gençler”olarak tanımlamasının ardından geldi.
Mektupta, çok sayıda eylemcinin pişman olduğunu ve af dilediğini söylediği de iddia edildi.
Yargı erkinin başkan yardımcısı Sadık Rahimi de, af kapsamına girenlerin, pişmanlıklarını yazılı olarak bildirmesi gerektiğini, aksi takdirde serbest bırakılmayacaklarını vurguladı. Çifte vatandaşlığa sahip olanların da aftan faydalanamayacağı belirtildi.
Meysami’nin, kaburgalarının görüldüğü fotoğrafı sosyal medyada yoğun bir şekilde paylaşıldı.
Kendisi de daha önce hapis yatan kadın hakları savunucusu Atena Daemi “Açlık grevi, bir mahkumun protesto ve haklarını aramak için kullandığı son silahıdır” dedi.
Bazı önde gelen İranlı hak savunucuları, Meysami’den açlık grevine son vermesini isterken, bir çoğu da başkalarının haklarını savunmak için kendi yaşamını tehlikeye atmasını övdü.
Meysami’nin serbest kalmasını talep ettiği altı mahkumdan biri olan Behareh Hedayat, bir mektup yazıp, açlık grevini bırakmasını istedi. Hedayat “zorunlu başörtüsü olsa da olmasa da İslam Cumhuriyeti gitmeli” diye de ekledi.
Eski İranlı milli futbolcu Ali Karimi de, Meysami’nin fotoğraflarını Auschwitz toplama kampındakilere benzetti ve “Bu da İslam Cumhuriyeti toplama kampı” dedi.
Oğlu 2012’de hapiste işkenceyle öldürüldükten sonra, İran’daki insan hakları mücadelesinin önde gelen isimlerinden biri olan Gowhar Esghi de, paylaştığı Twitter mesajında “Hayatta kal canım! Yaşamın halkın yaşamını cehenneme çevirenden yüz kat daha değerli” dedi.
Hapishane yetkilileri ise Farhad Meysami’nin açlık grevinde olmadığını savunuyor, ancak koğuş arkadaşlarına ve gardiyanlara, hayatta kalmaya yetecek kadar az yemek yiyeceğini söylediğini iddia ediyor.
İnsan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü de “Bu fotoğraflar, İran makamlarının insan haklarına karşı nefretinin şoke edici bir anımsatıcısı” dedi. Avukatı Muhammed Moghimi ise, Meysami’nin yaşamının ciddi bir tehlike altında olduğu uyarısı yaptı.