Hindistan’da hükümetin “yalan” haberle mücadele için kurmayı planladığı tartışmalı birim, ünlü komedyen Kunal Kamra’nın başlattığı mahkeme sürecine takıldı. Hükümetin planı ülkede sansüre yönelik endişeleri artırmıştı.
Hindistan, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından yayımlanan Basın Özgürlüğü Endeksi’nde bu yıl 180 ülke arasında 161’inci sırada yer alarak Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerin gerisinde kaldı.
Hindistan’da gazeteciler ve insan hakları aktivistleri kendilerine yönelik keyfi tutuklamalar ve açılan davalar nedeniyle sık sık endişelerini dile getiriyor. Gazeteci ve aktivistler, Başbakan Narendra Modi liderliğindeki hükümet aleyhindeki içeriklerin yasaklanması ya da yayından kaldırılmasına da tepki gösteriyor.
Hindistan hükümeti geçen Ocak ayında, Modi’nin eyalet başbakanı olarak görev yaptığı Gujarat’ta 2002 yılında yaşanan şiddet olayları sırasındaki yönetimini eleştiren bir BBC belgeseline erişim engeli getirmek için Bilgi Teknolojileri Düzenlemeleri kapsamındaki “acil durum” yetkisini kullandı. Hükümet, söz konusu belgeseli “propaganda” ve “Hindistan karşıtı çöp” olarak tanımladı.
İnsan hakları savunucuları ise bunu hükümetin “muhalifleri bastırmaya” yönelik uygulamalarının açık bir örneği olduğunu belirtti.
Elektronik ve Bilgi Teknolojisi Bakanlığı kısa süre sonra da 2021 tarihli Bilgi Teknolojileri Düzenlemelerinde bazı değişikliklere gidileceğini duyurdu.
Açıklanan değişiklik taslakları, hükümeti ilgilendiren” konuları “sahte, yanlış ya da yanıltıcı” olarak etiketleme yetkisine sahip bir teyit kurulunun oluşturulmasını öngörüyordu. Bu değişiklikler ayrıca sosyal medya platformlarının da tespit edilen içerikleri kaldırmasını zorunlu kılıyordu.
Söz konusu düzenlemelere yönelik hazırlıklar, insan hakları aktivistleri ve gazetecilerin tepkilerini daha da artırırken yapılması planlanan değişikliklerin anayasaya uygunluğu da tartışılmaya başlandı.
Hindistan’da şu an yayımlanan içeriklerden doğrudan sorumlu olmayan sosyal medya platformları hâlen “güvenli liman” konumunda. Ancak hükümetin getirmeyi planladığı yeni düzenleme bu durumu değiştirecek.
Bilgi Telenolojisi Rajeev Chandrasekhar yeni düzenlemelerle içeriklerden sosyal medya platformlarının da sorumlu tutulmasının mümkün olacağını ve bu platformların “yasa dışı bir içerik” yayımlanmasını ya da “dezenformasyon” yapılmasını engellemek zorunda kalacağını söylemişti.
Kunal Kamra konuyu mahkemeye taşıdı
Hindistan hükümeti geçen ay yeni düzenlemeyi hayata geçirmek için düğmeye bastı. Indian Express’te Nisan ayı ortalarında çıkan bir haberde, bir yetkili hükümetin “Teyit Birimi’ne son şeklini vermeye çok yaklaştığını” ve detayların “yaklaşık 10 gün içinde” açıklanacağını söyledi.
Ancak hükümetin bu planı, stand-up yıldızı ve siyasi hiciv sanatçısı Kunal Kamra’nın girişimiyle sekteye uğradı. Hem YouTube hem de Twitter’da 2 milyondan fazla takipçisi olan Kamra, 10 Nisan’da Bombay Yüksek Mahkemesi’ne başvurarak değişikliklere itiraz etti.
Kamra, dava dilekçesinde, hükümetin “kendi davasında hem hâkim hem de savcı gibi” hareket edememesi gerektiğini ifade etti. Hint komedyen ayrıca, siyasi hicvin amacını boşa çıkaracağını ve ürettiği içerikleri paylaşabilmek için sosyal medya platformlarına muhtaç olduğundan mesleğine zarar vereceğini belirtti.
Kamra, yeni düzenlemelerin anayasaya aykırı olmasının yanı sıra bireylerin mesleklerini gerçekleştirme ve ifade özgürlüğü haklarını da ihlal ettiğini savundu.
Hükümet, 27 Nisan’da yapılan duruşmada, planlanan teyit birimini 5 Temmuz’da gerçekleştirilecek bir sonraki duruşmaya kadar kurmayacağını belirtti.
Gerçek nedir?
Yeni Delhi merkezli İnternet Özgürlüğü Vakfı’ndan kıdemli hukuk danışmanı Tanmay Singh, DW’ye yaptığı değerlendirmede, “hükümetin gerçeğin ne olduğuna ve Hint vatandaşlarının hangi gerçeğe erişeceğine karar verme yetkisini tamamen üstlendiğine” dikkat çekti.
Singh, yeni düzenlemelerin vatandaşları yalan haberlerden korumayı değil, “hükümet açısından uygun internetin resmini düzeltmeyi” amaçladığı izlenimi edindiğini söyledi.
Hükümetin “sahte” veya “yanlış” haberle neyi kastettiğinin de belli olmadığını vurgulayan Singh, “Kanunlara göre, Hint vatandaşlarının yaptıkları ya da paylaştıklarının yasal olup olmadığını bilme hakkı var. Yasadaki belirsizlik, anayasayal açıdan müsaade edilebilir değil” dedi.
Bilgi Teknolojisi Bakanı, geçen ay Indian Express‘te yayımlanan bir makalede, düzenlemeleri “internetteki olası dezenformasyona hiçbir şekilde alan bırakmama yönünde atılmış bir adım” olarak tanımlamıştı.
“Hindistan karanlık bir yolda”
Siyasi hiciv yapan ve YouTube’da 3 milyon, Twitter’daysa 600 bin takipçisi bulunan Akash Banerjee, bu düzenlemelerin teklif edilmesinin dahi Hindistan’ın “karanlık bir yola” doğru ilerlediğinin göstergesi olduğunu söyledi.
DW’ye konuşan Banerjee, “Demokratik dünyada, komedi ve hicivle uğraşan bir YouTuber’ın hükümetin teyit kuruluna karşı sorumlu olmak zorunda kaldığı bir ülke bilmiyorum. Bunlar, çok açık şekilde otoriter rejimin ilk uyarı işaretleri” dedi.
“The Morning Context” haber sitesinden Ayush Tiwari ise otosansür tehlikesine dikkat çekti.
Büyük gazete ve televizyon kanallarının aksine birçok dijital haber platformunun kısıtlı maddi kaynaklarla ayakta kaldığını belirten Tiwari, “Hükümet benim haberimi kaldırttığında, mahkemeye gidebilirim, evet. Ama hükümet benim yanlış bir şey yazdığımı her söylediğinde mahkemeye gitme gibi bir maddi gücüm olabilir mi gerçekten? Küçük bir kuruluş bu şekilde nasıl faaliyetlerini sürdürebilir?” diye konuştu.
Tiwari, getirilmesi planlanan düzenlemedeki belirsizliğin bu nedenle özellikle görece küçük yayın organlarını otosansüre zorlayacağını belirtti.
Otosansür konusuyla ilgili konuşan Tanmay Singh de “Bir insan korktuğu için bir şeyi söylememeyi seçiyorsa, o an ifade özgürlüğünü kaybetmiştir” dedi.
Akash Banerjee ise “Hindistan’da ‘Ben Otosansür yapmıyorum” diyen, külliyen yalan söylüyordur” yorumunda bulundu.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE