Uluslararası hukuk alanında çalışmalar yapan Filistinli avukat Ahmed Abofoul, Gazze’de İsrail bombardımanı altındaki Filistinli çocukların durumuna ilişkin, “İsrail’in Gazze’de sadece 3 hafta içinde öldürdüğü çocuk sayısı, 2019’dan bu yana dünyadaki çatışma bölgelerinde öldürülen yıllık çocuk sayısını aştı.” dedi.
Batı Şeria’nın Ramallah kenti merkezli Al-Haq isimli insan hakları örgütünün hukuk danışmanı avukat Ahmed Abofoul, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında öldürülen çocuklar ve uluslararası örgütlerin çocuk ölümlerine ilişkin tutumunu değerlendirdi.
Abofoul, şu anda Gazze’de kaç kişinin hayatını kaybettiğinin, bunların kaçının çocuk olduğunun belirlenmesinin giderek güçleştiğine işaret ederek, “Sağlık sistemi çökmeden önce bildiğimiz şey, İsrail’in Gazze’de her 4 dakikada 1 Filistinliyi öldürdüğüydü. Save the Children’a göre, İsrail’in Gazze’de sadece 3 hafta içinde öldürdüğü çocuk sayısı, 2019’dan bu yana dünyadaki çatışma bölgelerinde öldürülen yıllık çocuk sayısını aştı. İsrail, şu anda saatte ortalama 6 çocuk ve 4 kadın öldürüyor.” ifadesini kullandı.
İsrail’in Gazze’de bugüne dek bin 50’den fazla katliam gerçekleştirerek, aileleri tüm akrabalarıyla nüfus kayıtlarından sildiğini aktaran Abofoul, şöyle devam etti:
“İsrail 125’in üzerinde sağlık tesisini hedef aldı, yaklaşık 20 hastane hizmet dışı kaldı. Savaşın ilk haftasında Gazze’yi, ABD’nin Afganistan’ı bir yıl boyunca bombaladığından daha fazla bombaladı. İlk 25 günde Rusya’nın Ukrayna’da 1,5 yılda öldürdüğünden daha fazla sivili öldürdü. Bir ay içinde Gazze’ye iki Hiroşima nükleer bombasına eşdeğer bomba attı. İşgal ordusu, Gazze’de kişi başına 10 kilogram patlayıcıya eşdeğer bombardıman gerçekleştirdiğini itiraf etti. İsrail şu ana kadar Sırpların Bosnalı Müslümanlara yönelik soykırımında öldürülenden daha fazlasını Gazze’de öldürdü. Bu bir soykırım. Buna artık son verilmeli.”
Abofoul, eldeki tüm verilerin İsrail’in çocuk ve kadınları kasıtlı olarak hedef aldığına işaret ettiğinin altını çizerek, şunları dile getirdi:
“İsrail’in çoğu kadın ve çocuk olmak üzere korunan sivilleri, hastaneleri, ambulansları, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) okullarını, fırınları, UNRWA gıda depoları ve su rezervlerini sistematik olarak hedef alması, insanların Gazze Şeridi’ni terk etmesi için kasıtlı aç bırakma politikasına işaret ediyor. Bunlar aç bırakma, zorla yerinden etme, etnik temizlik ve işkence de dahil olmak üzere bir dizi savaş suçu ve insanlığa karşı suçtur. Bu, gözlerimizin önünde gelişen ve sık sık ciddi soykırım belirtileri gösteren bir başka Nekbe.”
“Tarih, İsrail’in çocuklara yönelik işlediği suçları normalleştirenleri affetmeyecek”
Gazze nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasının çocuk olduğunu kaydeden Abofoul, “Gazze’deki çocukların çoğu, İsrail’in önceki bir ya da birkaç saldırısını zaten deneyimledi. Bazıları daha önce de yaralandı ve ebeveynlerini veya sevdiklerini kaybetti. Dünyada hiçbir çocuk böyle bir acı çekmemeli. Filistinli çocukların bunları yaşamak zorunda kalması insanlık için utanç verici bir leke olarak kalacak.” görüşünü paylaştı.
Abofoul, Gazze’deki sağlık personelinin Filistinli çocuklar için “Ailesi Hayatta Olmayan Yaralı Çocuk” (Wounded Child No Surviving Family) ifadesinin kısaltması “WCNSF” ifadesini kullanmaya başladığını anımsatarak, “Bu var olmaması gereken bir kısaltma. Hiç kimse bunu hak etmez. Bu tür bir zulmün ve insan hayatını hiçe saymanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Ebeveynlerini ya da ailelerini kaybeden çocuklar için kalbim acıyor. Filistinli çocukların katlanmak zorunda kaldığı acılar hayal edilemez ve insanlık dışı.” dedi.
BM’nin çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin hazırladığı kara listeye İsrail’i dahil etmeyi reddettiğini ancak söz konusu listede Rusya’nın yer aldığını dile getiren Abofoul, sözlerini şöyle tamamladı:
“BM’nin çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin yıllık kara listesinde İsrail’in hala yer almaması tam anlamıyla skandal. BM sadece Filistinlileri ve çocuklarını hayal kırıklığına uğratmakla kalmıyor, aynı zamanda kutsal görev ve sorumluluğunu da utanç verici şekilde yerine getirmiyor. BM’nin Filistinli çocukları dünyadaki diğer çocuklar gibi koruma konusundaki başarısızlığı ve isteksizliği, güvenilirliğini ve etkinliğini sorgulanır hale getiriyor.”