Sudan tehlikeli bir yol ayrımında. Analistlere göre Avrupa’nın ateşkesi sağlamak ve sivillerin gelecekte ülke yönetimine katılımını sağlamak için baskı yapması gerekiyor.
Sudan’ın başkenti Hartum iki askeri rakip grubun taraftarları arasında patlak veren şiddet olaylarını yaşarken, 2019 yılında Ömer el Beşir’in devrilmesine neden olan halk protestoları sanki çok uzun zaman önce yaşanmış gibi geliyor.
Ülkede şiddet olaylarının artmasından sonra yabancı elçilikler ve uluslararası kuruluşlar vatandaşlarını ülkeden tahliye etmeye çalışıyor. Ancak birçok kişi de iç savaşa dönüşmeden önce şiddet olaylarının nasıl durdurulabileceğini sorguluyor.
Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları, Pazartesi günü Lüksemburg’daki Dış İlişkiler Konseyi’nde basına verdikleri demeçlerde, tahliye çabaları ve tansiyonun düşürülmesine odaklanan değerlendirmelerde bulundular. Ancak bazıları daha da ilerisini düşünüyordu.
“AB daha fazlasını yapabilir”
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell savaşan tarafların liderleri, Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Burhan ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) lideri General Muhammed Hamdan Dagalo’ya seslenerek bir ateşkes ve müzakere sürecini değerlendirmelerini istedi.
Borrell iki lidere, “Savaşı durdurmalısınız, silahları susturmalısınız ve konuşmaya, siyasi bir çözüm bulmaya başlamalısınız. Çünkü askeri bir çözüm yok” şeklinde seslendi.
Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ise bunu bir adım öteye taşıyarak şiddet olayları nedeniyle diğer ülkeler Sudan’dan çekilirken, Rusya’nın doğan güç boşluğunu doldurabileceği uyarısında bulundu. “Eğer gidersek Wagner Grubu ve Rusya’ya bu oyunu oynamaları için alan bırakmış oluruz” ifadelerini kullanan Haavisto, “Avrupa Sudan’daki rolünü aktif hale getirmeli” dedi. Haavisto ayrıca, AB’nin sadece kendi vatandaşlarına değil Hartum’daki yerel halka da destek olması gerektiğini savunarak, “AB’nin daha fazlasını yapabileceğini” belirtti.
2014 yılında Rusya lideri Vladimir Putin’e sadakatiyle bilinen iş insanı Evgeni Prigojin tarafından kurulan Rusya’nın özel güvenlik şirketi Wagner Grubu’nun Afrika ülkelerinde binlerce paralı askeri bulunuyor. Rus paralı askerlerin uzun süredir faaliyet gösterdiği ve sayıca çok olduğu ülkelerin başında Sudan geliyor. Wagner Grubu, Kremlin’in, Rusya’nın Afrika’da artan ekonomik ve askeri nüfuzu için kullandığı askeri bir araç olarak değerlendiriliyor.
Tahliyeler sonrasında ne olacak?
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) Afrika Programı Direktörü Theodore Murphy DW’ye verdiği demeçte, Sudan’da çok sayıda aktörün çıkarının olduğunu belirtiyor.
“Buna sadece Rusya’nın çıkarı var diye bakmak doğru değil. Wagner birliklerinin istikrarsız Afrika ülkelerinde aktif oldukları biliniyor. Sudan’da da bir süredir mevcutlar ve HDK’yı destekliyorlar” diyen Murphy, Sudan’ın tüm Afrikalı komşuları, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır’ın da Hartum’un siyasi kaderinde ciddi payı olduğunu söylüyor.
Çatışmanın komşu ülkelere sıçraması ve bölgesel ve ekonomik istikrarsızlığı tetiklemesi endişesi yüksek düzeyde. Ani bir mülteci akını da büyük bir sorun yaratabilir. Avrupa Birliği (AB), 2021 yılında askeri darbeyi eleştirmiş ancak fiilen liderlerle ilişkiyi devam ettirmişti. AB bu süreçte ülkede demokratik bir yönetim görmek istediğini vurgulamıştı.
Murphy DW’ye yaptığı açıklamada, tahliyeler sona erdiğinde bütün uluslararası oyuncuların acil insani yardımların en savunmasız kişilere ulaştırılabilmesi için kalıcı ateşkesin sağlanmasına odaklanması gerektiğini söyledi.
Murphy’ye göre AB daha sonra diğer ortaklarla beraber savaşan iki taraf üzerinde sahip oldukları kaldıraç ve teşviklerin bir değerlendirmesini yapabilir.
Sivilleri savunmak
Sudan politikası nedeniyle eleştirilen AB, göçü kontrol etmek için baskıcı projeleri finanse etmekle eleştiriliyor.
Berlin’deki merkezli düşünce kuruluşu Bilim ve Siyaset Vakfı (SWP) uzmanı Gerrit Kurtz, DW’ye verdiği demeçte AB ve Afrika boynuzunda yer alan ülkelerin arasında “Hartum Süreci” adı verilen göç diyaloğunun el Beşir döneminde başladığını hatırlattı.
Aralarinda Katar merkezli haber kuruluşu El Cezire’nin de olduğu bazı yayın organları General Dagalo’nun, HDK’nın AB’nin göçü durdurma mücadelesine dahil olduğunu iddia ettiğini duyurdu. Dagalo geçmişte İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından “işkence, yargısız infaz, toplu tecavüz” gibi sivillere yönelik ihlallere nezaret etmekle de suçlanıyor.
“AB her zaman HDK’yı doğrudan finanse etmediğini söyledi ki bu doğru olabilir diyen Kurtz şöyle devam etti, “Ancak üye ülkeler öyle görünüyor ki onunla iş birliği yapmış.”
Burhan ve Dagalo el Beşir’i 2019 yılında devirmek için ortak hareket etmişti. Ardından 2021’de sivil hükümeti devirmek için tekrar iş birliği yaptılar. Ancak bu yılın başlarında birbirlerine düşman oldular.
AB’nin siyasi süreçte sivillerin oynayacağı merkez rolü sık sık vurgulaması gerektiğini söyleyen Kurtz, generallerin sadece silahları olduğu için koşulları dikte edememeleri gerektiğini kaydetti. Kurtz “AB ileriye dönük her türlü siyasi çabaya (sivilleri) dahil ederek liderliği onlardan almalı” ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
Sudan’da geçen haftadan bu yana Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Burhan ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) lideri General Muhammed Hamdan Dagalo arasındaki rekabet nedeniyle silahlı çatışmalar yaşanıyor. El Burhan, 2019 ve 2021 yıllarında gerçekleştirdiği iki darbe ile ülkedeki yönetimi ele geçirmiş ve ülkenin aynı zamanda fiili devlet başkanı olmuştu. Paramiliter bir güç olan HDK’nın lideri Dagalo da ordunun eski üst düzey generallerinden.