Türkiye, uzun zamandır Afrika ülkelerinde nüfuzunu artırmak için kıtada varlık gösteren ekonomisi güçlü ülkelerle rekabet halinde. Avrupa’nın eski sömürgeci ülkelerine karşı kıtada kendini bir alternatif olarak sunan Türkiye, bunda bir süredir önemli başarılar da elde etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yatırımları birçok Afrika ülkesinde memnuniyetle karşılanıyor.
Ancak Erdoğan iktidarı şu anda cumhurbaşkanlığı yarışının ikinci turuna hazırlanıyor. 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda mutlak çoğunluğu elde edemeyen Erdoğan, Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’yla 28 Mayıs’ta bir kez daha karşı karşıya gelecek. Ve bu seçim, Afrika ülkelerinde de dikkatle takip ediliyor.
Son 20 yılda artan ticari ilişkiler
Development Reimagined adlı uluslararası düşünce kuruluşunun Nijeryalı uzmanı Ovigwe Eguegu, Türkiye’nin kıtada artan ticari faaliyetlerine atıfta bulunarak “Ben, aslında Afrikalıların Türkiye’yi kimin yöneteceğini çok da önemsediğini düşünüyorum. Çünkü 2003 yılından beri altın bir dönem yaşadık ve bu, bugüne kadar da devam ediyor” diyor.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 20 yıl önce 5,4 milyar dolar olanticaret hacminin bugün 45 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken analist, bunun kıta ile ticarette “devasa bir artış” anlamına geldiğini, Türkiye’nin toplam ihracatının da 9,4’ünü oluşturduğunu belirtiyor. “Bu, 20 yıl içinde yüzde 4,4 artış demek ve her iki taraf için de önemli bir ilişki” diye konuşan Eguegu, ancak bunun çok fazla ülkeyi ilgilendiren karmaşık bir ilişkiler ağı olduğunu da vurguluyor.
Türkiye’nin Afrika’daki ticari ilişkilerine Nijerya’yı örnek veren Egeugu, Türkiye’den Nijerya’ya çok sayıda mobilya ihracatı yapıldığını, çünkü Türk mobilya üreticilerinin Avrupa’da rekabetçi olmadığını söylüyor. Frankofon Batı Afrika ülkelerinde de Türkiye’nin aktif bir ticari ortak olduğunu kaydeden Eguegu, bunun nedeninin bölgedeki ülkelerin eski sömürge gücü Fransa ile ilişkilerini gevşetmesinden kaynaklandığını dile getiriyor.
Türkiye’nin Afrika stratejisindeki çeşitlilik
Türkiye’nin Afrika stratejisi sadece ticareti kapsamıyor. Türkiye, “yumuşak güç” (soft power) önlemleriyle eğitim, sosyal hizmetler ve medya projelerinden Somali’de açlık çekilen bölgelere, insani yardımdan altyapı projelerine kadar çeşitli alanlarda varlık gösteriyor.
Türk inşaat şirketleri Afrika’da yollar, köprüler, demiryolları, limanlar, havaalanları ve camiler inşa ediyor. Öte yandan Afrika ülkeleri de enerji ve hammadde tedarikçisi olarak Türkiye için giderek daha fazla önem kazanıyor. Kıtada Türkiye için önemli hammadde tedarikçilerinden biri Cezayir. İki ülke, Kasım 2022’de ortak bir petrol ve doğal gaz şirketi kuracaklarını açıklamıştı.
Erdoğan iktidarında Türkiye’nin Afrika stratejisi daha güçlü askeri bir boyut da kazandı. Ankara, Somali’nin başkenti Mogadişu’da sadece önemli bir yurt dışı temsilciliği değil, aynı zamanda 4 kilometrekare büyüklüğünde Türkiye’nin yurt dışındaki en büyük askeri üssü Camp Turksom da bulunuyor. Somali, Afrika Boynuzu’ndaki konumu nedeniyle Türkiye’nin Afrika kıtasındaki en önemli stratejik ortağı olarak görülüyor.
Erdoğan’ın rekor sayıdaki Afrika ziyaretleri
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın 2023 yılında ilave destek sağlanacak hedef ülkeler listesinde Angola, Etiyopya, Fas, Gana, Güney Afrika, Kenya, Mısır ve Senegal gibi Afrika ülkeleri de yer alıyor.
Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini çeşitlendirmek ve yeni pazarlara açılmak istediğini söyleyen İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’un Afrika Programı Sorumlusu Alex Vines, “Bu, aynı zamanda son 20 yılda geliştirilen politikaların ana itici güçlerinden biri” diye konuşuyor. Erdoğan’ın Afrika politikasını geliştirmek için rekor bir sayıyla 31 Afrika ülkesini ziyaret ettiğine işaret eden Vines, Ankara’da bugün 44 Afrika ülkesinin temsilciliğinin bulunduğunu da vurguluyor.
Türkiye’nin dünyanın hayırsever ülkelerinden biri olduğunu belirten Vines, Türkiye’nin depremin yol açtığı baskıya rağmen insani yardımlara ve Afrika Boynuzu’ndaki kıtlığa karşı cömertlik geleneğini sürdürdüğünü söylüyor.
Hedef ekonominin canlanması
Türkiye’nin şu anda seçim nedeniyle iç politikaya yoğunlaştığını kaydeden Vines, “Erdoğan’ın ikinci turu kazanması durumunda odaklandığı ve sıkılaştırdığı Afrika politikasının devamlılığını göreceğiz” derken Nijeryalı analist Eguegu da özellikle Erdoğan döneminden fayda sağlayan Afrika ülkelerinin Erdoğan’a yakınlık duyduğuna işaret ediyor.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu uzmanı Nebahat Tanrıverdi ise kıtada seçimlere ilişkin bu bakışı “Afrika’da Türkiye’deki seçimlere ilişkin en büyük endişe, Erdoğan sonrası Türk hükümetinin Afrika’yı dış politika gündeminin başına koyup koymayacağı” diyerek özetliyor. Tanrıverdi, “Ancak çok kutuplu dünyada Türkiye’nin geleneksel temkinli ve içe dönük dış politika yaklaşımına geri dönüşü olmayacaktır” diyor.
Muhalefetin bunun yerine Afrika ve Türkiye’nin angaje olduğu diğer ülkelerde yeni bir rol ve kimliğe sahip yeni bir dış politika konsepti ile ilgilendiğini düşünen Tanrıverdi, sözlerini “Ülkeyi kim yönetirse yönetsin en önemli konu, ekonominin canlandırılması olacaktır. Bu nedenle Ankara’daki herhangi bir hükümet Türkiye’nin kıtayla ekonomik ilişkilerini sürdürmeye istekli olacaktır” şeklinde sürdürüyor.
“Afrika dinamikleri kalmaya devam edecek”
Türkiye’nin Afrika’ya ihracatı ve doğrudan yatırımlarının Türkiye’nin geleneksel ekonomik ortakları Avrupa ve ABD’nin yerini almadığını vurgulayan Tanrıverdi, ancak Afrika’nın Türkiye açısından diğer bölgesel pazarlara karşı bir denge unsuru olduğunu ifade ediyor. Arap Baharı’ndan sonra Türkiye’nin Arap ülkeleriyle sorunlar yaşamasının ardından Türk iş insanlarının Afrika’ya yönelmesini örnek gösteren Tanrıverdi, benzer şekilde Ukrayna’daki savaşın da Türk iş dünyasını Afrika’ya yönlendirdiğine işaret ediyor.
Afrika’nın Türkiye’nin küçük ve orta ölçekli işletmelerinin yanı sıra Gaziantep ve Mersin gibi sanayi bölgeleri için de önemli hale geldiğini belirten Tanrıverdi, “Ankara’da hükümet değişikliğinden bağımsız olarak dış ilişkilerde Afrika dinamiği kalmaya devam edecek” ifadelerini kullanıyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE