Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde 66 ülkeden 234 bilim insanının beş yıllık çalışma sonucunda hazırladığı raporda küresel ısınmayla birlikte sıcak hava dalgalarının artacağı, sıcak mevsimlerin uzayacağı, soğuk mevsimlerin ise kısalacağı vurgulanmıştı. Ayrıca sera gazı salımlarının bu şekilde devam etmesi halinde 10 yıldan biraz uzun bir süre içinde önemli bir sıcaklık sınırının kırılabileceği öngörülüyor.
New York Times gazetesinin Türkiye’yle ilgili iklim değerlendirmesi ise şu şekilde olmuştu: “Türkiye’de 2040 yılında en büyük iklim tehlikesi su sıkıntısı olabilir. Orman yangınları, sıcak hava dalgaları, seller ve deniz seviyesindeki yükselmeler de ihtimal dahilindeki olaylardan.”
Tehlike uyarılarının arttığı bir ortamda Glasgow’da düzenlenen iklim zirvesinde ‘beklenen’ sonuçlar çıkmasa da krizin öncelikli gündemler tutulması olumlu bir kazanım olarak görülüyor.
Dünya liderlerinin katıldığı zirveye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘güvenlik eksikliği’ nedeniyle katılmadığını duyurmuştu.
Kurum: Türkiye küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkelerden
Zirveye katılan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, küresel ısınmanın tehdit boyutuyla ilgili Yeni Şafak’tan Mehmet Acet’e şunları söyledi: “Dünya genelinde iklim değişikliğine bağlı afetlerin oranı yüzde 91’lere ulaşmış durumda. Grönland’a yağmur, çöle kar yağıyor. Dünya genelinde sanayi devriminden bu yana en sıcak dönem 2015-2020 arasındaki dönemde ölçüldü. Dünya şimdiden 1,1 derece ısınmış durumda. Paris Anlaşması bu ısınmayı 1.5 derecede tutmayı hedefliyor. Türkiye Akdeniz havzasında olduğu için küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’deki ısınma dünya ortalamasının iki katına yakın. Küresel ısınmaya yol açan karbon emisyonuna Türkiye’nin etkisi yüzde 1. Hedefimiz 2053 yılına kadar bu emisyonu sıfırlamak.”
‘Gelen finansman üç yıl içinde harcanacak’
Paris Anlaşması kapsamında Türkiye’ye üç milyar 157 milyon dolar tutarında finans kaynağı sağlanmıştı.
Kurum, bu kaynağın üç yıl içinde harcamak üzere mutabakat sağlandığını söyledi: ”Yeşil kalkınma için, yeşil üretim için bu kaynağı kullanacağız. Dünya, 90’larda teknoloji devrimi yaşadı, biz yeterince yakalayamadık. Şimdi yeşil kalkınma dönemi başlıyor. Yeni bir teknoloji çıkacak. Yeşil kalkınma dönemine giriyoruz. Bu dönemde ‘maruz kalan’ değil, yön veren, etki eden bir ülke olmalıyız. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Enerji, tarım, ulaşım, sanayii, ormanlaştırma, çevre alanında faaliyette bulunanların hepsi için projeler hazırlanıp bu paralar bu projeler için harcanacak. Yeni istihdam alanları oluşacak. Bazı avantajlarımız var. Yenilenebilir enerjide kurulu gücümüz yüzde 53’ler seviyesinde. Avrupa’da 5’inci, dünyada 12’inci sıradayız.”