Marmaris’e 63 kilometre mesafedeki Taşlıca Mahallesi Asardibi Mevkisi’nde karadan ulaşımın olmadığı koyda 3 yıl önce ‘Phoenix Beach & Restaurant Bar’ hizmete girdi. Önünde bir de iskelesi bulunan ve başta tekneyle gelen turistler olmak üzere günübirlik gelenlere hizmet veren tesise, iddiaya göre, karadan da ulaşımın sağlanması için geçen yıl, izinsiz olarak iş makineleriyle yol açmak için çalışma başlatıldı.
Bölge, şantiye alanına döndü. Ancak, tesisin bulunduğu yerin yukarıdan görünmemesi nedeniyle çalışmalar uzunca bir süre fark edilmedi. Açılan yaklaşık 750 metrelik yolun geçen Ocak ayında Taşlıca ile Serçe Limanı arasındaki anayola ulaşmasıyla çalışmalar fark edildi.
Yapılan inceleme, cennet koyu havadan gören Hazine’ye ait tepeye iki taş binanın da inşa edildiği, koyun sol bölümündeki kayalıkların da parçalanarak plajın büyütülmeye çalışıldığı tespit edildi.
Yolun açıldığı ve inşaat çalışmalarının yapıldığı yolun tarihi kalıntıların bulunduğu, 1’inci derece doğal SİT alanı olması Marmaris Müze Müdürlüğü yetkililerini harekete geçirdi. Müze yetkilileri, geçen 29 Ocak’ta bölgede inceleme yaptı. Ertesi gün ise Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu çalışmaları durdurup, soruşturma başlattı. Ancak, bir süre sonra çalışmalara tekrar başlandı.
Çalışmaların devam etmesi üzerine bu kez Marmaris Belediye Encümeni geçen 2 Şubat’ta İmar Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince yapı tatil zaptı düzenledi. Söz konusu tesisin yetkilileri yasal süre içinde tatil zaptına itirazda bulunmadığı gibi çalışmalara da devam edince, yeni yapılan inşaatların ruhsatı bulunmadığı gerekçesiyle 10 gün sonra iki ayrı işlemle toplam 38 bin 497 lira ceza kesilip, tüm tesis ve çalışmalar mühürlendi. Ancak, tesis yetkilileri çalışmalarına devam edince, çevrecilerin de tepkisine neden oldu.
DOĞA VE TARİH TALANINI GÖRÜNTÜLEDİLER
Kıyılar Herkesin İşgale Son Platformu üyeleri, doğal SİT alanındaki talana tepki gösterip, doğaya ve tarihi kalıntılara verilen zararın fotoğraf ve görüntülerini çekti. Platformun sözcüsü Nazan Bayındır, “Geçen hafta sonu bölgeye giderek araziyi yerli turist gibi gezdik. Çalışmalar son sürat devam ediyordu. Burada çalışanlar, konaklama tesislerinin de yapılacağını belirtip, arazinin özel mülkiyet olduğunu iddia ettiler. Ancak, bölgeye gitmeden yaptığımız araştırmalarda bunun tam doğru olmadığını biliyorduk. Kaldı ki özel mülkiyet bile olsa imarın bulunmaması ve 1’inci derece doğal SİT alanı olması nedeniyle hiçbir şey yapamazlar. Önceleri oraya sadece denizden ulaşılıyordu. Gördüklerimiz gerçekten içler acısıydı.
İş makineleriyle SİT alanı yerle bir edilmiş. Her yan tarihi eserlerle dolu. Bir sürü kalıntı bulduk. Kazılan alandan bir testi başına rastladık. Tepenin bağrını delen kocaman iş makineleriyle karşılaştık. İnanamadım. Küçük, sessiz bir koy, güzel bir restoran, huzur dolu bir yer diye düşünürken aşağıya indiğinizde birden karşınıza bir fabrika çıkıyor. Bir sürü iş makinesi, kepçeler, dozerler, kamyonlar…’Ne oluyoruz’ dedik. Mühür var, ceza var ama kimse dinlemiyor. Bu gücü nereden alıyorlar, neye güveniyorlar, arkalarında kim var? Fare kuyruğunu geçirdiği yerden vücuduyla geçermiş misali önce küçük yer alıyor sonra sırasıyla çevrelerini işgal ediyorlar. Sonuna kadar yasal mücadelemiz sürecek” dedi.
