Paris İklim Anlaşması, TBMM onayından geçti geçmesine ama Türkiye’de kömürün hem tüketimi hem fiyatı artmaya devam ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) eylül için açıkladığı yüzde 19,58’lik yıllık enflasyon, son 30 ayın en yüksek seviyesi.
Ve bu eylülün son 30 aydan bir farkı var: “Son bir ayda fiyatı en çok artan 20 ürün” listesinde birinci sıraya kömürün oturmuş olması.
TÜİK’e göre kömür ücreti, son bir ayda yüzde 33,72 arttı. Kömür, daha önce de bu listeye girdi. Ancak genelde son sıralardaydı ve kasım ya da aralık aylarında bu listede görülüyordu.
Örneğin listeye son olarak girdiği Aralık 2017’deki kömür fiyatı artışı, Kasım 2017’ye göre yüzde 2,24’tü.
2018, 2019 ve 2020 ise “Aylık olarak en yüksek fiyat artışı gösteren ürünler” listesinde ilk 20’ye hiç girmedi.
Türkiye’de kullanılan taş kömürünün çoğu ithal. Haliyle, tüm dünyada kömür fiyatlarının son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkması Türkiye’yi de kötü etkiliyor.
Bir ayda 423 liralık artış
TÜİK’in açıkladığı ortalama kömür fiyatlarına baktığımızda Eylül 2021’de kömürün ton fiyatı, 1677 lira oldu. Bu fiyat, bir önceki ay, 1254 liraydı.
2011’in ilk ayında 406 lira olan kömür fiyatları, eylüle gelindiğinde 20 liralık artışla 426 liraya çıkmıştı.
Eylül 2011’den Eylül 2021’e kadar olan artış yüzde 293.
Türkiye’de kömür üretimi
Türkiye’de en fazla kullanılan kömür türleri, taşkömürü ve linyit. Taş kömürünün de büyük kısmı ithal.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre linyit ve asfaltit tüketimi 2018 yılında 82 milyon ton seviyesindeyken, ithal taş kömürü 39 milyon, yerli taş kömürü ise 1 milyon tondu.
Taş kömüründen elde edilen enerji, linyite göre daha fazla.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın sayfasında yer alan bilgiye göre Türkiye’deki linyit kaynağının ısıl değeri 1000 ila 4200 kcal/kg. Taş kömürünün alt ısıl değeri kilogram başına 6 bin 200 ile 7 bin 250 kalori arasında değişiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun her ay açıkladığı “Katı Yakıtlar” istatistiğinde üretilen, ithal edilen ve konutlardan termik santrallere kadar pek çok yere teslim edilen kömürün miktarı belirtiliyor.
Son açıklanan Temmuz 2021 verisi, linyit üretiminin bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,1 arttığını, taş kömürü üretiminin ise yüzde 28,3 azaldığını söylüyor.
Temmuzda, aylık linyit üretimi, 5,4 milyon ton, taş kömürü üretimi 77 bin 811 ton, taş kömürü ithalatı 2,7 milyon oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinden derlenen yukarıdaki tabloya göre 2011’den bu yana linyit üretimi yüzde 11 azalırken, taş kömürü ithalatı yüzde 62 arttı.
Türkiye’de kömür, en fazla elektrik üretimi için tüketiliyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre kömürün en çok kullanıldığı ilk dört alan şu şekilde: Termik santraller, başta demir-çelik olmak üzere sanayi ve konut, hizmet sektörü, büro, lojman yerlerin ihtiyacı olan ısınma.
Konutlardaki kömür tüketimi 2018’den bu yana artıyor
Türkiye İstatistik Kurumu’nun son açıkladığı “Temmuz 2021 Katı Yakıtlar” istatistiğine göre taşkömürü teslimatının yüzde 54,5’i, linyitin ise yüzde 85,5’i termik santrallere yapıldı.
Toplam 8,1 milyon tonluk taş kömürü ve linyit teslimatının 6,6 milyon tonu termik santrallere giderken, konut, hizmet sektörü, lojman, büro gibi meskenlerin ısınması için harcanan miktar 608 bin 512 ton.
Yıllara göre meskenlerin ısınması için ve termik santrallerde tüketilen taş kömürü ve linyit miktarı ise şöyle:
Tablodan da görüldüğü üzere termik santrallerin hem taş kömürü hem de linyit tüketimi sekiz yılda artmaya devam etti.
Konutlar, restoranlar ve lojmanlar gibi meskenlerin taş kömürü tüketimi ise 2012’ye göre daha az olsa da kur krizinin yaşandığı, doğalgaza beş defa zam gelen 2018 ve 2019 yılları sonrası kömür tüketiminde yükseliş oldu.
Taş kömürüne göre daha ucuz olan linyit tüketimi, 2018’de yıllık 3 milyon tonun üzerine çıktı.
Teslimatların tamamına baktığımızda ise 2020 yılında toplam teslimatı yapılan kömür miktarı 106 milyon 672 bin 81 ton oldu. 2012’de bu değer, 95 milyon 460 bin 212 tondu.
Yani sekiz yılda tüketilen kömür miktarı 11,2 milyon tondan fazla arttı.
Paris İklim Anlaşması, TBMM’de onaylandı: Yeni hedef kömür kullanımının azaltılması
Fiyatı en fazla artan madde olmasının yanı sıra kömürle ilgili bu hafta gerçekleşen önemli bir gelişme daha vardı: Paris İklim Anlaşması.
2015’te 190’dan fazla ülke tarafından imzalanan, küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlamayı hedefleyen Paris Anlaşması’nı Türkiye’de imzalamış ancak bazı çekinceler nedeniyle Meclis’ten geçirmemişti.
İmzadan 6 yıl sonra anlaşma, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 6 Ekim gecesi onaylandı.
Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamasının ardından emisyon azaltımına yönelik yeni hedefler belirlemesi ve eylem planları hazırlaması gerekiyor.
Anlaşma kapsamında Türkiye’nin hedefi karbondioksit emisyonu artışını 2030’a kadar yüzde 21 azaltma, 2053’te ise sıfır emisyona ulaşma.
Elbette ki bu hedefler, petrol, kömür gibi fosil yakıt kullanımının azaltılmasını, yenilenebilir enerjiyi ön plana çıkartmayı gerektiriyor.
Paris Anlaşması sonrası genel değerlendirmenin yapılacağı ilk iklim zirvesi, 31 Ekim- 12 Kasım 2021’de Glasgow’da gerçekleşecek.
Bu toplantı öncesi BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı (COP26) Başkanı Alok Sharma, “COP26’nın ‘kömürün tarihin sayfalarında gömüldüğü’ bir zirve olmasını beklediğini” söylemişti.
Kömür tüketiminin her yıl arttığı Türkiye’nin bundan sonra ne yapması gerekiyor?
Konuyla ilgili Independent Türkçe’den Mehmet Emin İlbeyli’nin sorularını yanıtlayan İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Dr. Ümit Şahin’e göre sadece elektrik sektöründe değil ulaşımda, sanayide, binalarda, tarımda, emisyona neden olan tüm sektörlerde bir dönüşüm şart.
“Bu otuz yıl içerisinde dönüşümü başarabilmek için hemen başlamak gerekiyor. Hemen başlamak için de en etkili ve en acil olan şey kömürden çıkıştır” diyen Şahin, Türkiye’nin doğaya zarar veren, Kanal İstanbul gibi mega projeleri, büyük otoyolları, büyük havaalanlarını da bir kenara bırakması gerektiğini ifade ediyor.
Dr. Ümit Şahin’e göre kömürün artık enerji politikasında bir yerinin kalmadığı kabulüyle yeni kömür termik santral yatırımlarından tamamen vazgeçilmeli, mevcut santralleri kapatmayı öngören bir kömürden çıkış takvimi belirlenmeli.
Türkiye’nin anlaşmayı 6 yıl boyunca Meclis’ten geçirmemesinin nedeni, Birleşmiş Milletler İklim Çerçeve Anlaşması’na göre gelişmiş ülkeler olarak kabul edilen “Ek-1 ülkesi” kategorisinden çıkartılmak istenmesi.
Şahin’in açıklamasına göre Türkiye, “gelişmekte olan bir ülke” olduğu gerekçesiyle Ek-1’den çıkartılmayı istiyordu.
Tek nedenin bu olmadığını enerji politikalarında kömüre ağırlık verme isteğinin bir gerekçe olduğunu aktaran Şahin, “Sadece gelişmiş ülke olmak olarak görünmek ve iklim finansmanından yeterince yararlanamama riski vardı” dedi ve ekledi:
“Türkiye resmi olarak, Ek-1 ülkesi olarak görünse de temelde enerji politikaları açısından kömürün kullanımına devam etmek istendiği için mutlak bir azaltım hedefini almak istemiyordu.
Bu yüzden de Ek-1 ülkesi olmaktan kaçınıyordu. Ancak yıllar içerisinde yaptığı çok sayıda talebin karşılık görmediğini ve bu müzakere taktiğinin başarılı olmadığını gördü. Birinci nedeni budur.”
Ümit Şahin’e göre Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı nihayet onaylamasının ikinci bir nedeni de kömürün artık enerji politikalarında bir geleceğinin olmaması.
Bunu Türkiye’nin de anladığını söyleyen İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı, “En son Çin’in de ülke dışındaki kömür yatırımlarından tamamen vazgeçmesiyle birlikte dünyada kömür yatırımlarını finanse eden herhangi bir büyük ülke kalmadı” dedi ve şöyle devam etti:
“Dolayısıyla Türkiye de aslında yapmak istediği çok sayıda yeni kömür yatırımına çeşitli nedenlerle hem finansman bulamadığı için hem halkın tepkisi nedeniyle pek çoğunu iptal etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla Paris İklim Anlaşması’na taraf oldu.”
Türkiye’de yenilenebilir enerjiyle elektrik üretmek ithal kömür santrallerinden daha ucuz
Londra merkezli, bağımsız iklim ve enerji düşünce kuruluşu EMBER, 28 Eylül’de yayınlanan raporunda taş kömürü fiyatlarının dört aydan kısa bir sürede iki kat arttığına yer verdi.
“Rotterdam Kömürü Vadeli İşlemleri” olarak da bilinen ICE Rotterdam Coal Future endeksine göre taş kömürü fiyatları son 10 yılın en yüksek seviyesinde. Bu durum, Türkiye’nin çoğunlukla Kolombiya’dan ithal ettiği (piyasada kullanım oranı yüzde 90) kömürün fiyatını da etkiliyor.
EMBER’in Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) 2020 Yenilenebilir Enerji Üretim Maliyetleri çalışmasına dayandırdığı raporuna göre Türkiye’de rüzgârdan elde edilen elektriğin seviyelendirilmiş maliyeti megawatt-saat başına 40,8 dolar. Güneşten elde edilen elektriğin seviyelendirilmiş maliyeti ise 51,9 dolar.
Kömürün ton başına piyasa fiyatı ise 230 doların üzerine çıktı. Bu değer, 2020 sonuna 70 dolardı.
Elektrik üretimi için ithal edilen kömürün maliyeti 4 yılda 7 kat arttı
Ufuk Alparslan imzasıyla EMBER’de yayınlanan rapor, Türkiye’de ithal kömürle çalışan termik santraller, 9 gigawattlık kurulu güçleri ile ülkedeki toplam kömür enerjisi kapasitesinin yüzde 45’ini oluşturuyor.
Türkiye’nin ithal kömüre bağımlılığı ise nispeten yeni.
2010 yılında elektrik enerjisinin sadece yüzde 7’si ithal kömürden üretiliyordu. O günden bugüne elektrik talebi, yüzde 50 arttı. Bu artışın büyük kısmı, 2020’de elektrik üretimindeki payı yüzde 21’ye yükselen ithal kömür ile karşılandı.
“İthal kömüre bel bağlamanın bir bedeli de oldu” diyen Alparslan, kömür fiyatı 2018’de bundan bir önceki zirve seviyesine ulaştığında, kömür ithalatı yıllık 4,7 milyar dolara çıkmıştı. Bunun yaklaşık 2,85 milyar dolarının elektrik üretimi için ithal edilen kömüre harcandığı tahmin ediliyor.
Bu durum 2014-2018 arasında yedi kattan fazla bir artış anlamına geliyor. 2014’te elektrik üretimi için ithal edilen kömürün tahmini maliyeti 400 milyon dolardı.
“Türkiye’de, 2021’in ilk yarısında kömür santrallerine 9,5 milyon ton taş kömürü teslim edildi, bu miktar 2018’in aynı dönemindeki değerlere yakın” diyen Ufuk Alparslan, şu değerlendirmelere yer verdi:
“Mevcut kömür fiyatları dikkate alındığında, eğer ithal kömür santralleri yüksek kapasitede çalışmaya devam ederse kömür ithalatı maliyeti 2021 yılında yaklaşık 5 milyar ABD dolarına ulaşarak yeni bir rekor kırabilir ve bunun 3 milyar dolarlık kısmının elektrik üretimi için harcanacağı tahmin ediliyor.”
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – GÖKÇEN TUNCER