Muhalefetin ‘beşli çete’ olarak adlandırdığı iktidara yakın şirketlerden Limak’ın da ortak olduğu YK Enerji, Bizans ve Roma döneminde ait olan bu arkeolojik SİT alanını, mahkeme süreci devam ederken dört gün içinde ‘oldu bittiye’ getirerek dozerlerle yıktı.
İkizköylülerin avukatı İsmail Hakkı Atal ‘yasaların beşli çeteye uygulanmadığını’ söyledi: “Bu tepe 4 bin yıllık bir tarih barındırıyordu. Bizans Roma dönemine ait uygarlık vardı. İçinde beşli çetenin dozerle yıktığı 250 yıllık cami vardı.“
İkizköylüler de bölgedeydi: “Bu alçakların ne doğaya ne zeytine insan hayatına ne tarihe ne kültüre hiçbir şeye saygıları yok. Vatan haini bunlar.“
İkizköy Işıkdere’de devam eden arkeolojik kazılarda Bizans dönemine ait bir kilise, çok sayıda mezar ve yağhane gibi bazı buluntulara ulaşılmıştı. Buluntuların bir kısmının Ören’deki açık hava müzesine taşındığı öne sürülmüştü. Söz konusu ‘kurtarma kazısı’ çalışmalarıysa Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ (YK Enerji) sponsorluğunda yürütülmüştü.
İkizköylüler, Akbelen’in sınırına dayanan kömür madeninde uzun süredir devam eden arkeolojik kazıların sürdüğü tepe, arkeolojik SİT alanı ilan edilsin diye dava açmıştı. Dava devam ediyor. Henüz herhangi bir keşif de yapılmadı. Tarihi bölge yargı süreci beklenmeden talan edilmeye başladı ve birkaç gün içinde yok edildi.
Diken’e konuşan İkizköylüler şunları söyledi: “Son zamanlarda karya dönemine ait mozaiklerin bulunduğuna dair kazıda çalışan arkadaşlardan duyumlar aldık. Taşınmaz varlıkların bulunduğunu duymamıza rağmen, buradaki varlıklar taşındı mı? Taşındıysa nerede? Bilgiler nereye verildi? Bunları kim denetledi? Hiçbir bilgi verilmeden YK Enerki sponsorluğunda gizli saklı yürütülen, çalışanların görüntü alması ve burayla ilgili konuşması yasaklanan bu tarihi kazıda neler bulundu ne yapıldı da böyle oldu bittiye getirilerek yok ediliyor, bilinmiyor.”
Kanuna göre yasak
Arkeolojik buluntular, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’na göre ‘taşınmaz kültür varlığı’ olarak geçiyor. Yani kanuna göre taşınması yasak.
İkizköylülerin avukatı İsmail Hakkı Atal çalışmanın olduğu alana giderek şöyle dedi: “Muğla Müze Müdürlüğü ve YK Enerji birlikte suç işleyerek YK Enerji’nin sponsorluğunda arkeolojik eserleri Ören’e götürdüler. Hep söylediğimiz gibi Muğla’da beşli çeteye yasalar uygulanmadığı için şikayetimiz sonrasında ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ ilişkin karar geldi. Arkeolojik eserlerin taşınmasının ve tahribatının durdurulması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Muğla 3’üncü İdare Mahkemesinde açtığımız davadaysa ‘çok ilginç’ bir şekilde davanın konusu itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın mahkeme duruşma ve karar günü için tebligat gönderdi. Keşif yapılmaksızın karar verilemeyecek dosyada karar ve duruşma günü tayin edilince, yasaya aykırı bir uygulama nedeniyle mahkemenin davamızı reddedeceğini anladık ve reddi hakim talebinde bulunduk. Ancak YK Enerji aleyhine açılan bir davada Muğla İdare Mahkemeleri kanunları uygulamadığı için ‘reddi hakim talebimizi’ de (böyle bir yetkisi olmamasına rağmen) ‘Davayı uzatmak için reddi hakim yapılmıştır’ diyerek reddetti.”
‘Dozerler 250 yıllık camiyi yıktı’
Avukat şöyle devam etti: “Akbelen Ormanı’nın hemen yanında beşli çeteden Limak İçtaş’ın kömür sahası. Ortadaki tepe şu anda beşli çetenin dozerleri tarafından ortadan kaldırıldı. Bu tepe 4 bin yıllık bir tarih barındırıyordu. Bizans Roma dönemine ait uygarlık vardı. İçinde beşli çetenin dozerle yıktığı 250 yıllık cami vardı. Camiyi yıktıktan sonra şu anda da arkeolojik SİT alanını ortadan kaldırıyorlar. Burası 4 bin yıllık bir uygarlık olduğu için Muğla 3’üncü İdare Mahkemesinde dava açtık ama bu mahkeme yasaları uygulamadı. Zira burada bir keşif ve bilirkişi incelemesi yapmadan kararı vermek üzere duruşma günü verdi. Anayasa’nın 10’uncu maddesi Muğla’da ihlal ediliyor. Anayasa’nın 10’uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine göre hiçbir zümreye hiçbir kişiye imtiyaz tanınamaz. Kanun önünde herkes eşittir diyor. Ama Muğla’da herkes eşit değil. Limak İçtaş’a kanunlar uygulanmıyor. İşte Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’na göre yerinde korunması gereken taşınmaz kültür varlığını tahrip ettiler. Şimdi de yok ediyorlar.”
‘Vatan haini bunlar’
İkizköy Çevre Komitesi sözcüsü Nejla Işık gözyaşları içinde şunları söyledi: “Bu alçakların ne doğaya ne zeytine insan hayatına ne tarihe ne kültüre hiçbir şeye saygıları yok. Işıkdere’de 2018’den beri bu alanda kazı yapılıyordu. Dört senedir devam eden kazıyı geçtiğimiz hafta çarşambadan itibaren buraya sık sık gelmemizden rahatsız oldular ki anbean oradaki kalıntıları yok ettiler. Bununla ilgili dava açtık. Dedik ki burası bu şekilde kalırsa Akbelen’de kurtulur dedik. Neye tutunduysak her şeyi elimizden söküp aldılar. Işıkdere’yi anbean anbean dört senedir lokma lokma yediler. Ne deremizi tanıdılar ne kültürel varlıklarımızı tanıdılar. Hepsine lanet olsun. Kendi kazdıkları kuyularda kendileri boğulsunlar. Hepimizin göz yaşlarıyla boğulsunlar hepsi. Beş günde talan ettiler bu alanı. Her şeyi oldu bittiye getirdiler. Geçmişimizi sildiler geleceğimizi de silmeye çalışıyorlar. Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz. Gerekirse buraya yatıp ölelim ama vermeyeceğiz Akbelen Ormanı’nı. Bu vatan hainliği. Vatan haini bunlar.”
‘Türkiye’yi talan ettiniz’
Alanda bulunan diğer İkizköylü de isyan etti: “İnsanların hem emeğini hem toprağını hem nefesini hem oksijenini hem maneviyatını hem ibadethanelerini, camisini kilisesini maneviyatını kapitalist sisteme kurban edenlere lanet olsun. Ne kaldı geriye? Ülkeyi yerle bir ettiniz. Türkiye’yi talan ettiniz. Ne bıraktınız? Sizler ne vicdansız insanlarsınız. Yeter artık. Ellerinizi bu ülkenin topraklarından çekin. Bu ülkenin geçim kaynaklarından çekin. Köylüden çekin. Bu ülkede adalet istiyoruz. Biz bu ülkede nefes almak istiyoruz.”
KAYNAK: DİKEN – AYŞEGÜL KASAP