
2016 yılında Devlet Su İşleri ile yüklenici firma arasında “Hasankeyf Antik Kentinin Jeolojik-Jeoteknik Bakımdan Araştırılması ve Güçlendirilmesi Yapımı İşi”nin sözleşmesi imzalandı. Bu kapsamda yukarı şehre temel teşkil eden kayalık bölgede, güçlendirme için ve antik bir liman örneği inşa etmek için “tehlike arz eden” 24 kayanın düşürülmesine ve beton duvarlar yapılmasına karar verildi. Sözleşmeye göre, Saha – Dere – Dicle ve Şaab Vadilerini kapsayan yaklaşık 4.75 milyon metreküp dolgu inşaatı yapılma kararı alındı. Ancak yüklenici firma iflas etti ve proje durdu.
Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, yaptığı bir açıklamayla Hasankeyf’te keyfi şekilde yıkım yapıldığını; 2016’da yapılan sözleşme kapsamındaki “tehlike arz eden” kayalar dışındaki kayaların da yıkıma uğradığını gündeme getirdi. Ayrıca dinamitle yapılan yıkım, bölge halkının hayatını da olumsuz yönde etkiliyor.
‘Tehlike arz eden kayalar’ dışındakiler de yıkıma uğruyor
Girişim, “tehlike arz eden kayalar” dışındaki kayaların da yıkıma uğradığını ifade ettiği açıklamasında, şu ifadelere yer verdi:
“Yapılacak çalışmalarda tehlike arz eden kayaların düşürüleceği söyleniyorsa da yerinde yapılan inceleme ve gözlemlerde tehlike arz etmeyen ya da düşme ihtimali az olan kayaların da düşürülmeye çalışıldığı görülmüştür. Bu kayaların düşürülmesi çalışmalarında dinamit tarzı patlayıcılar kullanılmaktadır. Bu patlamalar diğer kayalarda da titreşimlere neden olmakta, kalenin doğal yapısı bozulmaktadır. Patlamalardan dolayı oluşan ses yerel halkta -özellikle çocuklarda- korkuya neden olmaktadır. Bunun yanında kayaların düşürülmesi çalışmalarında oluşan toz-duman esnafların da çalışmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca kayaların düşürüldüğü yerlerde kilise kalıntıları ve eski kayadan yapılmış şaraplıklar bulunmaktadır. Düşen kaya parçaları kilise kalıntılarına ve şaraplıklara geri dönüşü olmayan zararlar vermektedir”
Söz konusu yıkımın yeni yıkımları beraberinde getireceğini ifade eden girişim, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Geçmişten beri planlanan bu projelere karşı uzmanların ve halkın görüşlerini dikkate almış ve bu projelere karşı olduğumuzu kamuoyu ile paylaşmıştık. Vadi eko-sistemin üzerine kurulmuş kale mağaraları, kuyuları ve gizli geçitleri olan bir yerdir. Vadinin etrafı çevrilemez. Kale altı ve üstü kireçten oluşan bir yapıdır. Etrafı beton ile çevrilirse bile su sızacaktır. Ayrıca Hasankeyf’in kale yapısı yumuşak olduğu, baraj gölü yükselmekle beraber su ile temas edilmesi halinde aşınmanın ve bunun da büyük ihtimalle yeni yıkımlara neden olacağı bilinmektedir.
’12 bin yıllık Hasankeyf zarar görüyor’
Mağaralara ve vadilere dolgu yapılması, perde betonla kalenin izole edilmesi, kayaların zorla düşürülmeye çalışılması 12 bin yıllık Hasankeyf’in doğal tarihine zarar vermektedir. Doğal tarihin betonla izole edilip yapılacak antik liman turizmi canlandırmayacaktır. Bu proje ile binlerce yıllık tarih, yaşanmışlıklar kaybolacaktır. Bu proje bilimsel olmadığı gibi kültür varlıklarını koruma kanununa uygun değildir.”
Kürdistan coğrafyası Yakılıyor, yıkılıyor,talan ediliyor Hasankeyf yok oluyor
Mağaralara yerleştirilen dinamitlerle her tarafı patlatıyorlar pic.twitter.com/3YKVRwtqT5— Özgür Gündem-Anf (@OzgurrGundem) 14 Ağustos 2017


















