İsviçre’de yüz binlerce kadın, “eşit işe eşit ücret” talepleriyle sokağa çıktı. Ayrımcılık, taciz ve cinsel şiddetin de protesto edildiği ülke çapındaki grev ve gösterilere İsviçre Sendikalar Birliği verilerine göre 300 bin kadın katıldı.
Çarşamba günü düzenlenen “kadınlar grevi” çerçevesinde Zürih’te yaklaşık 300 kadın gösterici tramvay yollarını kapatırken Lozan kentinde katedral mor renkte ışıklandırıldı. Lozan, Cenevre ve Bern’de on binlerce kadın pembe ve mor renkli kıyafetlerle sokağa çıkarken daha küçük kentlerde de çeşitli protesto eylemleri, tencere konserleri ve piknikler düzenlendi.
“Banka kurtarmaya harcanan para çocuk yuvalarına harcansın”
Başkent Bern’de parlamento önünde toplanan kadınlar sembolik olarak feminist yemini okudu, “Bu ülkede tüm insanlar eşit haklara sahip olana kadar mücadele edeceğimize yemin ediyoruz” dedi. Hükümeti çocuk yuvalarına daha fazla kaynak ayırmaya çağıran göstericiler, Credit Suisse bankasının kurtarılması için ödenen para kadar miktarın çocuk yuvaları için harcanmasını talep etti.
Mart ayında hükümetin devreye girmesi ve Credit Suisse’in rakip UBS tarafından satın alınmasıyla bankanın iflasının önüne geçilmiş, hükümet kurtarma operasyonu için 100 milyar euro garanti sağlamıştı.
İsviçre’de geç gelen kadın hakları
Kadın haklarının tanınması, İsviçre’de uzun süren sancılı bir süreç sonrasında gerçekleşti. İsviçre, 1971’de kadınlara seçme ve seçme hakkı tanıyan Avrupa’daki son ülkelerden biri olmuştu.
14 Haziran 1981’deki referandumla cinsiyet eşitliği ilkesi anayasada yerini almış, ancak ilkenin hayata geçirilmesinde yaşanan gecikme ve eksiklikler nedeniyle tartışmalar devam etmişti. Referandumun onuncu yıldönümünde, 14 Haziran 1991’de 500 bin kadın sokaklara çıkarak grev ve protesto eylemleri gerçekleştirdi. 1991 yılındaki grev, 1918’deki genel grev sonrasında gerçekleşen en büyük siyasi hareket olarak ülke tarihine geçti.
2002 yılında kürtaj yasal hale getirildi, 2005 yılında kadınlara 14 haftalık ücretli annelik izni yürürlüğe sokuldu. 2021 yılında da erkeklere iki haftalık babalık izni hakkı tanındı. Ancak çocuk yuvalarının pahalılığı ve yuva bulmadaki sıkıntılar, kadınların istihdam piyasasına entegrasyonu önündeki en önemli engellerden biri olmayı sürdürüyor.
İsviçreli kadınlar 14 Haziran 2019’da da ikinci büyük kadınlar grevini gerçekleştirdi. Bu grevden birkaç ay sonra düzenlenen seçimlerle parlamentodaki kadın oranı yüzde 32’den yüzde 42’ye yükseldi. İsviçreli kadınlar, 2019’daki gösteriden beri her yıl daha küçük eylemler gerçekleştirerek taleplerini dile getiriyordu.
Organizatörlerin “kadınlar grevi”nin adını “feminist grev” olarak değiştirmesinden hoşnut olmayan muhafazakar partiler bu yıl greve katılım çağrısı yapmadı.