Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ilk kez 24 Kasım’da Güney Afrika’da tespit edilen ‘B.1.1.529‘ varyantına Omicron adını vermişti. En az 50 mutasyona sahip varyantta mutasyonların 30’dan fazlasının virüsün spike proteininde (virüsün hücrelere tutunmasını sağlayan yapı) meydana gelmesi, daha hızlı bulaşma ve aşının etkisini azaltma potansiyeline sahip olabileceği endişelerini yaratmıştı.
Hong Kong Üniversitesi’nde yapılan ve şu an akran değerlendirmesi aşamasında bulunan araştırmada Omicron’un etkilerinin daha iyi anlamaşılmasını sağlayabilecek bulgulara ulaşıldı.
Araştırmaya göre Delta varyantına kıyasla Omicron solunum yolları dokularında 70 kat daha hızlı çoğalıyor. Bu, kişiden kişiye yayılmayı kolaylaştırabilir. Ancak akciğer dokularında çoğalma hızı 10 kat daha yavaş. Bu da daha hafif hastalığa neden olmasına katkı sağlayan etkenlerden olabilir.
Araştırmanın başındaki Dr. Michael Chan Chi-wai hastalığın şiddetinin yalnızca virüsün çoğalmasıyla ilgili olmadığına dikkat çekerek her bireyin hastalığa karşı verdiği bağışıklık tepkisinin de önemli olduğunu vurguladı.
Dr. Chan Omicron için şunları söyledi: “Çok bulaşıcı bir virüs. Daha az patojenik olsa bile çok daha fazla insanı enfekte ederek daha ciddi hastalığa ve ölüme neden olabilir. Aşılardan ve önceki hastalıklardan elde edilen bağışıklıktan kısmen kurtulabildiğini gösteren son çalışmalarla birlikte ele alındığında önemli bir tehdit oluşturuyor.”