Bunlardan biri de Kars. Sarıkamış ilçesine bağlı Karakurt köyünde su tutmaya başlayan HES barajı nedeniyle köyün bir kısmı sular altında kaldı. Evlerinden çıkmak zorunda kalan köylüler, kaderlerine terk edildi.
Kars’ın Sarıkamış ilçesinde Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından 2014 yılında inşasına başlanan Karakurt HES Barajı, yapımının tamamlanmasıyla 8 Şubat’tan itibaren su tutmaya başladı. Su seviyesinin ani yükselişe geçmesiyle evlerinden çıkmak zorunda kalan köylülerin çoğuna kamulaştırma bedeli hala ödenmedi. Evlerinden olan köylülerin büyük bölümü ilçeye göç etmek zorunda kaldıkları gibi burada kirada oturuyor.
İlçe merkezine 26 kilometre uzaklıkta Erzurum-Kars-Iğdır karayolu üzerinde bulunan bin 600 nüfuslu 150 haneli Karakurt köyün içinde 2000 yıllık bir kilisenin yanı sıra kültür varlığı kabul edilen 20 tarihi ev de bulunuyor. Köylülerin bir kısmına verilen paranın taşınmazların ederinin altında olurken köylülerin ev, tarla, ağaç, iş yerlerinin çoğu su altında kaldı. Yeni yerleşim için köylülere gösterilen yere ise tek bir kazma dahi vurulmuş değil.
Sular altında kalan ev ve işyerlerini ziyarete gelen 70 yaşında ki Elbe Gültekin, su seviyesinin aniden yükselmesi ile canlarını zor kurtardıklarını belirterek evlerin tek bir şey dahi çıkaramadıklarını belirtti. Sarıkamış ilçesinde 700 TL ödeyerek kirada kalan Gültekin, bir evde şu an 15 kişi kaldıklarını ifade etti. Evlerinin su altında kalmasına rağmen hala kamulaştırma bedellerini alamadıklarını ifade eden Gültekin, “Mağdur edildik. Şuan kiramızı nasıl ödeyeceğimizi düşünüyoruz. Bir emekli maaşı ile 15 nüfusa bakıyorum. Bu köydeki camiden okuluna kadar tüm yapılarını devletten tek bir yardım almadan taşlarını öküz arabası ile taşıyarak yaptık. Şu an hepsi harap edildi” diye konuştu.
Türkiye’de adaletin işlemediğini belirten Emrah Gültekin, 13 adet işyeri ve 8 ev için kamulaştırma bedeli olarak 500 bin TL hesaplandığını ancak onun dahi ödenmediğini ifade etti. Suyun en hırçın olduğu dönemde şirket tarafından bilerek bir anda tutulmaya başlanıldığına dikkat çeken Gültekin suyun bir anda evlerinin içlerine kadar geldiğini söyledi. Gültekin, şöyle dedi:
“Dört yıldır mücadele veriyoruz ama kimse bize destek olmadı. En son dünya virüs ile mücadele ederken ‘Evde kal’ çağrıları yapılırken biz evlerimizden çıkarıldı. Ankara’ya üç kez giderek zamanın Ulaştırma Bakanı olan Ahmet Aslan ve Kars milletvekilleri ile görüşme gerçekleştirdik. Her seferinde ağzımıza bal çalınıp kandırıldık. Hatta AKP Kars Milletvekili olan Yunus Kılıç, ‘Eğer ki Karakurt köyünde tek bir kişi mağdur edilirse o suyun önüne ben otururum’ dedi. Su evimizin içine geldiği zaman kendisini aradığımızda bu safer de bize, ‘siz hakkınızdan fazlasını istiyorsunuz’ dedi. Bizi kandırdılar üç aydır kiradayız. Cebimde ekmek alacak para dahi yok.”
Bir ekmek almak için dahi ilçe merkezine gitmek zorunda olduklarını belirten İbrahim Şimşek ise, köyde bulunan yurttaşlar birbirlerine haber vermeden gitmesi halinde akşama kadar aç kaldıklarını ifade etti. Barajdan önce tarım ve hayvancılıkla geçindiğini söyleyen Şimşek, “Sarıkamış’ta yapabileceğim bir iş yok. Hayvanlarımın hepsini sattım. Sadece ben değil bütün köylüler bu şekilde Sarıkamış’a göç ediyoruz. Böyle olunca ilçe de kiralar ha bire artıyor. Sarıkamış’ta ne bir fabrika ne çalışacak bir alan var. Çok daha büyük zorluklar bizi bekliyor. Hükümet bizi resmen hırsızlığa itiyor. Birilerin menfaati için bize köle gibi yaklaşıyorlar” ifadelerini kullandı.
19 kez Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi(CİMER) arayarak şikayete bulunan Şimşek, şikayetlerinin hiç birine dönüş yapılmadığı gibi kimsenin kendilerine sahip çıkmadığını belirtti. Şimşek, “Ne CİMER, ne milletvekili, ne de hükümet bize sahip çıkmadı. Kaderimize terk edildik. Erdoğan, televizyonlarda muhalefet için; ‘gözleri kör’ diyor. Peki Sayın Cumhurbaşkanı senin gözlerin neden bizi görmüyor. Sen tamamen kör ve sağır olmuşsun” diye konuştu.
Elbeyi Şimşek ise dedelerinin yaşayıp öldüğü köyde mezarlarının dahi sular altında kaldığını söyledi. Ektikleri tarlalarının biçilme vaktine az kaldığını ifade eden Şimşek, “Borçla ektiğim tarlaları biçemeyeceğim için iflas edeceğim. Benim bu güne kadar sigortalı tek bir işte çalışmış değilim ben bu saatten sonra ne yapacağım” diye sordu.
KAYNAK: MEZOPOTAMYA AJANSI – DİNDAR KARATAŞ
