
Altının aylık getirisi yüzde 13.62, yıllık kazandırma oranı ise yüzde 52.89 oldu.
Altının bu denli yüksek gelir getirmesinin banknotlara yönelik güvenin ortadan kalkması anlamına geldiğini belirten Yeniçağ Gazetesi ekonomi yazarı Esfender Korkmaz, küreselleşmenin tersten esmeye başladığını ve yeni bir dünya parası gereğinin göstergesi olarak yorumladı.
Korkmaz, 8 Eylül tarihli yazısında, “Asıl mesele 1971 yılından beri doların altınla olan bağının kopmasıdır. Bretton Woods’la getirilen bir dolar 35 ons altın sistemi 1971 yılına kadar devam etti. ABD, içinde bulunduğu ekonomik güçlükler nedeniyle 1971 yılında doların altın garantisini kaldırdı” ifadelerini kullanan Korkmaz, TL’nin dolar karşısında aşırı değer yitirdiğine dikkat çekti ve bu durumun Türkiye ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkilerine değindi:
“Pandemi ilaçları dışında kalan ithal ilaçlar bulunmuyor. Zira MB TÜFE bazlı reel kur endeksine göre ,içerde kurlar reel olarak yüzde 40 daha yüksek değerdedir. Bu nedenle ilaçların ithalat fiyatları arttı ve aynı zamanda ithalatın dış finansmanı da zorlaştı. Çünkü Türkiye’ riski yüksek ülke olduğu için daha pahalı dış finansman bulabiliyor. Bu nedenle de ithal ilaç kıtlığı yaşıyoruz. Diğer ithal tüketim malları da pahalı olduğu için , ithal edilse de alamıyoruz. Söz gelimi artık normal geliri olan bir vatandaşın araba alma olasılığı sıfırlandı. Bu şartlarda oto ithali de sınırlı yapıldığı ve kıtlık olduğu için ikinci el araba fiyatları da arttı.
Yine aynı şekilde yüksek kur nedeni ile üretimde kullanılan ithal girdi fiyatları da arttı ve Finansmanı zorlaştı. Girdi ithalatı aksadığı için ve üretimde girdi ithalatına bağımlı olduğu için , İmalat sanayi kapasite kullanım oranı düştü, sanayi üretimi daraldı. Bunlar işsizliğin artmasına neden oldu.
Kamu bankaları kuru frenlemek için , ucuz döviz sattılar ve fakat devasa açıkları var. Bunları hazine bizim vergilerle kapatıyor. Onun içinde daha çok vergi vereceğiz ve daha yoksul kalacağız. Başka bir ifade ile kurları tutmak pahasına kamu bankalarının zararı sosyalize edildi.
TL ‘nin aşırı değer kaybı, MB ‘nın güven kaybetmesi demektir. Bu kadar güven sorunu yaşayan bir ekonomide yabancı sermaye girişi olmadı ve yenisi de gelmedi.
Sonuç olarak doların artması halkın alım gücünün düşmesine ve kıtlıklara neden oldu. Döviz ve kur için çıkış yolu bulamazsak daha da olacaktır.”

















