Çavuşoğlu’na göre “Mısırlılardan herhangi bir ön koşul gelmedi. Türkiye’den de herhangi bir ön koşul şu anda gitmedi.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, hemen ardından “Mısır’la istihbari, diplomatik, ekonomik olarak zaten işbirliği sürecimiz devam ediyor. Bu en üst düzeyde değil de en düzeyin şöyle bir tık altında devam ediyor. Gönlümüz ister ki Mısır ile olan bu süreci çok daha güçlü bir şekilde devam ettirelim. Onun için bu istihbari, diplomatik ve siyasi görüşmeler netice verici olduktan sonra biz bunu daha ileri kademelere taşırız.” açıklaması yaptı.
BBC Türkçe’ye konuyla ilgili bilgi veren bir Türk diplomatik yetkili, Mısır’la aylardır arka kapı diplomasisinin sürdüğünü, bunun yeni bir süreç olmadığını söylüyor.
Son dönemde Mısır’ın Yunanistan’la imzaladığı anlaşmada ve ardından hidrokarbon faaliyetleri için çıkardığı ruhsatta “Türkiye’nin haklarını gözetmesinde” bu görüşmelerin etkisi var. Mısır’ın attığı olumlu adımlar ve Türkiye’nin hassasiyetleri konusunda “titiz davranması,” Ankara’nın da artık dışişleri bakanı düzeyinde mesaj verilmesinin önünü açtı.
Peki 2013’te darbeyle iktidara gelen ve o tarihten bu yana karşılıklı çok sert açıklamaların yapıldığı Abdulfettah Sisi yönetimiyle süren gerilim, nasıl çözülecek? Ankara, masaya hangi dosyalarla gidiyor?
Müslüman Kardeşler üyeleriyle ilgili taleplerde yumuşama var
Türkiye, Mısır’da Temmuz 2013’te Sisi’nin Muhammed Mursi’yi darbeyle devirmesine ve Mursi’nin dahil olduğu Müslüman Kardeşleri terör örgütü ilan etmesine en sert tepki veren ülkelerden biri oldu.
Müslüman Kardeşler üyelerin Katar ve Türkiye’ye kaçmaları, bir süre sonra Katar’dakilerin de Türkiye’ye sığınması Sisi yönetimi için sorun olarak görülürken Türkiye de Mısır’da grubun üyelerine karşı alınan sert tutumu sert bir dille eleştirdi.
Bu konuda bugüne kadar yapılan yakınlaşma görüşmelerinde hep gündemin üst sıralarında yer aldı.
Aynı yetkili, Sisi’yle Ankara arasında bir düşmanlık olmadığı; “Müslüman Kardeşler’in haksız yere tutuklanan üyelerinin serbest bırakılmasının” olumlu gelişmelere kapı aralayabileceği görüşünde. Ankara, bu konuda Kahire’den bir adım gelmesi konusunda iyimser. Çünkü Sisi’nin de ülke içinde muhaliflere karşı daha yumuşak bir tavır izlemeye başladığı değerlendiriliyor.
Mısır da aynı konuda Türkiye’den talepte bulunuyor ve ülkeye kaçan Müslüman Kardeşler üyelerinin Sisi karşıtı faaliyetlerine izin verilmemesini istiyor.
Konuştuğumuz bir Mısırlı diplomatik yetkili, “Türkiye’deki bu kişiler suça karışmadığı sürece ilişkilerin normalleşmesinin önünde engel olmadığını” söyledi.
Türk yetkili, bu konuyla ilgili detayların müzakereler devam ederken gündeme geleceği ve “madde madde konuşulacağına” dikkat çekiyor:
“Önyargısız olarak masaya oturacak iradenin ortaya konması önemli olan, bundan sonra zaman içinde tek tek müzakere edilerek ilerlenecek.”
‘BAE ile gerilimin azalması Mısır’la ilişkileri de olumlu etkiliyor’
Darbeye Türkiye’nin sert tepki göstermesi, Sisi yönetiminin en büyük destekçilerinden olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin tepkisine yol açtı. Yıllar içinde Türkiye ile BAE arasındaki gerilim de arttı.
BBC Türkçe’ye bilgi veren bir güvenlik yetkilisi, geçen yıldan bu yana devam eden süreçte, Sisi yönetimini finansal olarak destekleyen Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Sisi’nin politikalarını da büyük oranda etkilediğini söyledi; “BAE’nin Türkiye karşıtı tavrı, Mısır ile görüşmelerin ilerlemesinin önünde engel olmuştu” dedi.
Son dönemde BAE, Suudi Arabistan ve Türkiye arasındaki yumuşama sinyalleri, Mısır ve Türkiye arasındaki görüşmelerin de olumlu bir yöne evrilmesinin önünü açtı:
“BAE ile yaşadığımız gerilimin Katar’la yapılan anlaşma sonrası azalması, Mısır’la ilişkilerimizi de olumlu etkiliyor. BAE’den gelen yumuşama sinyalleri, Mısır’la da önkoşulsuz olarak masaya oturmak açısından önemli.”
Bakan Çavuşoğlu da, Katar dönüşü yaptığı açıklamada “Son zamanlarda Abu Dabi’den daha olumlu mesajlar görüyoruz. Türkiye’ye yönelik olumsuz kampanyaların azaldığını görüyoruz.” açıklaması yapmıştı.
Haziran 2017’de Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere Körfez ülkeleri, Müslüman Kardeşler ve İran’la olan ilişkilerinden dolayı Katar’a yönelik ambargo başlatmıştı. Ocak ayında ambargo kaldırıldı. Hemen ardından Körfez ülkeleri, Katar’ın bölgesel müttefiki Türkiye ile ilişkilerinde de yumuşama sinyalleri vermeye başlamıştı.
‘Libya’da diplomasi işe yaradı’
Türk güvenlik yetkilisi, Libya’da altı yıldır süren iç savaşın sonunda, her iki taraftan da isimlerin yer aldığı bir geçiş hükümetinin kurulmuş olmasının Mısır’la ilişkilerde büyük etki yarattığı bilgisini verdi.
Trablus hükümetini desteklemek için Libya’ya asker gönderen Türkiye ile General Halife Hafter’in en büyük destekçilerinden Mısır’daki Sisi yönetimi, savaşan karşıt tarafları destekliyordu.
Ancak geçen yıl ateşkes anlaşması imzalandı ve bu yılın başında da geçiş hükümeti Birleşmiş Milletler öncülüğünde oluşturuldu; hükümet güvenoyu da aldı. Aralık ayında ülkede seçimler yapılacak.
Yetkili, Libya krizinde Mısır’ın da muhataplarından biri olduğunu, bu süreçte diplomasinin işe yaradığını ve iç savaşın bu sayede sona erdiğini söyledi:
“Ortaya çıkan uluslararası sonucu hepimiz görüyoruz. Mısır’la ilişkilerimiz ve Libya’da yaşanan gelişmeler birbiriyle yakından ilişkili.”
Ancak Mısır’ın bu konuda, Libya’ya gönderilen Suriyeli savaşçıların geri çekilmesi talebi var. Bunun için ise Ankara’dan “Müzakereler boyunca adım adım konuşulacak konu başlıklarından biri de Libya. O süreç başladığında ne kararlar alınacak, göreceğiz. Henüz bir şey söylemek için çok erken” yorumu yapılıyor.
‘Türkiye’nin belirlediği deniz yetki alanları, Mısır’ın lehine’
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 3 Mart’ta yaptığı bir açıklamada “Doğu Akdeniz’de en uzun karası ve kıyıları olan iki ülke olarak ilişkilerimizin seyrine göre biz de yarın deniz yetki alanları konusunu Mısır’la müzakere edebiliriz, kendi aramızda da ileride bir anlaşma imzalayabiliriz” demişti.
Türk güvenlik yetkilisine göre Mısır’la istihbarat birimleri arasında geçen yıldan bu yana yürütülen görüşmelerde, Türkiye’nin masaya götürdüğü en önemli maddelerden biri bu.
Buna göre Türkiye’nin Libya’yla Kasım 2019’da imzaladığı deniz yetki alanları anlaşması ve Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e bildirdiği kıta sahanlığı, aslında Mısır’a Kıbrıs’la yaptığı anlaşmadan 11.500 km kare daha fazla deniz alanı sağlıyor. Türk yetkililer, bu tezle Mısır’ın Yunanistan ve Kıbrıs’taki Rum yönetimiyle imzaladığı anlaşmalardan çekilerek Türkiye ile bir deniz yetki alanı anlaşması imzalamasının mümkün olduğunu söylüyor.
Mısır’dan henüz bu yönde bir adım gelmedi. Sisi yönetimi, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan’la yakın işbirliğini sürdürüyor. Ancak Yunanistan’la deniz yetki alanları anlaşmasını imzalarken, Türkiye’nin hassasiyet gösterdiği bölgelerin bir kısmında bu hassasiyetleri gözettiği görülüyor.
Örneğin Doğu Akdeniz’de hidrokarbon faaliyetleri için çıktığı ihalede ilan ettiği alanı 28. meridyenin doğusunda, yani Türkiye’nin 2019’da Birleşmiş Milletler’e bildirdiği Türk kıta sahanlığının güneyinde sınırlandırdı.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl Ağustos ayında “Şu anda tabii istihbarat örgütümüz, onların istihbarat örgütüyle görüşmelerini devam ettiriyor” derken Mısır da Yunanistan’la deniz sınırlarını belirlemişti. Ancak bu anlaşma imzalanırken Kahire yönetimi Atina’nın girişimlerine karşın sınır çiziminin, Türkiye ile Yunanistan arasında krize yol açan Meis Adası’ndan başlatılmasına karşı çıkmıştı.
‘Ticaret boyutu kendi mecrasında yürüyor’
Türkiye ve Mısır, darbeden sonraki süreçte diplomatik ilişkilerini maslahatgüzar seviyesine çekmiş ve süresi dolan ikili ticaret anlaşmalarını yenilememişti.
Hem Libya’daki gelişmelerin hem de BAE ile olan ilişkilerin Mısır’la yaşanan süreçte etkili olduğunu hatırlatan güvenlik yetkilisi, Mısır’ın ekonomik açıdan yaşadığı zorlukların da farklı ülkelerin etkisi altında kalmasında rol oynadığını hatırlattı.
Sürecin sonunda Mısır’ın da lehine olacak şekilde “ikili ticari anlaşmaların yeniden sağlanması, mal ve turist akımı dahil yeni anlaşmaların imzalanabileceğini” belirten yetkili, bunun müzakere edilmesi için zaman gerektiğinin ve sürecin henüz devam ettiğinin altını çiziyor.
Türk diplomatik yetkili ise, büyükelçiliğin hiçbir zaman kapanmadığını ve maslahatgüzar seviyesinde ilişkilerin devam ettiğini hatırlatıyor:
“Bu işin ticaret boyutu kendi mecrasında zaten yürüyordu. Karşılıklı gruplar gidip geliyor, bu konuda iletişim sürüyor. Diplomatik anlamda Sayın Bakanımızın açıkladığı süreçte ticaret konusu da gündemde olacak, bu sürecin sonunda nereye varıldığını göreceğiz.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – ECE GÖKSEDEF