
Bodrum’un nüfusunun yasak başlamadan önceki üç günde artan seyahatlerle 1 milyona çıktığını açıklayan belediye başkanı Ahmet Aras, ilçede tam bir olağanüstü durum yaşandığını belirterek, şu uyarıyı yaptı:
“Hazırlığımız yok, bir anda kaosla karşılaştık. Bu kadar araca yollarımız yetersiz kalıyor. Suyu idareli kullanmazsak bitebilir, sağlık hizmetimiz kendimize ancak yetiyor. En büyük korkumuz gelenlerin bize bulaşı taşıması ve vakaları arttırması. Bodrum’daki sağlık hizmetimiz sadece kendi nüfusumuza göre dizayn edilmiştir. 30 civarında yoğun bakım yatağımız, 300 civarında da hastane yatağımız var. Eğer bu sayı artarsa, bulaş çoğalırsa buradaki sağlık sistemi yetmeyecektir.”
Günlük vaka sayılarının en çok arttığı, en son beş Hindistan varyantının tespit edildiği İstanbul’dan Bodrum ve diğer sahil bölgelerine yönelik yoğun insan akınının yasağın sona ereceği 17 Mayıs’tan sonra bu kez kıyı bölgelerinde vaka ve ölüm artışını beraberinde getireceği uyarıları yapılıyor.
Bilim insanları plansız-programsız ve neredeyse yüzde 60’a yaklaşan istisnalarla milyonlarca insanın yine sokaklarda, fabrikalarda, toplu ulaşım araçlarında olacağı 2,5 haftanın sonrasında, salgının dördüncü pik yapması ihtimalinden endişe ediyorlar.
Tüm bunların ötesinde tam kapanma sürecinin yoğun aşılama için kullanılması gerektiği belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB) ise elde aşı olmadığını açıkladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da son açıklamalarıyla bu durumu teyit etmesi tepki ve endişeleri daha da büyüttü. Bakan Koca, BioNTech aşısında ikinci dozların 6-8 hafta sonraya ertelendiğini, Çin aşısının ne zaman geleceğinin henüz belli olmadığını, Rusya ile varılan 50 milyon doz SputnikV aşısının ise altı ay içinde geleceğini kaydetti.
Bakanın açıklamalarına kamuoyundan ve muhalefetten gelen yoğun tepkiler üzerine yeniden karar değiştirilerek BioNTech için dileyenlerin ikinci dozları vurdurabileceği duyuruldu.
Salgını yönetme konusunda gittikçe daha ciddi kargaşalara yol açan çelişkili kararlara imza atan iktidar ise çaresiz bir görüntü sergiliyor. Ekonomik darboğazdan ötürü tam kapanmada nakdi ya da parasal bir destek sunamayan Erdoğan açıkladığı bazı kararlarla esnafa verilen kira desteğinin haziran sonuna uzatıldığını, işten çıkartma yasağının da 30 Haziran’a kadar uzatıldığını duyurdu. Kredi taksitleri bir ay ertelenirken, icra-haciz takibi ve davaları da mayıs sonuna kadar durduruldu.
Bir anlamda gelinen noktada aşı da yok para da yok. Merkez Bankası’nın kayıp rezervlerinden dolayı döviz de yok. Bu yılın ilk çeyreğinde turizm gelirlerinin yüzde 40 azaldığı, ithalatın da sert biçimde gerilemesiyle dış ticaret açığının gerilediği açıklandı.
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun açıkladığı 2021’in ikinci enflasyon raporunda ise yılsonu enflasyon hedefi yüzde 9,4’ten yüzde 30’u aşan artışla yüzde 12,2’ye revize edildi. Yılsonu enflasyon beklentisinin 2,8 puan artırılmasının gerisinde yatan nedenlerin sıralandığı MB Enflasyon Raporu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tezinin aksine enflasyonu faizin artırdığına yönelik bir tespit ve rakam yer almadı.
MB’nin 2,8 puan artırdığı yılsonu enflasyon beklentisi hedefinin 1,8 puanının kur artışının enflasyonda artış yönündeki etkisinden, 0,4 puanının da gıda fiyatlarındaki enflasyonun yansımasından kaynaklandığı vurgulandı. Yine MB Enflasyon Raporu’nda 2022 için öngörülen yüzde 7’lik enflasyon hedefi de 0,5 puan artırılarak yüzde 7,5’a revize edildi.
MB Raporu’nda enflasyon hedefinin yukarı yönlü revize edilmesi mecburiyetini gündeme getiren şu tespitlere yer verildi:
- İthalat fiyatlarında Türk Lirası cinsinden ortaya çıkan artış, enflasyon tahminini 1,8 puan yukarı itti. Bunda döviz kuru, petrol ve ithal mal ve ürün fiyatlarında kur artışlarının TL cinsi fiyatları yukarı çekmesi etken oldu.
- Gıda fiyatlarında gerçekleşen yüksek artış seyri, enflasyon tahminin revize edilmesinde yukarı yönlü 0,4 puan etki yarattı.
- Çıktı açığı da enflasyon hedefinin yukarı çekilmesine 0,4 puan etki etti.
- Ayrıca yönetilen, yönlendirilen fiyatlarda 0,1 ve enflasyon tahminindeki sapmadan dolayı da 0,1 puanlık etkiler, hedefin revizyonunu zorunlu kıldı.
MB Enflasyon Raporu’nda yılsonu hedefinin yukarı çekilmesine etki eden unsurlar üstteki şekilde sıralanırken, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerekse Naci Ağbal’ın yerine göreve gelen Başkan Şahap Kavcıoğlu’nun savunduğu ‘Enflasyonun nedeni faizdir, faiz sebep enflasyon sonuçtur’ tezini teyit eden bir etken ya da tespit raporda yer almadı.
Bir anlamda MB Enflasyon Raporu, söz konusu tezin geçersizliğini, gerçek dışılığını açık şekilde ortaya koyarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da yalanladı. Daha da önemlisi Başkan Kavcıoğlu kendi kendini de yalanlamış oldu.
MB raporunda enflasyonun en büyük sorumlusunun döviz kurlarındaki artış ve bunun TL fiyatlara yansıması olarak ortaya konulurken, 2,8 puanlık revizyonun 1,8 puanının döviz kuru artışı ve TL’nin değer kaybı kaynaklı olduğunun vurgulanması bunu gösteriyor.
Bu tespit aynı zamanda 128 milyar dolarlık döviz rezervin tüketilmesinin yanlışlığını ve kurları bastırmak için arka kapı yöntemleriyle dövizlerin satılmasının, ciddi anlamda ekonomiyi olumsuz etkilemekle kalmayıp, yeni dış etkenlere, kur dalgalanmalarına, enflasyon artışına karşı da savunmasız hale getirdiğini ortaya koyuyor.
MB raporunda enflasyonu yükselten etkenler arasında ‘yüksek faizden’ hiç söz edilmemesi bu açıdan oldukça dikkat çekici ve iktidarın bugüne kadarki tüm tezlerini geçersiz kılan bir durum.
Oysa görevden alınan Naci Ağbal, geçen yıl Kasım ayında MB Başkanı olduğunda politika faizi yüzde 10,25 idi. Ağbal önce yüzde 15’e, ardından yüzde 17’ye ve son olarak da 18 Mart’ta politika faizini yüzde 19’a yükseltince görevden alındı. Ancak bu faiz artışlarına karşılık, Ağbal’ın görevden alındığı sırada dolar kuru 7 TL ve biraz altına kadar inmişti. Şimdi ise politika faizi iki aydan bu yana yüzde 19’da sabitlendi ama dolar-euro kurları yeniden hızlı şekilde yükseldi.
Ancak enflasyondaki yükselişin sorumlusunun yüzde 80’e varan düzeyde kur artışları olduğunu saptayan MB, bir anlamda kurdaki yükselişin sorumlusunun da kurları bastırmak için uygulanan rezerv eritme politikası olduğunu bunda da Berat Albayrak döneminin sorumluluğunu ilan etti.
Bunun yanında Başkan Kavcıoğlu halen yüzde 19 olan politika faizine karşılık yılsonu enflasyon hedefini yüzde 12,2’ye revize ederek de faiz indirimlerine başlama hazırlığının mesajını verdi. Mevcut revize hedefle politika faizi arasında 7 puanlık pozitif fark söz konusu. Ancak, indirimin gündeme gelebilmesi için enflasyonun da düşüşe geçmesi gerekiyor ki, şu anda bu yönde bir emare yok. Aksine enflasyonun yükselişinin devam edeceği yönündeki belirtiler daha güçlü. Özellikle üretici-tüketici enflasyonu arasında yüzde 17’ye varan fark bunun somut işareti.


















