Kültür Merkezinde gerçekleştirilen İl Danışma Meclis Toplantısında konuşan Özhaseki, belediyecilik tarihine değinerek, Türkiye’nin geldiği noktanın çok önemli ve verimli bir mevki olduğunu söyledi.
CHP belediyeciliğini de anlatan Özhaseki, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin geçmiş en büyük yolsuzluklarının CHP döneminde olduğunu kaydetti. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal tarihinde dönüm noktasının 1946 olduğunu ifade eden Özhaseki, “Bunu bilelim. Çok partili sisteme geçiştir. Özgürlüklere doğru adım atıştır bu. Ama belediyeler tarihi de 94’dür. 94’e kadar belalı bir belediyecilik anlayışı vardı. İdeolojik takıntılı bir anlayış vardı. Hizmet hak getire. Hizmet diye bir şey düşünmezlerdi. Daha çok ideolojilerine hizmet etmek isterlerdi. Bu arada bankamatik adamlar vardı. Altyapısı olmayan şehirler vardı. Ülkenin yarıdan fazlası gecekondulaşmıştı. Hizmet belediyeciliğinden sosyal belediyeciliğe, oradan marka şehirlere ve gönül belediyeciliğine. Arkadaşlar biz kendi kendimizle yarışıyoruz. Bunları biz dışarıda öğrenmedik. Bizi kimse zorlamıyor dışarıda. Emin olun buna” dedi.
‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinin geçmiş en büyük yolsuzlukları CHP dönemindedir’
CHP’nin belediyeciliğine bakıldığında geçmişte çöpten, çamurdan başka bir şey görülmediğini dile getiren Özhaseki, “İdeolojik takıntıdan başka bir şey göremezsiniz. Ben de başladım 94’de. Şehrin yüzde 60’ının altyapısı yok, kanalizasyon yok, şehrin ortasından kanalizasyon ırmağı akardı, ırmak. Arıtma tesisi yoktu, o pislik akan suya çocuk düşer boğulurdu. Oturdum, ilk benden randevu alanlar alacaklılar ve haciz memurları. Belediyelerin 2 tane lastik alacak gücü yoktu. Sanayici esnafı teklif vermezdi. Sebebi, ‘Ya bizden almazsınız, kendi adamlarınızdan alırsınız, siz zaten öyle adamsınız’ veya ‘Benden alsanız bile paramızı ödemezsiniz bizi batırırsınız’ diye. Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediyeciliği o yüzden kirlidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin geçmiş en büyük yolsuzluklar onların dönemindedir ve mahkeme kayıtları ile tespitlidir. İSKİ skandalları, Yuvacık skandalları. 2 tane leğen su kadar barajı, 2.5 milyar dolar borç” şeklinde konuştu.
‘Baykal’dan sonra CHP’nin ekseni kaydı’
CHP’nin Deniz Baykal’dan sonra ekseninin kaydığının kaydeden Özhaseki, “Arkadaşlar eğer inanıyorsanız ve Allah için yola çıkmışsanız, gayret ediyorsanız, niyetiniz bozuk değilse, Cenabı Allah tutan eliniz oluyor, gören gözünüz oluyor, yürüyen ayağınız oluyor. Niyet bozuksa zaten hepsi kötüye gidiyor. CHP’nin belediyeciliğine baktığınız zaman bunları görürsünüz. Son dönemde de Deniz Baykal’dan sonra bir eksen kayması oldu. Deniz Baykal’a hiç oy vermemiş bir Allah’ın kuluyum. Hep de karşı oldum. Devlet adamlığı vasfı vardı, yerli ve milli özelliği vardı adamın. Laiklik üzerinden, Cumhuriyet üzerinden siyasetini sürdürürdü. FETO geldi bir operasyon yaptı. Bunda inkar var mı? Herkes biliyor bunu. Peki sonra birini getirdiler oraya oturttular. Adı da Kemal Kılıçdaroğlu. Birden bire eksen kaydı. Ne laiklikten bahseder, ne Cumhuriyetten bahseder oldular, başka bir yere çevirdiler. Yalan söylemek birinci işleri oldu. Algı operasyonları bunların ustalıkları oldu. Goebbels hocaları oldu. Goebbels, Goebbels, Goebbels. Kim diyeceksiniz, bu nereden çıktı şimdi. Hitlerin propaganda bakanı var. Adı Goebbels. Şöyle diyor, onun prensipleri var Goebbels’in; bir yalan söyleyin. İki, büyük büyük yalan söyleyin. Üç, bunu tekrar edin. Şimdi bizimkilerin işi o oldu. Bizim Kemal efendi söyler, uydurur, siz onu ispatlamaya çalışırsınız, doğru değil dersiniz, sonra ikinci bir yalana geçer hemence. O biter üçüncüye geçer, o biter dördüncüye geçer. Bunu ben yaşadım. Bir genel başkana bu yakışır mı arkadaşlar?” diye konuştu.
‘Savcı bile bundan büyük yalancı olamaz dedi’
Yalanlara savcının bile inanmadığından bahseden Özhaseki, şöyle devam etti:
Bir gün televizyonda dedim ki, ‘Valla ben ömrümde bunun kadar yalancı görmedim’ Ben bu kadar yalancı bir adam görmedim. ‘Hiç yüzü de kızarmıyor’ dedim. Profesyonelce söylüyor. Beni mahkemeye vermiş. Ben de gittim mahkemeye, şu birinci yalanı, şu ikinci yalanı, şu üçüncü yalanı, şu dördüncü yalanı, beşinci, altıncı, yedinci, sıraladım hepsini hem de delilleri ile beraber. Savcı inceledi, ‘Evet, bundan daha büyük bir yalancı olamaz’ dedi. Sonra da söylediği yalanların hepsine dava açtım arkadaşlar. Allah bereket versin epeyce de para aldım. Onları da sucuk olarak dağıttım. Millete dağıttım, her tarafa dağıttım sucuğu. Sucuk dağıtırken bir gariban teyze sordu nedir diye. ‘Teyze’ dedim ‘CHP’nin başında bir adam var, benimle ilgili iftira etti’ dedim. ‘Ben de bunların hepsinin yalan olduğu ispat ettim, mahkemeye de dava açtım. Tazminat davası. Oradan aldığım paralarda sucuk dağıtıyorum’ dedim. ‘Bu Halk Partisinin mi?’ dedi. ‘Evet Halk Partisinin teyze’ dedim. ‘Al oğlum, ben yemem bunları, haram’ dedi.”
