Savaşın ilk haftasında güneydeki bu liman kentinden ayrılan Roman Skliarof, geride evini terk etmeyi reddeden büyükannesini bırakmak zorunda kaldığını ve şu an onunla iletişim kuramadığını anlatıyor:
“Her gün onunla iletişim kurmayı deniyoruz ama herhangi bir elektrik ya da mobil servis olmadığı için bu imkansız. Umuyoruz ki bütün bunlar sona erdiğinde onu kurtarmak için geri döneceğiz”.
Diğer bir kent sakini Anastasiya ise BBC’ye, bir aile ile birlikte otostop yaparak üç günde şehirden kaçmayı başardığını söylüyor:
“Ailesiyle birlikte şehirden ayrılan bir adam vardı… Bizi aldılar. ‘Nereye gittiğimiz önemli değil, sadece buradan ayrılmamız gerekiyor’ dedik”.
Anastasiya, bir Rus kontrol noktasından geçtiklerini, telefonlarının arandığını, erkeklerin soyunmasının istendiğini anlatıyor.
Arkalarında bıraktıkları şehri ise şu şekilde tarif ediyor:
“Bizim yaşadığımız bölgeyi bombalamaya başladılar ve bu korkunçtu. Dairemizde saklanıyorduk, dışarı çıkmak mümkün değildi. Önce ısınma, ardından elektrik, su, internet gitti. Dükkanlar fiyatları artırdı, ekmek bulmak imkansızdı. Sonra insanlar yağmalamaya başladı ve dükkânları tamamen yok ettiler”.
