Edirne Cezaevi daha önce işkence ve darp iddialarıyla gündeme gelmişti. Aynı hücrede kalan mahpusların hücresine cezaevi yönetimi daha önce de baskın düzenlemişti.
Baskın sonrası Mehmet Aytunç Altay İzmir Kırıklar 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ne, Hasan Yıldız Kırıklar 1 No’lu F Tipi Cezaevine, Eren Yıldız’ı Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne, Suat İncedere’yse Antalya S Tipi Cezaevi’ne sürgün edildi. Mahpuslardan Mehmet Aytunç Altay, 1992’den bu yana tutuklu bulunuyor. Altay, tutuklulukta 30 yılı doldurmasına rağmen koşullu salıverilmeden yararlandırılmıyor.
Avukatlar ve dernekler, son dönemde sürgün sevklerin arttığını bildiriyor. Edirne’den sürgün edilen mahpusların avukatı Gülizar Tuncer, bunun nedeni olarak Adalet Bakanlığı’nın müebbet ve ağırlaştırılmış müebbete mahkum edilenleri yeni yüksek güvenlikli cezaevlerine toplama hedefini gösteriyor.
Avukat şunları söyledi: “Tek ve üç kişilik hücrelerde ağır bir tecrit sistemiyle işleyen F tipi cezaevlerine yıllardır karşı çıkışlar varken şimdi buradan daha da ağır koşulları olan cezaevleri yapılıyor. Bugün artık F tipleri yerine müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilenler için ‘yüksek güvenlikli’ ve ‘S tipi’ cezaevleri açılmaya başlandı. Burada kalan tutsaklar tek başlarına tutuluyor, yani kimsenin kimseden haberi yok. Kapılar merkezi sistemle açılıyor. Her şey ABD’deki gibi infaz korumaların denetiminde. Son dönemde bu yüksek güvenlikli cezaevlerinde ‘intihar’ adı altındaki cinayetler de artıyor. Böyle devam ederse cezaevlerinde daha çok işkence ve ölüm haberleri duyacağız.”
Şüpheli ölümler ve ‘intiharlar’ da arttı
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) verilerine göre 2014’den günümüze hapishanede ‘intihar eden’ kişi sayısı 97 olarak kayıtlara geçti. İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre de 2021 içinde 13 mahpus intihar etti, beş mahpus şüpheli şekilde öldü, bir mahpusun ölüm nedeni belirsiz. 2022’de de altı mahpus intihar etti, 12 mahpussa şüpheli şekilde hayatını kaybetti.
Son olarak 18 Eylül’de Malatya Akçadağ T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutulan Barış Keve, şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Cezaevi yönetimi Keve’nin intihar ettiğini açıklarken, aile bunun aksini söylüyor.
Av. Altun: Kanunla ilgisi yok
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) avukatı Ruken Altun, mahpusların başka cezaevlerine gönderilmesinin kanunen düzenlenmiş olan sevk şartlarıyla ilgisi olmadığı belirtti: ”Ceza ve Tevkif Genel Müdürlüğü’nün nakillere ilişkin 2007’de yayımladığı 45 No’lu Genelge’de nakillerin, eğitim, sağlık, yargılamanın yapıldığı yer amaçlı olabileceği belirtiliyor. Ama 5275 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinin yorumundan da anlaşılabildiği gibi mahpusların ‘konumlarına uygun kurumlara nakledilmeleri‘ gerekir. Ancak mahpusların zorunlu sevkle gönderildikleri yeni hapishanelerin konumlarına uygun olmasıyla da amaçlarıyla da bağlantısı olmadığını görüyoruz.
‘Uzak yerlere gönderilme tecrit etmenin bir yönetimi’
Yakın zamanda Edirne’de dört mahpusun gece yarısı baskınla farklı hapishanelere gönderildiği ve baskın sırasında bütün eşyalarının dağıtıldığı, el yazısı not ve kitaplarına el konduğu haberini aldık. Bu uygulamaların kanunen düzenlenmiş zorunlu sevkle alakasının olmadığını, mahpusları sürgün etme anlayışıyla cezalandırıldığını görmekteyiz. Zaten dışarıyla ilişkisi kısıtlı olan mahpusların aile ve yakınlarından uzak yerlere gönderilmeleri onları izole ve tecrit etmenin bir yöntemi haline geldi. Bu yöntem yalnızca mahpusları değil aile ve yakınlarını da cezalandırma aracı olarak kullanılmıyor ve cezalandırma yöntemi toplumsallaştırılıyor.
Altun, son zamanlarda başka cezaevlerinde de bu duruma rastlandığını belirtti: ”Hapishanelerde mahpuslara yönelik bu yöntemlerin yaygınlaşarak devam ettiğini görüyoruz. Geçen hafta Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi’nde de geceyarısı koğuşlara da baskın düzenlendiği ve baskın sırasında mahpusların eşyalarına el konularak altı mahpusun Çorum Cezaevi’ne gönderildiği bilgisini aldık.”
KAYNAK: DİKEN – ANIL CAN TUNCER