“Yıllarımızı bizim olmayan bir dili öğrenmekle geçirdik. Şimdi çocuklarım akıcı şekilde Türkçe konuşuyor ama bu kendi ülkelerinde hiçbir işe yaramıyor.”
Muhanned, Türkiye’de geçen yedi yılın ardından tüm ailesiyle ülkesine dönmüş Suriyelilerden biri.
2018’de ayrıldığı ülkesini tamamen değişmiş bulduğunu, bir kez daha hayata sıfırdan başlamak zorunda kaldığını söylüyor.
Suriye’de 2011’de başlayan iç savaşta yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca Suriyeli göç etti.
Ülke genelinde yaklaşık 16,5 milyon kişinin insani yardıma ihtiyaç duyduğu tahmin ediliyor.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine göre, 6 milyondan fazla Suriyeli ülke içinde yerinden edilmiş durumda.
IOM Suriye, Aralık 2024’ten bu yana yurt dışından 782 bin kişinin Suriye’ye döndüğünü açıkladı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı verilere göre, bunların 550 bini Türkiye’den dönenler.
‘Çocuklarım Arapça konuşuyor ama okuyup yazamıyor’
Esas mesleği aşçılık olan Muhanned, savaşta bir kolunu kaybetti. Halen vücudunda savaştan kalma bir şarapnel parçasıyla yaşıyor.
Şimdi İdlib’te açtıkları bir aile pastanesinde kardeşi aşçılık yapıyor, kendisi satışlarla ilgileniyor.
Yedi çocuğunun da devlet okuluna gittiğini söyleyen Muhanned, eğitim hayatına Türkiye’de başlayan çocuklarının en çok dil konusunda zorlandığını anlatıyor:
“Arapça konuşabiliyorlar ama okuyup yazamıyorlar. Bir kızım Arapça öğrenmek için camiye gidiyor. Yedinci sınıfa giden en büyük kızım ise daha önce hiç Arapça çalışmadığı için çok zorlanıyor.”
Barınma ve hayat pahalılığından şikâyet eden Muhanned, yaşanılabilir evlerin kirasının 300-500 dolar seviyesinde olduğunu söylüyor:
“Evim sadece beton duvarlardan oluşuyor. Boya yok, zemin kaplama yok. Ancak 120 dolar kira ödüyorum. Bazıları bu miktarı az bulabilir ama gelirimize göre çok pahalı.”
Muhanned, temel altyapı hizmetlerinin çok zayıf olduğunu, suyu kuyu sahiplerinden satın aldıklarını anlatıyor.
Genellikle evlerin çatılarında su depolayan tanklar olduğunu, elektriğin ise her gün 3-4 saat kesildiğini söylüyor.
Şehir merkezine 25 km mesafede yaşadıkları bölgede, sadece küçük bir sağlık merkezi bulunuyor.
Muhanned, hastalanan kızının yoğun bakıma alınması gerekince, bir özel hastaneye gecelik 50 dolar ödemek zorunda kaldığını anlatıyor:
“Normalde 7 gün kalması gerekiyordu ancak sadece iki gün ödeme yapabildik. Tedaviyi yarım bıraktığımız için tüm sorumluluğu üzerime aldığımı beyan ettiğim bir kâğıt imzalamak zorunda kaldım.”
Ankara’dan 12 saat süren bir otobüs yolcuğundan sonra sabaha karşı sınır kapısına vardıklarını, saatler süren bekleyişin ardından Suriye’ye geçtiklerini anlatıyor Muhanned:
“Tekrar ülkemde olmak tarif edilemez bir duygu. Türkiye’de yaşarken, evimi bir daha göremeden, yabancı bir ülkede öleceğimden çok korkuyordum. Şimdi ailemleyim, huzurluyum, kendimi evimde hissediyorum.”
‘Tüm şehirlerde elektrik sorunu yaşanıyor’
IOM Suriye’nin BBC Türkçe ile paylaştığı bilgilere göre, Suriye’de enflasyon ve yaşam maliyeti hızla artarken, kamu hizmetleri yetersiz kalıyor.
Tüm illerde elektriğin çok sınırlı olduğu, enerji yoksulluğunun arttığı, Suriye’deki 122 kamu hastanesinin yüzde 70’ten fazlasına düzenli elektrik verilmediği kaydediliyor.
Suriye’de barınma, başta Halep, Humus ile Şam’ın kırsal kesiminde olmak üzere büyük bir sorun.
Yerinden edilmiş kişilerin yüzde 90’ı, evleri yıkıldığı veya yaşanamaz hale geldiği için evlerinin onarılması ya da yeniden inşa edilmesi gerektiğini bildiriyor.
IOM Suriye’ye göre nitelikli personelin Suriye’den ayrılmasıyla, ülkede sağlık hizmetleri gibi kritik alanlarda kapasite ve hizmet kalitesi düştü:
“Temel hizmetlerin (özellikle su, sanitasyon, sağlık hizmetleri ve kamu altyapısı) bozulması, sağlık hizmetleri ve toplum üzerinde büyük baskı yaratıyor.”
‘Artık yaşadığım yerde kendimi yabancı hissetmiyorum’
Türkiye’de yaşadığı 11 yılın ardından Suriye’nin başkenti Şam’a dönen Maysa, şimdi bir okulda el işi öğretmenliği yapıyor, eşi ise küçük bir bakkal işletiyor:
“37 yaşındayım ve üç çocuğumla hayatımı yeniden kurmam, bir ev, mobilya ve günlük ihtiyaçları karşılamam gerekiyor. Bu çok zor.”
Yüksek kiralar nedeniyle eşinin ailesinin evinde 12 kişi birlikte yaşadıklarını söylerken, suyun sadece haftada bir kez geldiğini, elektriği ise günde 6 saat kullanabildiklerini anlatıyor.
Aile fertlerinin sadece belirli günlerde duş alabildiğini söyleyen Maysa, “Sadece elektrik olduğunda çamaşır makinesini kullanabiliyorum” diyor.
Sağlık hizmetleriyle ilgili olarak ise “Devlet hastanelerini iyileştirme konusunda ciddi çaba sarf ediliyor. Zorlu koşullara rağmen, Suriyeli doktorlar son derece yetkin” ifadelerini kullanıyor.
Maysa, geride bıraktığı ve bulduğu ülkenin birbirinden tamamen farklı olduğunu ancak özgürleşen Suriye’den çok büyük umutları olduğunu söylüyor:
“Kendi ülkemde yaşıyorum ve fikirlerimi özgürce ifade edebiliyorum. Bu toplumun bir parçasıyım, bu topluma aidim ve artık eskisi gibi korkmuyorum.
“Yanlış bir şey görürsek, eskisi gibi tutuklanmaktan korkmadan bunun düzeltilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Artık yaşadığım yerde kendimi yabancı hissetmiyorum. Artık mülteci değilim ve bu çok güzel bir duygu.”
Halep’te yaşayan 18 yaşındaki Farah ise tüm anılarının dokuz yaşında geldiği Türkiye’ye ait olduğunu ve elinde olsa Türkiye’ye dönmek isteyeceğini söylüyor:
“Suriye’nin eski halini bile hatırlamıyorum, bütün hayatım Türkiye’de geçti. Burası benim için çok zor.”
Suriyelilerin geri dönüş kararını etkileyen faktörler neler?
HCG Danışmanlık tarafından hazırlanan “Türkiye’deki Suriyelilerin Dönüş Pratikleri” araştırmasına göre, Suriyelilerin geri dönüş kararını etkileyen birden fazla faktör var.
Araştırmacı Serkan Denli, bu kararın sadece siyasi gelişmelere değil, aynı zamanda güvenlik, altyapı ve barınma gibi temel koşulların sağlanmasına bağlı olduğunu söylüyor.
Denli, özellikle kırsal kesimde yaşayanların, ev ve çevre koşullarını yerinde görmeden karar veremediğini; çoğu ev ve mahallenin ağır hasarlı ya da kullanılmaz durumda olduğunu belirtiyor.
Geri dönenlerin bazılarının Türkiye’de giderek zorlaşan şartlar nedeniyle ülkesine döndüğünü, diğer grubun ise Türkiye’de çalışarak kazandığı parayla ülkesine dönebilecek kaynağı yarattığını vurguluyor.
Eğitim alanındaki yetersizliklerin dönüş kararlarını etkilediğini belirten Denli, halen yıkık durumda olan birçok okulda ekipman ve öğretmen sayısının yetersiz olduğunu söylüyor.
Ekonomik destek mekanizmaları kurulmadığı sürece dönüşün hızlanmayacağını vurgulayan Denli, önümüzdeki yıllarda Suriye’ye büyük çaplı geri dönüşler beklemiyor ve göç edenlerin en az yarısının kalıcı olarak yerleştiğini söylüyor.
‘Suriye’nin gelişimi yavaş ama kararlı ilerliyor’
Suriye’de yeniden yapılanma sürecinde bölgesel analiz ve iş geliştirme danışmanlığı veren Medenia’nın kurucusu Kürşad Şahin ise “Savaşın getirdiği uzun süreli içe kapanma ve baskı döneminin ardından belirgin bir rahatlama ve iyimserlik gözlemleniyor” diyor.
Şahin, yıllarca şeffaflıktan uzak yönetilen Suriye’de mevzuat ve bürokratik yapının yeniden inşa edildiğini söylüyor.
Şam’da bile elektrik sorunun henüz tamamen çözülemediğini belirten Şahin, bunun diğer tüm gelişmeleri de olumsuz etkilediğini vurguluyor:
“Altyapı hizmetlerini yenilemek için kısıtlı kaynaklarla yoğun bir çaba sarf ediliyor. Kalıcı bir enerji kaynağı üretmeye çalışılırken, geçici çözümler ve jeneratörler kullanılıyor.”
Yatırım yapabilecek aktörlerin hala ürktüğünü söyleyen Şahin’e göre Suriye’ye yatırımlar beklenen hızda gelmiyor.
Şahin, ekonomik kalkınmanın dış yatırım olmadan mümkün olmadığını belirterek, ABD’nin Suriye’ye yaptırımları kaldırması sonrası daha fazla Avrupa Birliği ve Körfez sermayesinin ülkeye gelmesinin beklendiğini söylüyor.
‘Finansman gelmezse hizmetler kötüleşmeye devam edecek’
IOM Suriye, Suriye’de hiçbir şehrin güvenlik algısı ve hizmetlere erişim açısından “tamamen elverişli olmadığını” belirtiyor.
Geri dönüşün önündeki başlıca engelleri ise “devam eden güvensizlik, konut ve istihdam eksikliği ile temel hizmetlere sınırlı erişim” olarak açıklıyor:
“Acil ve sürdürülebilir finansman sağlanmadığı sürece su, sanitasyon, sağlık hizmetleri, elektrik ve eğitim gibi temel hizmetler kötüleşmeye devam edecek.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – FUNDANUR ÖZTÜRK

















