Antep’te birçok fabrikada greve çıkan işçiler, Demokrasi Meydanı’nda açıklama yapmak istedi. Ancak Gaziantep Valiliği, kentte eylemleri yasaklama kararı aldı ve polis barikatlarıyla meydan kapatıldı.
Bahri Uçar’ın Gazete Duvar’da yayınlanan haberine göre; işçiler, bugün saat 11.00’de toplanmayı planladıkları meydana girişlerine izin verilmedi. Meydana girmek isteyen işçiler ile polis arasında gerginlik yaşandı. Daha sonra işçiler, sendikaya toplu halde giriş yapmak istedi ancak buna da engel olundu.
Antep OSB’de, AKP Antep Milletvekili İrfan Çelikaslan’ın sahibi olduğu Çelikaslan Tekstil’in de aralarında olduğu 9 fabrikada 2 bin 500’ü aşkın işçi, yüzde 30’luk zammı kabul etmeyerek bir haftadır grevlerini sürdürüyor.
Fabrikalarda örgütlü BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen de bu sabah gözaltına alındı.
‘PATRONLAR ŞATAFAT İÇİNDE, İŞÇİLER AÇLIK SINIRINDA…’
EMEP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili İskender Bayhan konuyla ilgili bir açıklama yayınladı. Bayhan açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Antep’te patronlar şatafat içinde yaşarken işçiler açlık sınırında çalıştırılıyor. İşçiler haklarını istedikleri için hedef gösteriliyor. Oysa kamu düzenini bozan, işçiyi sefalet ücretine mahkûm edenlerdir. Antep Valisi’nin almış olduğu kararı ve dün basına yaptığı açıklamayı okuyun. Bu karar tamamen istihbarat odaklı yazılmış bir metindir. Peki, kim neyi hedef alıyor?
‘KAMU, ANTEP İŞÇİSİDİR’
Antep işçileri, ekmek mücadelesi verdikleri için mi kamu düzenini bozuyor? Kime inandıracaksınız bunu? En fazla sizin zenginlerin mutfağındaki şatafat düzenini bozar. En fazla kurduğunuz lüks ve servet düzenini bozar. Ama işçilerin ekmek mücadelesi kamu düzenini bozmaz.
Kamu, halk demektir. Kamu, Antep işçisidir. Kamu, Antep halkıdır. Kamu, bir avuç sermayedar ve kapitalist sömürücü değildir. Kamu, devletin yüksek bürokratlarının keyfi uygulamaları da değildir.
Eğer gerçekten kamu düzenini sağlamak istiyorsanız, Antep işçilerinin düzenini sağlayın. Onların sesini duyurun. Açıklamalarını yapmalarına müsaade edin. Bu da size son sözümüz olsun.”