Gazze Şeridi’nde hayati öneme sahip yardımların insanlara ulaşmaması nedeniyle büyük bir kıtlık tehlikesi yaşanıyor. Uluslararası yardım örgütleri İsrail’den, derhal yardımlara imkan tanımasını talep ediyor.
DW’nin telefon aracılığı ile görüştüğü, Gazze’de yaşam mücadelesi veren Filistinli Ebu Ahmed, “Bazen, bir şekilde hayatta kalabilmek için, terk edilmiş ya da bombalanmış evleri yağmalıyoruz” diyerek, temel gıdalara ulaşabilmek adına her gün büyük bir kavga içinde olduklarını anlatıyor.
Ekim ayında, İsrail ordusunun sivil halka güneye gitme çağrısı yaptığı Gazze kentinden ayrılmayan Ebu Ahmed, altı çocuğundan ikisiyle burada hayatta kalmaya çalışıyor. Ailenin diğer üyeleri ise Gazze Şeridi’nin çeşitli yerlerine dağılmış durumda.
Gazze’nin kuzeyine gıda ulaşmıyor
48 yaşındaki Ebu Ahmed, “İki gün önce pazarda bir nebze iyi bir fiyata un bulduk” diyor. Ondan önceki Cumartesi gününde de uçaktan atılan yardım paketlerinden birini almayı başarmışlar. Ürdün, ABD ve bazi başka ülkeler, kamyonların ulaşamadığı insanları yardımlarla buluşturabilmek için, uçaklardan, içinde gıda, hazır yemek ve ilaçların olduğu paketler atıyor. Ancak Ebu Ahmed bu yardımların da çok yetersiz olduğunu vurguluyor.
Kız kardeşinin, aile üyelerinin midesine en azından bir şeyler girebilmesi için çok basit yemekler yapmaya başladığını belirten Ebu Ahmed, “Ağırlıklı olarak hobiza ile besleniyoruz” diyor. Bu, Filistin mutfağına özgü vejeteryan bir yemek. Normalde ana malzemesi ebegümeci yaprağı olan yemeği, yokluk nedeniyle Ebu Ahmed’in kardeşi bulabildiği her türlü yeşillikten yapıyor. Ancak yaptığı yemek, yanında ekmek ya da pilav olmadan karın doyurmuyor.
“Yaşadığımız acılar umurlarında değil gibi”
Yiyecek bir şeyler bulabilmek için Gazze kentinin çeşitli mahallelerini dikkatli bir şekilde dolaşıyor Ebu Ahmed. Çok dikkatli olmak zorunda zira İsrail ordusu ile Hamas arasındaki çatışmalar tüm sertliği ile devam ediyor.
7 Ekim 2023 tarihinde İsrail topraklarına bir terör saldırısı düzenleyen Hamas, yaklaşık bin 200 kişiyi öldürmüş, 240’dan fazla insanı da Gazze Şeridi’ne kaçırmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) de, buna karşılık olarak Gazze Şeridi’nin tamamında Hamas’ı hedefine koyduğu bir saldırı başlattı. İsrail’in yaşanan savaşta kendine belirlediği hedef, özellikle Batı dünyası başta olmak üzere, çok sayıda ülke tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılan Hamas’ın yok edilmesi.
Hamas’ın şu an hâlâ elinde 130’dan fazla insan rehine bulunuyor. Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığının verilerine göre, İsrail saldırılarının başladığı günden bu yana Gazze Şeridi’nde 30 binden fazla insan hayatını kaybetti. Dar alanda yoğun bir yerleşimin olduğu bölgenin büyük bir bölümü IDF’nin bombardımanları sonucu yerle bir olmuş durumda.
“Hiçbir taraf bizimle ilgilenmiyor. Yaşadığımız acılar umurlarında değil gibi” diyen Ebu Ahmed, Gazze’deki Filistinliler arasında da, çok az miktardaki gıdaya ulaşabilmek için zaman zaman çatışmalar yaşandığını ifade ediyor.
Gıda için ölümcül yarış
Geçen hafta yaşanan bir olayda, Gazze kentine doğru hareket eden içi gıda yardımları ile dolu kamyonlardan oluşan konvoya el koymak isteyen binlerce kişiden yüzlercesi, yaşanan izdihamda yaralanırken Gazze Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiğine göre 100’den fazla kişi de, ezilerek, çiğnenerek ya da vurularak hayatını kaybetti. Tam olarak ne olup bittiği konusunda ise farklı kaynaklardan farklı iddialar ortaya atılıyor.
Görgü tanıkları, kamyonlara ulaşmak isteyen insanlara İsrail askerleri tarafından ateş açıldığını dile getiriyor. IDF ise geçen Pazar günü yaptığı açıklamada, olayla ilgili soruşturma neticesinde, ölen insanların büyük çoğunluğunun kamyonlara hücum ettiği esnada öldüğünü ya da yaralandığını dile getirerek, İsrail askerlerinin, “yağmacıları tehdit olarak algıladığı için” sadece uyarı ateşi açtığını öne sürdü.
Uluslararası toplumdan, yaşananlarla ilgili olarak bağımsız bir soruşturma yapılması yönünde talepler geliyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, X hesabından paylaştığı mesajında, yaşananlarla ilgili “derin bir öfke” hissettiğini belirterek, olayı “en güçlü şekilde kınadığını” bildirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise, ne olup bittiğinin eksiksiz bir şekilde açığa çıkarılmasını talep etti.
BM Güvenlik Konseyi’nden “acil insani yardım” talebi
Özellikle Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki insanların ciddi bir gıda yetersizliği ve açlıktan ölme tehdidi altında yaşadığını vurgulayan uluslararası insani yardım örgütleri, bir süredir acil bir şekilde harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor.
Bölgeye giderek çocukların durumunu yerinde gören, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü Jonathan Crickx, “Şu anda güvenlik eksikliği sebebiyle Gazze Şeridi’nin ortasına ve kuzeyine çok az gıda ulaşabiliyor. Bu bölgelerde hala 300 bin civarında insanın yaşadığını tahmin ediyoruz” dedi.
Gazze Sağlık Bakanlığı’nın bağımsız kuruluşlar tarafından denetlenemeyen verilerine göre şu ana dek Gazze’de 15 çocuk açlık ve susuzluktan hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) de, “Endişe verici düzeyde akut gıda güvensizliği”nden söz ederek, savaşın her iki tarafına, “Uygun miktarda insani yardımların, hemen, hızlı, güvenli, sürekli ve engellenmeden ulaştırılmasına olanak sağlanması” çağrısında bulundu.
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris de Pazar günü yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin, şartsız ve koşulsuz bir biçimde insani yardımların artırılması için çaba göstermesi gerektiğini vurguladı.
İsrail iddiaları yalanlıyor
İsrail ise sivillere yönelik insani yardımlara sınırlama getirdiği iddialarına karşı çıkarak, söz konusu yardımlara Hamas tarafından el koyulduğunu öne sürdü. İsrail hükümeti sözcüsü Eylon Levy, X hesabından paylaştığı mesajında, “İsrail’in sivillere yönelik yardımları kısıtladığı fikri en basit anlatımla bir yalandır. Daha fazla yardım ulaştırmak için İsrail sınır kapılarında yeterince olanak mevcut” ifadelerini kullandı.
İsrail Savunma Bakanlığı’na bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) de Birleşmiş Milletler (BM) örgütlerini, Gazze’ye giden yardımları yeterince hızlı bir biçimde dağıtmamakla suçluyor. Yardım örgütleri ise İsrail’in, Gazze’nin kuzeyinde yardımlar için bir sınır kapısı daha açmasını talep ediyor.
Bununla beraber zaten yolların çoğu da savaş neticesinde kullanılamayacak hale gelmiş durumda. Ayrıca devam eden ağır çatışmalar nedeniyle, Gazze Şeridi’nin tamamı yüksek risk altında. İsrail’in, Hamas’ın eline geçmesi halinde askeri amaçlarla kullanabileceğinden kuşkulandığı, el lambası, jeneratör ve hatta baston gibi malların Gazze Şeridi’ne girişine izin vermemesi ve bu sebepten dolayı yardımları çok hassas bir şekilde kontrolden geçirmesi de, yardımların seri bir şekilde yerlerine ulaştırılmasının önünde bir başka engel teşkil ediyor.
Gazze’nin güneyinde de gıda eksikliği yaşanıyor
BM’nin bölgedeki görevlileri, yardım konvoylarının risk altında olmasının bir başka sebebinin de Hamas’a bağlı polislerin artık koruma sağlayamaması olduğunu dile getiriyor. Konvoylara saldıranların ise silahlı grupların yanı sıra çaresizlik içindeki siviller olduğu ifade ediliyor.
Bölgedeki 2,2 milyon kişinin sadece insani yardımlarla hayatta kalamayacağını belirten UNICEF Sözcüsü Jonathan Crickx, “Bir arkadaşım insanların bir kamyondan su şişelerini çaldığını ve hiç kaçmaya tenezzül etmeden, aşırı susuzluk çektikleri için orada hemen içmeye başladıklarını görmüş” diyor. Bölgedeki yerel gıda tedarik sistemi de çatışmalarda tüm mahsuller ve hayvancılık yok olduğu için tamamen çökmüş vaziyette.
Bu sebeplerden dolayı Gazze Şeridi’nin güneyinde de durum diğer bölgelerden daha iyi değil. Çatışmalardan kaçan, yaklaşık 1,4 milyon insan şu an Mısır sınırındaki Refah bölgesine yığılmış durumda yaşam mücadelesi veriyor. Bu kişilerden biri de, ailesi ile birlikte Gazze Şeridi’nin ortasındaki Bureyc Mülteci Kampı’ndan kaçmak zorunda kalan Jamil Gerbavi. DW ile telefonda görüşerek yaşadıklarını aktaran Gerbavi, “Bir aydan bu yana eşim, altı çocuğum ve ben Refah yakınında bir çadırda kalıyoruz” diyor.
7 Ekim’den önce marangozluk yapan 50 yaşındaki Gerbavi’nin şu an hiçbir geliri yok ve tamamen yardımlara bağımlı. “Tüm günümüzü yiyecek ve yakacak bir şeyler bulmak için harcıyoruz ve bombalardan, sürgünden kaçmak için hep diken üstündeyiz” ifadelerini kullanan Jamil Gerbavi, kısa süre önce BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’ndan (UNRWA) kendilerine un dağıtıldığını ve bazı başka örgütlerin de konserve yiyecek verdiğini aktarıyor.
“Günlük yemeğimiz, ateşin üstünde ısıttığımız bu konserve gıdalardan oluşuyor” diyen Gerbavi, pek çok insanın bu şekilde yaşadığını dile getirerek, “En büyük dileğimiz savaşın sona ermesi. Ancak ondan sonra ne olacağını hiç bilmiyoruz. Tek isteğimiz evimize dönmek ve hayatımızı yeniden inşa etmek” diyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE