Prof. Dr. Emre Alkin, Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefini tutturmasının şansa kaldığını belirterek, piyasaların ekonomi yönetimine peşin verdiği kredinin ise sonuna gelindiğini söyledi.
Topkapı Üniversitesi Rektörü ve Ekonomi Gazetesi yazarı Prof. Dr. Emre Alkin, MB’nin enflasyon hedeflerini tuutrması için her ay ortalama yüzde 2,5’ten daha düşük enflasyonun gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çekerek, bu olasılığın zor göründüğünü belirtti.
Alkin, enflasyonun seçim sonuna kadar söylemlerle sakinleştirilmeye çalıştırıldığına değinirken, ekonomi yönetiminin piyasaları yine de sakinleştiremediğini belirtti. Döviz kurlarının net biçimde kontrol edilmesine rağmen, serbest kur rejimi uygulandığının ifade edilmesinin de ayrı bir çıkmaz olduğuna vurgu yapan Emre Alkin, ‘Piyasaların peşin peşin verdiği kredi taksit taksit bitmek üzere…’ başlıklı yazısında şunları kaleme aldı:
Şansımız yaver giderse…
“İstanbul Ticaret Odası rakamlarından bile yüksek çıkan enflasyon yıl sonu %36 hedefinin tutturulması konusunda elbette olumlu bir mesaj vermedi.
Ayrıca, Bakan Şimşek’in açıklama yaptığı gün hem CDS primlerinde artış, hem borsada düşüş hem de dövizde yükseliş gerçekleşince, sadece söylemle piyasaların rahatlamayacağını bir kez daha anlamış olduk. Gelinen noktada yıl sonu %36 hedefini tutması için yıl sonuna kadar her ay ortalama yüzde 2,5 ’ten daha düşük enflasyon gerçekleşmesi gerekecek. Hatta daha da düşük. Ancak bahsettiğim yıl sonu enflasyonu. Bir de yıl içinde baz etkisinden dolayı bir türlü düşmeyecek ve ancak sonbaharda, o da şansımızı yaver giderse, düşürebilecek enflasyon gerçeği var.
Enflasyonun yeniden çıkacağını göreceğiz
Ekonomi yönetimi, marttan sonra enflasyonun düşüş trendine gideceğini ima ediyor ama, geçen yıl mayıs ayında tecrübe ettiğimiz oldukça düşük enflasyon 12 aylık dizinden çıkınca, tekrar yükseleceğini göreceğiz. Demek ki bütün söylemler yerel seçimler tamamlanana kadar piyasaları sakinleştirmek için yapılıyor. Yapılıyor ama, piyasaların sakinleştiği söylenemez. Şartlarda çok büyük bir değişiklik olmaması piyasa aktörlerini tekrar ihtiyatlı davranmaya sevk etmiş gözüküyor.
Bir de bunların üzerine, döviz kurlarının kontrol edildiği oldukça net şekilde ortadayken, serbest kur rejimi uygulandığına dair açıklamalar piyasaların huzursuzlanmasına yol açtı. “Tehlike geçene kadar kurları kontrol ediyoruz” diye açıklama yapılsa belki yatırımcılar bu kadar endişelenmeyecekti. Ayrıca yurtdışından yüklü miktarda döviz geleceğinin sürekli tekrar etmesi ama bu konuda herhangi bir gelişmenin olmaması dikkat çeken bir gelişme.
Piyasa sadece gerçekleri kabul ediyor
Tüm bu yaşananların hepimiz için bir ders niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Bir önceki Merkez Bankası yönetimi ve ekonomi kurmayları, döviz kurlarını kontrol ettiklerini ve piyasalar üzerinde baskı uyguladıklarını açıkça söylüyorlardı. Şimdi karşımızda liberal söylemlere sahip ama yine aynı işleri yapan bir ekonomi ekibi var.
Özet olarak, piyasa sadece gerçekleri kabul ediyor ve verdiği kredinin sonunun geldiği mesajını veriyor.”