Bazı insanlar hiçbir yardımcı kullanmadan yolunu bulabilir. Peki, bunu nasıl başarıyorlar? Bu geliştirilebilen bir yetenek mi?
Küçük yaşlardan itibaren haritalar kullanarak yön bulmayı gerektiren oryantiring (orienteering) oynayan Ralph Street, “Ailem doğduğum hafta beni oryantiringe götürmüş” diyor.
Bu yeteneğini günlük hayatta da kullanıyor. Yeni bir şehre gittiğinde yönünü bulmakta zorlanmıyor.
Oryantiring yapan kişilerin mekansal hafızası, ortalamanın üzerinde. Çünkü normalden daha fazla yön pratiği yapıyorlar.
Son dönemde yapılan sinir sistemi ve psikoloji araştırmaları, sıradan insanların da yön yeteneklerini geliştirebileceği birçok yol olduğunu ortaya koyuyor.
Neden bazı insanlar yön bulmada daha iyi?
Çocukların farklı ortamlarda bağımsızca hareket etme imkanı olması önemli.
Şehir dışında ya da mekansal olarak daha karmaşık olan şehirlerde büyüyenlerin yön bulma kabiliyeti daha yüksek oluyor.
Philadelphia’daki Temple Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü olan Nora Newcombe, yetişkin olarak da faklı ortamları tecrübe eden kişilerin yön duygusunun daha gelişmiş olduğunu söylüyor.
Çok sayıda toplumda kadınların ve kız çocuklarının yön duygusunu geliştirme imkanı daha kısıtlı. Kadınların erkeklerden daha kötü yön duygusuna sahip olduğu yönündeki mitin buna dayandığı düşünülüyor.
Kadınlar, çoğu araştırmada erkeklerle aynı performansı gösterse dahi daha kötü yön bulduklarını düşünüyorlar. Bunun sebebi cinsiyetçi önyargılar.
Londra ve York üniversitelerinde felsefe ve idrak üzerine çalışan Pablo Fernandez-Velasco, cinsiyet faktörünün etkisinin hafife alındığını söylüyor.
Newcombe’un araştırması, deneyimli jeologların deneyimli psikologlara göre daha yüksek yön bulma yeterliliğine sahip olduğunu ortaya çıkardı. Bu bilim, teknoloji, mühendislik ve tıp alanlarıyla bağlantılı. Pek çok oryantiringci mühendislik, matematik ve fizik gibi alanlara yöneliyor. Dolayısıyla gayrisafi yurtiçi hasıla ile yön duygusu da birbirinden bağımsız değil.
Bütün bunlar beyinde nasıl işleniyor?
Uzayın zihinsel modelleri olan bilişsel haritaların, beynin hafızayla ilgili bölgesi olan hipokampusta bulunduğu düşünülüyor.
Hangi yöne baktığınızı ve hedefinizin yönünü bilmenin yanı sıra, yol üzerindeki sembolleri tanımlayabilmek de iyi yön bulma duygusuyla ilişkili.
Sabit sembolleri tanıma yeteneği, beynin kırışık dış katmanının bir parçasını oluşturan retrosplenial korteksteki aktiviteyle bağlantılı.
Yüksek beceriye sahip denizcilerin beyinleri diğerlerininkinden farklı görünür.
Şehirdeki her sokağı ve caddeyi ezberlemek zorunda olan Londralı taksi şoförlerinin beyinlerindeki hipokampusta büyüme gözlemlenir.
Farklı kültürlerde, yön bulma yöntemleri değişiklik gösteriyor. Batılı yön bulma yöntemleri çoğunlukla görselliğe odaklanırken bazı başka kültürlerde koku, duyma ya da diğer duyular öne çıkabiliyor.
Yön bulma becerimizi nasıl geliştiririz?
İnsan navigasyonu hakkında çok sayıda yanlış kanı var. Newcombe, “Gelişemeyeceğinizi düşünmeniz bir efsanedir” diyor.
Fernandez-Velasco da aynı fikirde. Beyinleri daha az esneklik gösterse de yetişkinler kesinlikle bu becerileri hala öğrenebilirler.
Newcombe GPS çağında yön bulmanın önemsiz olduğunu düşünen insanlardan da rahatsız. Telefon pilleri bitebilir ve sistemler hata yapabilir.
Haritalar, pusulalar çoğu durumda faydalıdır, ancak bağımlılığa yol açabilirler. Fernandez-Velasco, “bunun zaman içinde yön bulma yeteneği üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceğini” söylüyor.
İnsanlar rüzgar, Güneş, eğim gibi doğal ipuçlarını kullanma konusunda eğitilebilirler.
Newcombe, “Pek çok insanın dikkat etmediği çok sayıda ipucu var” diyor.
Yelken ya da izcilik gibi uğraşlar yön duygusunu geliştirmeye yardımcı olabilir. Yerel oryantiring kulüplerine dahil olmak da bir seçenek.
Yön duygusunu geliştirmek risk almakla aramızdaki ilişkiyi de değiştiriyor. Bazı insanlar korktukları için keşfetmek istemiyor. Çok sayıda yetişkinin mekansal anksiyetesi var. Başlarına kötü bir şey geleceğini düşünüyorlar.
Fernandez-Velasco’ya göre “ne kadar hareket ederseniz, yön duygunuzu o kadar geliştirirsiniz. Problemin bir kısmı, yön duygusu kötü olan kişilerin kendilerine güvenmemesi ve yön duygusu gerektiren durumlardan kaçınması” diye ekliyor.
Navigasyon uygulamaları olmadan yön bulabileceğini düşünmeyen insanlara da bir tavsiyesi var Newcombe’un. Uygulamayı kullanırken doğrudan tarif almak yerine; haritayı küçültüp etraftaki sembolik noktaların fark edilebileceğini belirtiyor.
Gerekli miktarda uyku da yardımcı olabilir. 54 ve üstü yaştaki kişilerin katıldığı bir araştırmaya göre geceleri yedi saat uyumanın, yön bulmaya olumlu etkisi var.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE