Sosyal medyanın yükselişi bundan yirmi yıl önce Facebook ile başladı. Başta hâkim olan coşku, yerini hayal kırıklığına bıraktı. Günümüzde sosyal medya platformlarının uygulamalarına yönelik eleştiriler giderek artıyor.
Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook 20 yaşında. Üç milyardan fazla insan, yani dünya nüfusunun üçte birinden fazlası, ayda en az bir kez Facebook sayfalarında aktif. Bu büyük bir başarı öyküsü olarak değerlendirilebilir. Ancak Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, bugünlerde pek kutlama havasında değil. Zira 20’inci kuruluş yıldönümünden sadece birkaç gün önce Zuckerberg, ABD Senatosu’ndaki bir oturumda sert eleştirilerle maruz kaldı. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Facebook kurucusuna “Elinize kan bulaştı” diye bağırdı ve ekledi: “İnsanları öldüren bir ürününüz var.”
Oturumda, büyük internet platformlarında çocukların ve gençlerin halihazırda yetersiz şekilde korunması konusu ele alındı. ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Demokrat Dick Durbin, “Tasarımla ilgili kararlarınız, güven ve güvenliğe yeterince yatırım yapmamanız, temel güvenlik yerine sürekli platform sadakati ve kâr peşinde koşmanız, çocuklarımızı ve torunlarımızı riske attı,” diyerek eleştirileri özetledi.
Sosyal medyanın tehlikeleri artık yaygın olarak tartışılıyor. ABD’de gençlerin ruh sağlığındaki bozulmadan kısmen sosyal medya sorumlu tutuluyor. Ülkede 2011-2021 yılları arasında, 10 ila 25 yaş arasındaki çocuk ve gençler arasında intihar oranı yüzde 60 arttı.
Umut verici bir başlangıç Şubat
4 Şubat 2004’te kullanıcılarıyla buluşan Facebook, aslında son derece masumane bir temel üzerine kuruldu. Dijital devrimin ilk günlerinde internet, şeffaflık ve daha fazla katılımcılık vaat ediyordu. Geleneksel medya “bir kişi, birçok kişiyle iletişim kurar” çizgisinde çalışırken, “herkesin herkesle” geliştirdiği bu yeni iletişim, daha fazla özgürlük, katılım ve demokrasi getirecek gibi görünüyordu. Facebook, sizinle benzer düşüncelere sahip insanları hızla bulabileceğiniz, tatil fotoğraflarınızı paylaşabileceğiniz ve arkadaşlarınızın neler yaptığından haberdar olabileceğiniz heyecan verici bir sosyal ağdı. Berlinli medya bilimci Martin Emmer, Facebook’un ilk günlerini şöyle hatırlıyor: “Başlangıçta Facebook’un oldukça özverili ve umut verici bir imajı vardı: İnsanları birbirine bağlamanın, dünyayı daha iyi bir yer haline getireceği umuluyordu.”
Facebook’un dünya çapında hızla yayılması ve kullanıcı sayısının önlenemez artışı, önemli toplumsal ve siyasal gelişmelere da etki etti. Örneğin 2011’de “Arap Baharı” adı verilen geniş kapsamlı halk ayaklanmaları, halkın ağırlıklı olarak bu platformda örgütlenmesi nedeniyle “Facebook devrimleri” olarak da anıldı.
Siyasi ve toplumsal istismar potansiyeli
Ancak tüm bu olay ve tartışmalar esnasında, madalyonun arka yüzü büyük ölçüde göz ardı edildi. Reklam verenler, bu kadar büyük bir kitleye hitap edebilmek için ciddi meblağlar harcamaktan kaçınmadı. Müşteri kitlesine uygun ilanlar oluşturabilmeleri içinse kullanıcılar hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmeleri gerekiyordu. Bu nedenle sosyal platform operatörlerinin, kullanıcılarından mümkün olduğunca çok veri toplamasına ihtiyaç vardı. Bunun en kolay ve hızlı yöntemlerinden biri beğenilerin, kullanıcılar tarafından yazılan yorumların, takip edilen kişi ve sayfaların analiz edilmesiydi. Böylece kullanıcıların ilgi alanları, hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyler hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olduktan sonra, zaman tüneli ya da akışı adı verilen kişisel sayfa öğeleri, her profile özel içeriklerle dolduruldu.
Sosyologlara göre toplumun giderek kutuplaşması, siyasi tartışmaların hırçınlaşması ve çılgın komplo teorilerinin yayılması gibi gelişmelerin önemli tetikleyicilerinden biri de Facebook ve benzeri sosyal platformlar oldu.
Bu ağlar, sahip oldukları iletişim ve etki gücüyle siyasi amaçlar için de istismar edilebildi. Bunun en somut örneklerinden biri, 2016 yılındaki ABD Başkanlık seçimlerinin sonucunu etkilemek için Rusya’nın, Facebook’u kullanarak büyük bir kampanya yürüttüğüne dair iddialardı. Henüz bu konudaki tartışmalar bitmeden Facebook’un adı 2018’de, bu kez de Cambridge Analytica skandalına karıştı: İddialara göre veri şirketi, yaklaşık 50 milyon Facebook profilini, kullanıcıların bilgisi dışında analiz ederek seçmen davranışlarını, kişiselleştirilmiş mesaj ve ilanlarla etkilemeyi amaçlıyordu. Facebook’taki “Stop-the-steal” (Hırsızlığı durdurun) grupları da 2020 ABD seçimlerinde Donald Trump tarafından ortaya atılan “çalıntı seçim” efsanesinin yayılmasında önemli rol oynadı.
Süper seçim yılı 2024
Dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı ülkelerdeki vatandaşlar, 2024 yılında sandık başına gidecek: Hindistan, Endonezya, Pakistan, Rusya, AB ve ABD’de bu yıl parlamento ya da devlet başkanlığı seçimleri yapılacak. ABD’li bilişimci ve teknoloji eleştirmeni Jaron Lanier endişeli: “Yapay zekâ ve insanları manipüle etmek için teknolojinin diğer yeni uygulamaları yoluyla daha fazla ‘derin sahtekârlıklara’ tanık olacağız. Bence pek çok insan gafil avlanıp bunlara inanacak,” diyor. Lanier, 2018’de yayımladığı “Sosyal medya hesaplarınızı derhal silmeniz için on neden” adlı kitabında, sosyal medyanın tehlikeleri konusunda daha önce de ciddi uyarılarda bulunmuştu.
Politikacılar nihayet harekete geçti
Facebook ve türevleriyle ilgili bitmek bilmeyen skandal ve iddialar, politikacıların geç de olsa uyanmasını sağladı. Avrupa Birliği, 2022 yılında Dijital Hizmetler Yasasını kabul etti. Amaç, nefret söylemleri gibi yasadışı içeriklerin sosyal ağlardan daha hızlı bir şekilde kaldırılması. Aynı zamanda, ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere kullanıcıların temel haklarının daha iyi korunması hedefleniyor.
Instagram ve WhatsApp’ın da sahibi olan Facebook’un ana şirketi Meta, 2023’ün son çeyreğinde reklamlardan o kadar çok para kazandı ki, kuruluşunun 20’nci yıldönümünde hissedarlarına ilk temettüsünü ödemeye karar verdi. Bu haber, hiç değilse yatırımcıların bir nebze olsun kutlama havasına girmesini sağladı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE