Seçim öncesi yapılan protokoldeki sözlerin yerine getirilmediğini belirten Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “17 bin TL asgari ücretin ülkemizin çalışan nüfusunun yarısını ve ailelerini sadece yoksulluğa değil aynı zamanda gıda, kira, eğitim, giyim, ulaşım, elektrik ve ısınma gibi temel ihtiyaçlar bakımından yoksunlukla yüz yüze bırakmasına da yol açacağı açıktır” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, dün akşam açıklanan asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yaptı.
Asgari ücretin yoksulluk sınırının çok altında olduğunu ve 2-3 ay içerisinde de yüksek enflasyon nedeniyle açlık sınırının altında kalacağı uyarısında bulunan Erbakan, şu ifadeleri kullandı:
“İktidar, 2024 yılı asgari ücret rakamını 17 bin 2 TL olarak açıklamıştır. Yeniden Refah Partisi olarak emekçimizin bu gelir seviyesiyle yaşamasının mümkün olmadığını, belirlenmesi gereken asgari ücretin en az 23 bin TL olması gerektiğini kamuoyuyla paylaştık. Bugün 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını ifade eden gıda ihtiyacının 15 bin TL’ye, yoksulluk sınırının 46 bin TL’ye dayandığı hesap edildiğinde, 2024 yılı için belirlenen asgari ücretin ülkemiz gerçeklerinden ne denli uzak olduğu açıkça görülmektedir. 17 bin TL asgari ücretin ülkemizin çalışan nüfusunun yarısını ve ailelerini sadece yoksulluğa değil aynı zamanda gıda, kira, eğitim, giyim, ulaşım, elektrik ve ısınma gibi temel ihtiyaçlar bakımından yoksunlukla yüz yüze bırakmasına da yol açacağı açıktır”
17 bin 2 TL tutarındaki asgari ücretin, birkaç ay içerisinde yüksek enflasyon ve zamlar nedeniyle açlık sınırının altına gerileyeceğini belirten Erbakan, “Bu nedenle şimdiden ifade ediyoruz; belirlenen asgari ücret, emekçimizin sadece gıda gereksinimi bakımından o da yalnızca 2-3 ay nefes alması için yeterli olacaktır. Ekonomi yönetiminin şimdiden, asgari ücretin temmuz ayında yeniden artırılması yönünde karar alması, emekçilerimizin ve ailelerinin açlığa, yoksulluğa ve yoksunluğa terk edilmemeleri sağlanmalıdır”
“Stopaj uygulamasına son verilmeli”
Erbakan, asgari ücretin çalışan yönü olduğu kadar, işveren yönü de bulunduğuna dikkat çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çok sayıda çalışanı olan işletmeler ve az sayıda çalışanı olan işletmeler için iki farklı asgari ücret destek paketi oluşturularak işveren kesiminin rahatlaması sağlanmalı ve işletmelerimizin sürdürülebilirlikleri teminat altına alınmalıdır. Özellikle az sayıda çalışanı bulunan ve zar zor ayakta kalabilen esnafımızın sırtında bir yük olan stopaj uygulamasına son verilerek rahat bir nefes alması sağlanmalıdır. İşverene yönelik destekleyici uygulamaların hayata geçirilmemesi halinde, asgari ücrete yapılacak iyileştirme zamlarına rağmen, maliyeti artan işletme sahiplerinin yapacağı zamlarla ekonominin enflasyon, zam ve yoksulluk sarmalı içerisine daha da derinlemesine girmesi söz konusu olacaktır”
“Seçim öncesi verilen sözler yerine getirilmedi”
Erbakan, mayıs ayında yapılan seçimler öncesi yapılan ittifak protokolünde yer alan ekonomiye ilişkin verilen sözlerin yerine getirilmediğini kaydederek, şöyle devam etti:
“Yeniden Refah Partisi olarak, Mayıs 2023 genel seçimleri için AK Parti ile yapmış olduğumuz İttifak Protokolü ile iktidardan çalışanların ve emeklilerin aylık gelirlerinin yoksulluk sınırından aşağıda olmamasının temin edilmesi ve çalışanlar arasındaki ücret dengesizliklerinin giderilmesi hususlarında gerekli sözleri aziz milletimiz adına aldık. Ancak 2024 yılı asgari ücreti olarak açıklanan 17 bin 2 TL, verilmiş olan sözlerin yerine getirilmesinden oldukça uzak olunduğunu ortaya koymuştur. İktidarı, Yeniden Refah Partisi nezdinde aziz milletimize vermiş olduğu sözleri yerine getirmeye davet ediyoruz. Borç-faiz-zam-vergi ekonomisinin ülkemize, ekonomimize ve aziz milletimize vermiş olduğu zararları iktidarın artık kabullenmesini ve bu anlayışı terk etmesini bekliyoruz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi, 54’üncü Hükümet döneminde takip edilen Milli Görüş’ün ekonomi modeli, başarısı ispat edilmiş bir model olarak önümüzde durmaktadır. İktidarı çok geç olmadan ‘önce millet’ anlayışına sahip, israftan kaçınan, yerli ve milli kaynaklara yönelen ve reel üretim odaklı olan Milli Görüş’ün ekonomi modelini uygulamaya davet ediyoruz.”