İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadın hakları ve şiddetle mücadeleye en küçük olumsuz bir etkisi olmamıştır” sözlerine tepki göstererek, “İnanılır gibi değil. Madem öyle o zaman sözleşmeden çekilmemizin kadınlar üzerinde nasıl olumlu bir etkisi oldu çık açıkla.” dedi.
“Asgari ücretin artık yılda bir defa belirleneceğini söylüyorlar. Böyle bir insafsızlık olabilir mi? ” diyen Akşener, “Enflasyonun karşısında asgari ücretliler ne kadar zam alırsa alsın daha bir ayda aldıkları maaşlar erimeye başlıyor. Madem bir yerlerden kısmanız gerekiyor o zaman biraz da siz kemer sıkın. Bu milletin boğazından da, artık elinizi çekin ” ifadelerini kullandı.
Meral Akşener, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.
Akşener konuşmasına, 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ile başladı.
“25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ydü…Ülkemizdeki birçok mesele gibi kadın ve kadına yönelik şiddet meselesi de ne yazık ki sadece böyle özel günlerde hatırlanıyor. Ancak maalesef Türkiye’de son 10 ayda 364 kadın öldürüldü. Her gün ülkemizin dört bir yanından artık sokak ortalarına kadar taşan kadına yönelik şiddet görüntüleri geliyor. Çocuklarımız bile şiddetin, tacizin, tecavüzün, mağduru oluyor. Boşanmalar çığ gibi artıyor, aile yapımız sarsılıyor. Ve şiddetin bundaki payı da maalesef büyük. Çok değil daha bu haftanın başında Ankara’da bir kadın eşi tarafından vurularak öldürüldü. İstanbul’da bir başka kadın ise çocuklarının gözleri önünde katledildi. Adana’dan, Çankırı’dan, Kocaeli’nden, Muğla’dan memleketin dört bir yanından her gün yeni bir kadın cinayeti haberi alıyoruz. Ülkemizde kadınlar artık ‘şiddet, ne zaman kapımı çalacak’ bekleyişiyle yaşıyor. Evde, işte, sokakta, her yerde ‘ya sıradaki ben olursam’ tedirginliğiyle yaşıyor. Akşam saatlerinde tek başına kaldığı zaman can güvenliğinin korkusuyla yaşıyor.
Erdoğan’a seslendi: İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadınlar üzerinde nasıl olumlu bir etkisi oldu çık açıkla
“Tüm bu acılar yaşanırken tablo bu derece vahimken Sayın Erdoğan ise çıkıp; ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadın hakları ve şiddetle mücadeleye en küçük olumsuz bir etkisi olmamıştır’ diyerek açıklama yapıyor. Gerçekten inanılır gibi değil. Bu sorumsuz açıklama karşısında ben de buradan kendisine seslenmek istiyorum. Madem öyle o zaman İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadınlar üzerinde nasıl olumlu bir etkisi oldu çık onu da açıkla. Her gün yeni bir kadın cinayete kurban giderken AK Parti iktidarı olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek cinayetleri durdurabildiniz mi onu da açıkla. Her gün yeni bir kadın şiddete maruz kalırken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek bu şiddete mani olabildiniz mi onu da açıkla. Kadınlar her gün bir yenisi eklenen korkularla yaşarken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınları koruyabildiniz mi onu da açıkla.”
“Daha kaç kadının çaresizce ölümü beklediğini bilmiyoruz”
“Bu soruların hepsinin cevabı, ‘Hayır.’ En ufak bir adım bile atmadılar. Peki sonuç ne oldu? Sonuç 2022 yılında 334 kadın şiddet yüzünden hayatını kaybederken, 2023’ün bitmesine 1 ay kala bu sayı 364’e çıktı. Üstelik daha kaç kadını kaybedeceğimizi bilmiyoruz. Daha kaç kadının şiddet altında yaşamaya çalıştığını bilmiyoruz. Daha kaç kadının çaresizce ölümü beklediğini bilmiyoruz. Daha kaç kadının baskı ve tehditlerle mücadele ettiğini bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki o da kadın düşmanı bir azınlığı tatmin etmek için kadın haklarından taviz veren kirli bir anlayışla hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. İstanbul Sözleşmesi’ni tüm gereklilikleriyle birlikte hakkıyla uygulamaya almadığınız müddetçe hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.
İktidar ekonomimizi de düzlüğe içinde bulunduğu acı tabloyu inkar ederek çıkartmayı vadediyor. Yani ortadaki sorunun varlığını reddederek o soruna bir çözüm bulabileceğini iddia ediyor. Geçtiğimiz hafta, Merkez Bankası faiz oranını yüzde 40 seviyesine çıkardı. Hatırlayın; bundan 2 buçuk yıl önce dönemin Merkez Bankası Başkanı faizleri yüzde 19’a çıkardığı için görevden alınmıştı. Dün yüzde 19 faiz kabul edilemez bulunuyordu. Bugün yüzde 40 faiz adeta alkışlanıyor. ‘Nereden nereye’ değil mi? İYİ Parti olarak dün neredeysek, bugün de aynı yerdeyiz. O günün şartlarında iktidarı, defalarca uyarmıştık. ‘Merkez Bankası’nın işine karışmayın’ demiştik. İktidarı akla ve bilime davet etmiştik. ‘Faiz sebep enflasyon sonuçtur’ saçmalığından vazgeçin’ demiştik. Dün tüm bu ikaz ve eleştirilerimizi duymazdan görmezden gelen iktidar görünen o ki bugün yine kendisine yakışan bir tutarsızlıkla; ‘Faizi yükselt ki, enflasyon düşsün’ modeline dönüyor. Memleketi kendi elleriyle soktukları krizden çıkış yolunu da zor durumdaki milletimizin üzerine, karabasan gibi çökmekte arıyor.”
“Her gün adli vaka haberi alıyorsak, bu AK Parti’nin eseridir!”
“Enflasyonda rekordan rekora koşuyoruz. Pula dönen Türk lirasının değeri her gün biraz daha düşüyor. Gıdadan temel ihtiyaçlara kadar tüm ürünlerin fiyatı her gün katlanıyor. Kiralar 10 katına çıkarken artık emekli maaşıyla kiralanabilecek ev bile bulunmuyor. Bunun lamı cimi yok. Hakikat, tüm çıplaklığıyla önümüzde duruyor. Eğer bugün ülkemizde geçim sıkıntısı varsa bu AK Parti’nin eseridir. Eğer bugün insanlarımız en temel ihtiyaçlarını almak için 40 kere düşünmek zorunda kalıyorsa bu Ak Parti’nin eseridir. Eğer bugün; kiracılar ev sahipleriyle davalık oluyorsa her gün bir adli vaka haberi alıyorsak bu Ak Parti’nin eseridir. Bu çok açık.”
Asgari ücret tepkisi: Biraz da siz kemer sıkın
“Yüksek enflasyon dönemlerinde ücret ve maaş ayarlamaları ne kadar sık yapılırsa çalışanlar ve emekliler enflasyona karşı o kadar korunmuş olur. Ama biz, tam olarak bu nedenle; ‘Böylesine yüksek bir enflasyonda asgari ücreti memur maaşlarını, emekli aylıklarını yılda 2 defa, güncellemek yetmez bu sayı dörde çıkartılmalı’ derken, Sayın Bakan bunun bir de ‘asgari ücretliler için’, yılda bir defaya düşürüleceğini söylüyor. Böyle bir insafsızlık olabilir mi? Enflasyonun karşısında, ne kadar zam alırsa alsın daha 1 aya kalmadan maaşlar erirken şimdi 1 yıl boyunca milletimiz ne yapacak? Her şeye her ay zam gelirken 12 ay boyunca aynı maaşla, nasıl idare edecek? Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Madem bir yerlerden kısmanız gerekiyor o zaman bir zahmet kendinizden kısın. Biraz da siz tasarruf edin. Biraz da siz kemer sıkın. Artık biraz da siz sorumluluk alın. Artık biraz da siz bedel ödeyin. Bu milletin boğazından da, artık elinizi çekin.”
Olası Marmara Depremi açıklaması
“Şubat ayında tarihimizdeki en büyük felaketlerden birini yaşadık. Bir ay boyunca deprem konuştuk. Bir ay boyunca ihmalleri konuştuk. Bir ay boyunca depreme karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu konuştuk. Konuştuk da konuştuk…Depremin üzerinden 9 ay geçti. Bugün deprem riskine dikkat çekmek için çırpınan birkaç bilim insanı dışında depremi konuşan hemen hiç kimse kalmadı. Hatta iktidarın bütçe planında her an olabilecek Marmara depremine karşı bir hazırlık yok. Her an olabilecek İzmir depremine karşı bir hazırlık yok. Her an olabilecek Bingöl depremine karşı da bir hazırlık yok.
Hatay’ın hali ortada. Kahramanmaraş’ın, Adıyaman’ın, Malatya’nın hali ortada. Binlerce aile dağıldı. On binlerce insanımız başka kentlere göç etmek zorunda kaldı. İktidar ise bu vahim tablodan, mahcup olacağı yerde bugün, yerinden yurdundan olmuş insanlarımıza yardım eli uzatmakla övünüyor. Ayıptır, günahtır.
Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya AK Parti döneminde büyükşehir yapıldı ve bu bölgelerde deprem olabileceği bilim insanlarımız tarafından defalarca söylenmişti. Yani depremin geleceği biliniyordu. Ama Malatya’da tarım arazilerine, kayısı bahçelerinin olduğu alanlara yüksek katlı konutlar inşa edildi. Nurdağı gibi nüfusu sadece 50 bin olan bir ilçemize 10 katlık imar izinleri verildi. Böyle bir aymazlık, böyle bir şuursuzluk olabilir mi? İşte biz İYİ Parti olarak bu kutlu göreve talibiz. İYİ Belediyecilik vizyonumuzla milletimize her şeyden önce yaşayan ve yaşatan şehirler inşa edeceğiz. Can ve mal güvenliğini esas alan şehircilik anlayışımızla deprem risklerini proaktif olarak yönetebilen sağlık, gıda, ulaşım ve barınma imkanlarına sahip afetlere dirençli kentler inşa edeceğiz.”
“Afet birimleri kuracağız”
“Bu doğrultuda, öncelikle yöneteceğimiz şehirlerde kaçak ve çürük yapılara kesinlikle izin vermeyeceğiz. Yapılan plan değişiklikleri üzerinden birilerinin haksız kazanç elde etmesine engel olacağız. Kent Akademileri üzerinden tüm paydaş kurumları kapsayacak şekilde hayata geçireceğimiz ‘Toplumsal Etkinleştirme’ programları ile milletimizin depreme karşı bilinç, hazırlık ve mücadele kabiliyetini artıracağız. Yönettiğimiz belediyelerdeki her muhtarlıkta afet birimleri kuracağız. Bu birimler üzerinden vatandaşlarımızın yaş, sağlık ve eğitim durumları çerçevesinde her mahallemizde arama-kurtarma, yangınla mücadele ve ilk yardım ekipleri oluşturacak konunun uzmanı kuruluşlardan yıllık olarak eğitim almalarını sağlayacağız.
İYİ Belediyecilik anlayışıyla yönettiğimiz şehirlerde elbette kentsel dönüşüm anlayışı da değişecek doğal afet riskinin yüksek olduğu illerimizde yaşanabilecek tüm yıkım ve kayıpları en aza indirecek bir kentsel dönüşümü rant değil çevre ve insan odaklı, kent kimliğini koruyan doğaya ve tarihe saygılı bir anlayışla gerçekleştireceğiz. Araç muayene sisteminin bir benzerini binalarımız için de oluşturacağız. Bu sayede binaların depreme dayanıklılığını denetlediğimiz gibi kolon kesimlerinin de önüne geçmiş olacağız.
Buradan, tüm belediye başkan adaylarımıza sesleniyorum. Öncelikle hepiniz İYİ belediyecilik vizyonumuzla işinizi en iyi şekilde yapacaksınız. Kimsenin baskısına boyun eğmeyeceksiniz. Ranta yolsuzluğa prim vermeyeceksiniz. İşe alım yaparken, liyakat dışında hiçbir kritere bakmayacaksınız Çünkü sizler kazandığınız belediyeleri İYİ Parti’nin emrine sokmak için aday değilsiniz. Tam tersine, sizler siyasi partilerin arka bahçesine dönmüş belediyeleri özgürleştirecek ve yeniden milletin emrine sokacaksınız. Yolsuzluğun kanıksatıldığı insanlarımıza ahlaklı olmanın faziletini ve bereketini göstereceksiniz. Durmadan, dinlenmeden çalışacak her biriniz kazandığınız il ve ilçelerin efsane başkanları olacaksınız. Şunu hiçbir zaman unutmayın. İYİ Parti; siyasetin ahlaksız tekliflerini elinin tersi ile itenlerin partisidir. İYİ Parti milletin selameti için her türlü baskıya göğüs gerenlerin partisidir. İYİ Parti; memleketine hizmet için çetin yolları yürüyenlerin partisidir. Sizler de, bu kutlu hareketin uç beyleri olarak İYİ Parti’nin neler başarabileceğini tüm Türkiye’ye göstereceksiniz. Şimdiden yolunuz açık olsun. Allah gayretlerimizi ibadet saysın. Bizleri milletimize karşı utandırmasın.”
“İyi Parti, ittifaklara dayanıp yan gelip yatmak için kurulmadı”
“Bugün ne kadar tartışılırsa tartışılsın kaç cepheden hedef alınırsa alınsın hangi kirli tuzaklar kurulursa kurulsun İyi Parti’nin güneşi, ilk günkü ışıltısını koruyor. Çünkü İYİ Parti; birilerinin kariyer basamağı olsun diye kurulmadı. İyi Parti siyaset simsarlarının, kirli düzeni sürsün diye kurulmadı. İyi Parti ittifaklara dayanıp yan gelip yatmak için de kurulmadı. Aksine İYİ Parti hür ve müstakil bir yolda Türkiye’nin önünü açmak Türk milletini hakkettiği yaşam standartlarına kavuşturmak ve memlekete, daima şerefle hizmet etmek için kuruldu. İyi Parti ülkemizin sınırlarını kevgire çevirip milyonlarca kaçağı sığınmacıyı vatan topraklarına alanlara karşı Türk çocuklarının, Türk kadınlarının huzurlu ve mutlu geleceği için kuruldu. İyi Parti, Türk’ten rahatsız olanlara karşı Türk’ün adını bu memleketten silmeye çalışanlara karşı Türksüz bir Türkiye düşleyenlere karşı göğsünü gere gere, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diyebilmek için kuruldu.”
“İyi Parti’ye ahkam kesenler hep oldu”
“İYİ Parti’nin kurulması iktidarından muhalefetine, siyasetinden medyasına, milleti 5 yılda bir oy veren, marabalar olarak gören son 20 yılda kutuplaşmanın konforuna iyice alışan siyasi rant şımarığı, ne kadar şer odağı varsa hepsinin rahatını bozdu. Türkiye’de siyaseti kendince dizayn etmeye çalışan kutup siyasetinden nemalana kim varsa hedefinde her zaman İYİ Parti oldu. Kurulduğumuz günden beri İYİ Parti’nin, sağından solundan çekiştirip bize istikamet çizmeye çalışanlar hep oldu. Memleketin onca sıkıntısı varken her akşam sıkılmadan İYİ Parti’ye ahkam kesenler hep oldu. İYİ Parti’nin sırtından kurban kesmek isteyenler hep oldu. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki olmaya da devam edecek… Biz, İYİ Parti’yi muhtelif şer odaklarını mutlu etmek için kurmadık. Biz İYİ Parti’yi milletimizi mutlu etmek için kurduk. Onun için de ilk günkü gibi milletin emrinde çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemizde siyasetin yaşadığı tıkanıklığa karşı yeni hür ve müstakil bir zemin inşa etmek için tüm gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Kutup siyasetine sıkıştırılıp birbirinin karşısına dikilen milletimiz için bir çıkış yolu olmaya devam edeceğiz. Velhasıl kimse kusura bakmasın; birilerinin keyfini kaçırmaya rahatını bozmaya heveslerini kursaklarında bırakmaya aynen devam edeceğiz.”
“Al gülüm ver gülüm çarkı”
“Dün bu iktidara karşı hiçbir başarı gösterememiş olanlar, bugün kendi sebep oldukları başarısızlığın faturasını İYİ Parti’ye kesmeye çalışıyorlar. Kurdukları, ‘Al gülüm, ver gülüm’ çarkına çomak sokulsun istemiyorlar. İşte bu yüzden de dün yüzde 60 borazanlığı yapanlar bugün çıkıp utanmadan İYİ Parti analizleri kasıyorlar. Ancak şunu unutuyorlar ki onların attığı çamur bize yapışmaz. Onların sürdüğü balçık İYİ Parti güneşini sıvayamaz. Onların estirdikleri fırtınalar bizden toz dışında bir şey alamaz. Çünkü biz milletimize asla yalan söylemedik. Biz asla beytülmale el uzatmadık. Biz asla hırslarımıza teslim olmadık. Biz asla koltuk sevdasına esir olmadık.”