6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 650 bin konut yıkılmasına rağmen henüz 109 bin 108 konutun yapımına başlandı. Konutların sadece yüzde 45’i tamamlanabildi. İktisatçı Mustafa Sönmez, “Türkiye inşaat konusunda ithalata bağımlı. Bu süreç döviz harcaması demek. Döviz kurunu ve enflasyonu arttıracağı için ekonomi yönetimi tarafından ağır giden bir süreç var” değerlendirmesinde bulundu.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki büyük depremin ardından 11 ilde büyük yıkımlar gerçekleşti. Yaşanan depremlerin sonucunda 11 ilde toplam 650 bin konut yıkıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş’ta 17902 Afet ve Köy Konutu İlk Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Mevcut planlamaya göre bir yıl içinde 319 bin konut ve köy evini yapacağız. Bir yıl içinde biz bu kalıcı konutları bitirerek hak sahibi vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Yaraları kısa sürede saracağız. Toplamda 650 bin konut yapacağız” demişti.
Yıkılan konutların 6’da 1’inin yapımına başlandı
TOKİ’nin verilerine göre, AFAD’ın TOKİ’ye yaptırdığı konut sayısı 109 bin 108. Deprem sürecinin ardından yıkılan binaların henüz 6’da 1’i oranında konut yapımına başlandı.
Verilere göre, Hatay’da 31 bin 656, Kahramanmaraş’ta 19 bin 576, Gaziantep’te 18 bin 826, Malatya’da 13 bin 989, Diyarbakır’da 5 bin 156, Adıyaman’da, 4.629, Şanlıurfa’da 4 bin 469, Osmaniye’de 3 bin 875, Adana’da 3 bin 191, Elazığ’da bin 889, Kilis’te ise bin 854 konut yapılıyor.
Bununla birlikte, yapım aşamasına geçen 109 bin 108 konutun sadece yüzde 45’i tamamlanmış durumda iken geriye kalan konutlar bitirilemedi.
“Isınan bir ekonomi olacağı için istemiyorlar”
İktisatçı Mustafa Sönmez, inşaat sürecinin hızlanmasının çok ısınan bir ekonomi ortaya çıkaracağı için ekonomi yönetimi tarafından istenmediğini belirterek, “Tam da enflasyona karşı mücadele ediyoruz söylemini dillendirdikleri bir dönemde büyümeyi bu kadar hızlandıracak bir politika istemiyorlar. Ortada büyük bir enflasyon sorunu var. Ayrıca Türkiye inşaat konusunda da ithalata bağlı. Bunun yanı sıra, enerji kullanımı, bilgi kullanımı gibi bir süreç var. Bunların hepsi döviz kullanımı demek. Bunu yaptıkları taktirde hem dövizin fiyatı artar hem de enflasyon. Dezenflasyon söylemi boşa gitmiş olur. Bu sebeplerden dolayı ekonomi yönetimi açısından ağır giden bir süreç söz konusu” dedi.
Türkiye’nin geçmiş yıllara bakıldığında daire üretme kapasitesinin yılda 600 ile 700 bin arasında olduğunu aktaran Sönmez, “Deprem bölgesinde de bu sayıda konut yıkılmış durumda. Yani bir yılda müteahhitlerin konut üretme kapasitesini kullansa bile gerçekleşmesi mümkün görünmeyen bir konut sayısından bahsediyoruz. Ancak, yapılmaya başlayan konutların dahi yüzde 45’i bitirilmiş durumda. Daha gidilecek çok yol var. Bu süre. 4-5 yıla yayılacak gibi duruyor. Eve ihtiyaç duyan insanlar buna nasıl tahammül edecekler? Konteynerler bu insanların ne kadar ihtiyacını karşılıyor?” diye konuştu.
“Sürecin muhalefet tarafından takip edilmesi gerekiyor”
Bunun yanı sıra deprem sonrası sürecin ne kadar takip edilip edilmediğinden emin olamadığını vurgulayan Sönmez, “Muhalefet partileri bu süreci ne kadar takip etti? Deprem fonu ne yapıldı, ne kadarı harcandı? Vergiler, bağışlar toplandı. Bunlar nereye gitti? Bütün bu soruların cevaplarını takip etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
KAYNAK: T24 – CENGİZ ANIL BÖLÜKBAŞ