Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2021’de, 103 bin 613 Türk vatandaşı ülkeyi terk ederken bu sayı 2022’de 139 bin 531’e çıktı. Ayrılanlar arasında en büyük grubu 25-29 yaş arasındakiler oluşturdu
Türkiye’de etkileri hergün daha fazla hissedilen ekonomik kriz ve artan baskılar nedeniyle ülkeyi terk etmek isteyen genç ve eğitimli kişilerin sayısı da giderek artıyor.
Hüseyin Büyükdağ da bunlardan biri. Büyükdağ, Türkiye’yi ve öğretmenlik mesleğini sevdiğini söylüyor. Ancak ülkesindeki yaygın ekonomik kriz ve artan baskı nedeniyle kendisinin ve eşinin Almanya’da daha iyi bir yaşam bulmaya karar verdiklerini söylüyor.
Erdoğan’ın seçimleri kazanmasının ardından bir şeylerin değişmesinin pek mümkün olmadığı görüşünde.
27 yaşındaki İngilizce öğretmeni “Bunu istemesem bile, bundan nefret etsem bile, bu güzel ülkeyi terk edeceğim,” diyor.
Büyükdağ ve hemşire eşi, Şırnak’ta yaşıyor. Çift toplamda 43 bin lira civarında açıklanan yoksulluk sınırının biraz üzerinde kazanıyor. Bu gelir bulundukları şehirde geçimlerini sağlamaya yetiyor ancak İstanbul ya da Ankara gibi büyük şehirlerde ihtiyaç duyulandan çok daha az.
Türkiye’de resmi yıllık enflasyon oranı geçtiğimiz ay yüzde 61’i gördü, gerçek oranın bunun iki katı olduğuna inanan ekonomistlerin sayısı hayli fazla.
Giderek daha fazla kişi tek çıkış yolunun, yurt dışında eğitim için eğitim vizesi veya çalışma izni olduğunu düşünüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2021’de 103 bin 613 Türk vatandaşı ülkeyi terk ederken bu sayı 2022’de 139 bin 531’e çıktı. Ayrılanlar arasında en büyük grubu 25-29 yaş arasındakiler oluşturdu.
Bu rakamlar, koronavirüs pandemisinin zirvede olduğu 2020 yılında ülkeyi terk eden 77 bin 810 kişiye kıyasla önemli bir artışa işaret ediyor.
Beyin göçü düzensiz göçten farklı
Beyin göçü, Suriye ya da Irak gibi ülkelerindeki savaşlardan ve sıkıntılardan kaçan, Türkiye’yi Avrupa’ya giden bir rota olarak kullanan yüzbinlerce düzensiz göçmenin durumundan farklı.
Sosyolog ve yazar Besim Dellaloğlu, “toplumun en üst eğitimli katmanındaki kişilerin” ayrılmasını demokratik normların aşınmasına bağlıyor. Dellaloğlu “Türkiye’deki kutuplaşma azalmadan bu göçün tersine döneceği izlenimine sahip değilim,” diyor.
Associated Press’e konuşan Dellaloğlu, göç etme olasığı en yüksek kişilerin kişilerin tıp ve bilişim uzmanları olduğunu belirtti, ancak tüm sektörlerden yüksek eğitimli kişilerin de ayrılmak istediğini söyledi.
24 yaşındaki bilişim mühendisi Ahmet Akkoç, iki yıl önce Danimarka’da yüksek lisans yapmak üzere Türkiye’den ayrıldı ancak daha sonra Kopenhag’da iş buldu ve kalmaya karar verdi.
Akkoç “Uzmanlaşmak istediğim bir alan vardı ve Türkiye’de o uzmanlığa kesinlikle talep yoktu,” ifadelerini kullandı.
2022 yılında 2 bin 600’ün üzerinde doktor, yurt dışında çalışabilmek için Türk Tabipler Birliği’nden gerekli belgeyi talep etti. Doktorlar ayrılma gerekçesi olarak çoğunlukla düşük maaşları, zorlu çalışma koşullarını ve hastaların uyguladığı şiddeti gösteriyor.
Geçen yıl yaptığı bir konuşmada Erdoğan, isteyen tüm doktorların “gidebileceğini” söylemişti. Fakat daha sonra ses tonunu yumuşatarak, Türkiye’nin “parlak bir gelecek” vaadi taşıdığı için ayrılanların yakında geri döneceğini söyledi.
Kalanlar da var
Pek çok Türk, gittikçe kutuplaşan topluma rağmen kalmayı tercih ediyor.
Erdoğan’ın çok da memnun olmayan bir destekçisi olduğunu söyleyen 22 yaşındaki İstanbullu öğrenci Fatma Zehra Ekşi, “Giden insanları anlayabiliyorum, bazı şeylerin gerçekten değişmesi gerekiyor,” dedi. Ekşi “Ama eğer… burada rahat olmadığımız için ayrılırsak, o zaman burada bazı şeyleri değiştirecek kimse kalmayacak,” ifadelerini kullandı.
İstanbul’da yaşayan 26 yaşındaki metin yazarı Serap Ilgın, laik Türkiye’nin ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün değerleriyle büyüdüğünü söyleyerek “Ayrılmak çözüm değil, tam tersine burada kalıp savaşmamız gerektiğini düşünüyorum,” dedi.
Göç etme arzusundaki bazı kişiler, göçe giden yolda bir basamak olarak görülen turist vizesi almanın bile bu günlerde Türkler için bir zorluk haline geldiğini öne sürüyor.
Türk medyasında yer alan haberler ve AP’nin görüştüğü pek çok göçmen adayı, Avrupa ülkelerinin Türk yolculara yönelik vize kısıtlamalarını sıkılaştırdığını söylüyor. Özellikle vize reddi oranının arttığını ve başvuru sürecinin daha karmaşık hale geldiğini söylüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Danimarka’ya seyahat başvurusunda bulunan Ahmet Batuhan Türk, “Bütün bu muamele insana sanki bir Üçüncü Dünya ülkesinde yaşıyormuş gibi hissettiriyor” dedi ve “Sanırım öyleyiz,” sözlerini ekledi.
Türk, Avrupa Birliği ülkelerinin sıkı kontrolleri nedeniyle vize sürecinin artık daha fazla belge gerektirdiğini söyledi. Ancak AP buna dair hiçbir kanıt bulamadı ve AB yetkilileri bunu yalanladı.
AB’nin Türkiye elçisi Nikolaus Meyer-Landrut, Türkiye’deki reddedilmelerin dünya ortalamasının altında olduğunu söyledi. Haziran ayında Hürriyet gazetesine verdiği demeçte Meyer-Landrut, “Avrupa Birliği’nin Türk vatandaşlarına vize verilmesini engellemeye yönelik bir politikası yok,” demişti.
Vize işlemleri için danışmanlık yapan Kerem Çetinalp, yüksek talebin başvuru sahiplerinin vize randevusu bulmakta zorluk yaşamasına yol açtığını söyledi.
Çetinalp, bazı kişilerin ekonomik nedenlerle ayrılmak istemesine rağmen siyasi sığınma talebinde bulunduğunu söyledi. Bunun Batı’da Türk adaylara karşı kafa karışıklığı yarattığını bu nedenle daha ihtiyatlı davrandıklarını söyledi.
Erdoğan ise, AB’yi Türk vatandaşlarının seyahatini kısıtlayarak “siyasi şantaj” yapmakla suçladı.
Erdoğan, yurt dışında çalışan akademisyenlere burs ve pozisyon teklif ederek geri dönüş kampanyası başlattı. Program kapsamında 6 bin kişinin geri döndüğünü söyledi.
Ancak öğretmen Büyükdağ, “yanlış şeyler” söylediği için işini kaybedebileceğini söylediği ülkeyi terk etmek için eşiyle birlikte çabalarını hızlandırdıklarını söyledi.
“Almanya’da veya herhangi bir Batı ülkesinde değerli bir insansınız” diyen Büyükdağ “Türkiye’de değerli bir insan değilsiniz çünkü her an hain ilan edilebilirsiniz,” ifadelerini kullandı.