Avukatlar, Yargıtay’ın TİP milletvekili Can Atalay için hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki göstermek için basın toplantısı düzenledi. Grup adına konuşan Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, “Anayasal düzenin kaldırılmasına dair ciddi bir kalkışma söz konusu” dedi.
AYM’nin Sansür Yasası’ndaki dezenformasyon düzenlemesinin iptali talebine ilişkin verdiği “ret” kararını hatırlatarak, “AYM kararı yanlıştır, eleştiriyoruz, fakat bir kararın eleştirilmesi başka bir şeydir o kararın gereğinin yerine getirilmesi başka bir şeydir. O nedenle iki hafta önce AYM tarafından verilen karar bazılarını rahatsız etmiş olabilir. Her karar herkesi memnun etmek durumda değildir. AYM hukukun dediğini anayasanın emrettiğini kararına yansıttı dolayısıyla eleştirmek başka bir şey onun gereğini yerine getirmek yerine başkaldırmak başka bir şeydir” diye konuştu.
Kaboğlu, “Tarihimizde ilk kez tanık olduğumuz bir durumdur. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik ciddi bir yargı girişimidir” sözlerini kaydetti.
Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) TİP Hatay milletvekili Can Atalay kararını uygulamayıp, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından avukatlar Çağlayan Adliyesi’nde basın açıklaması yaptı.
Burada konuşan Kaboğlu şunları kaydetti:
“Elimdeki anayasa 6 Kasım 1982 günü onaylandı bu anayasada 20 kez değişiklik yapıldı fakat bu anayasa hep yürürlükte kaldı. 1982 anayasası TC’nin yürürlükteki anayasadır. Bu anayasanın amir hükümleri var herkes için emredici hükümleri var. Anayasanın belli organlarına yönelik belli hükümleri var. Mesela madde 11 herkes için bağlayıcı olduğunu öngörür fakat mesela madde 138. Hakimlerin ne yapacağını öngörür. Anayasanın emredici hükümleri yanında bir de yasaklayıcı hükümleri var mesela madde 6 egemenlikle ilgili maddeden kaynağını anayasadan almayan hiçbir yetki kullanılamaz, hiçbir makam ve organ kaynağını anayasadan almayan yetkiyi kullanamaz biçimde yasaklayıcı hükümleri var. Emredici hükümlerine karşı hiç kimsenin hiçbir şey söyleyememesi söz konusudur. Yasaklayıcı hüküm de herkesi bağlar ne cumhurbaşkanı ne TBMM ona aykırı davranabilir. Bu yasaklayıcı hükümler karşısında bir de Anayasanın yoruma açık hükümler var. Burada tanık olduğumuz husus anayasanın yasaklayıcı ve emredici hükümlerinin ihlal edilmesidir. AYM bir karar vermiştir. Bu yerine getirilmemiştir. Muhatap organlar anayasanın 6. Maddesinin yasaklayıcı hükme aykırı olarak bir çağrıda bulunulmuştur. Yerine getirmemek ve suç duyurusunda bulunmak anayasa dışıdır. Dün geceden bu yana yapılan konuşmalarda farklı görüşler ortaya atılmış olabilir ama burada sorun bir içerik sorunu değildir. Burada sorun aslında anayasal düzeni tanıyıp tanımamaktır. Anayasal düzen anayasanın emredici hükümleri muhataplar tarafından tanınıyor mu tanınmıyor mu. Bu açıdan bakıldığında hiç içerik tartışmasına girmeye gerek yok. Buradan tartışmanın merkezinde yer alan 14. madde anayasal düzene ilişkin maddeye karşı yani anayasal düzenin kaldırılmasına dair ciddi bir kalkışma söz konusu. Bu açıktır. Bu açık olduğu için kararın içeriğine İstanbul 13. Ağır ceza mahkeme başkanının yetkisi olmadığı halde heyeti aşıp havale etmesine yargıtay 3. Ceza dairesine, onun başsavcılıktan görüş istemesi onların anayasada yer almayan yetkilerini kullanması nihayet en son dün akşam itibariyle Yargıtay 3. Ceza dairesinde böyle bir karar çıkmış olması esasen artık içeriye girmemize gerek olmayan bir durumdur. Biz AYM’nin kararlarını tartışmak konumunda değiliz.
AYM dün de bir karar verdi sansür yasasıyla ilgili bir karar verdi. Aslında biz bu maddeyi hemen 18 Ekim 2022 günü kanun çıkar çıkmaz diğer anayasaya aykırı maddelerden ayırarak hemen aynı gün AYM’ye götürdük yalnızca 1 madde için 40 sayfa yazdık anayasaya aykırı olduğu için. AYM bir yıl bekledi ve hayır anayasaya uygundur dedi. AYM kararı yanlıştır, eleştiriyoruz, fakat bir kararın eleştirilmesi başka bir şeydir o kararın gereğinin yerine getirilmesi başka bir şeydir. O nedenle iki hafta önce AYM tarafından verilen karar bazılarını rahatsız etmiş olabilir. Her karar herkesi memnun etmek durumda değildir. AYM hukukun dediğini anayasanın emrettiğini kararına yansıttı dolayısıyla eleştirmek başka bir şey onun gereğini yerine getirmek yerine başkaldırmak başka bir şeydir.
Tarihimizde ilk kez tanık olduğumuz bir durumdur. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik ciddi bir yargı girişimidir.”