Azerbaycan ordusunun 120.000 Ermeni’yi barındıran Dağlık Karabağ’ı teslim olmaya zorlaması sadece 24 saat sürdü.
Güney Kafkasya’nın bu bölgesinde yaşayan insanlara bundan sonra ne olacağı sorusu giderek artan bir endişe kaynağı.
Azerbaycan’ın tüm vaatlerine rağmen, buradaki Ermeniler geleceklerinden, bölgeyi terk etmeye zorlanıp zorlanmayacaklarından ya da başlarına daha kötü bir şey gelmesinden korkuyorlar.
Gazeteci Siranuş Sargisyan bölgenin başkentinde (Stepanakert/Hankendi) birkaç sığınma merkezini ziyaretinden sonra gönderdiği mesajda “yiyecek hiçbir şey olmadığını” söyledi.
“Burada kalmak isteyen kimseyi görmedim. Oğullarını önceki savaşlarda kaybeden yaşlı akrabalarım var; onlar burada ölmek istiyor. Ama çoğu insan için, benim kuşağım için, bu zaten dördüncü savaşları.”
Petrol zengini Azerbaycan sivil halkı rahatlatmak için elinden geleni yapıyor; gıda, yakıt ve “yeniden entegrasyon” sözü veriyor.
Bölgede yaşayanlar ayrılmaya zorlanmayabilir ama kalmak için de pek istekli değiller.
Bu hafta Azerbaycan ordusu, Azerbaycan’ın Hankendi, Ermenilerin Stepanakert adını verdiği şehre doğru ilerlerken pek çok sivil köylerden kaçtı. “Akrabalarına ne olduğunu bilmiyorlar” diyor Sargisyan.
Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana buradaki savaşlarda on binlerce insan hayatını kaybetti. İlk savaş Ermenistan’ın bölgeyi işgal ettiği 1992-94 yılları arasında yaşanmıştı.
Uluslararası kamuoyu Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan’ın bir parçası olarak görüyor.
Bu hafta Azerbaycan ordusunun bölgeye girmesiyle en az 200 kişi daha hayatını kaybetti.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Karabağ Ermenilerinin artık “nihayet rahat bir nefes alabileceklerini” söylüyor. Ancak bu şimdilik çok uzak görünüyor.
Karabağ’da, 30 yıldır tek bir aile tarafından sıkı bir şekilde yönetilen ve cumhurbaşkanının bölge liderlerini “kan emici sülükler” olarak adlandırdığı bir ortamda Bakü hükümetine karşı güven sorunu var.
Geçen yılın sonunda Azerbaycan, Dağlık Karabağ ile Ermenistan’ı birbirine bağlayan ve Laçin Koridoru olarak bilinen tek yola abluka uyguladı.
Karabağ’dan ayrılmak isteyen Ermenilerin sayısı artarsa bu yol önümüzdeki süreçte kilit önem kazanacak.
On yıllar boyunca kendi televizyon kanalları, üniversitesi ve diliyle ayrılıkçı bir bölge olan Karabağ, şimdi kendisini çevreleyen Azerbaycan’a dahil olacak.
Azerbaycan sadece 50.000 kişinin etkileneceğini savunuyor, ancak Sarkisyan gerçek sayının şu anda 110.000 olduğunu tahmin ediyor.
Yaklaşık 5.000 kişi yerel havaalanı yakınındaki Rus barış gücü üssüne sığınmış durumda.
Uluslararası düşünce kuruluşu Carnegie Europe’dan Kafkasya uzmanı Thomas de Waal bu insanların akıbeti konusunda giderek daha fazla endişelendiğini belirtiyor ve ister barışçıl ister kanlı olsun, gerçek bir etnik temizlik tehdidi olduğuna inanıyor.
Waal, “Kadınlar ve çocuklar için hiçbir sorun olmayacak. Ancak asıl soru, silah altında olan ya da Azerbaycan’a karşı savaşmış olan erkeklerle ilgili” diyor ve bunların muhtemelen Karabağ nüfusunun çoğunluğunu oluşturduğunu belirtiyor.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 40.000 aileyi yerleştirmek için planlar yaptı bile. Paşinyan Azerbaycan’ı Dağlık Karabağ’da etnik temizlik yapmakla suçlasa da, şimdilik sivil halkın “doğrudan bir tehlike” ile karşı karşıya olmadığı değerlendirmesi yapıyor.
Azerbaycanlı yetkililer, silahlarını bırakan savaşçıları yargılamama sözü vererek bir tür af çıkarmayı düşünüyor.
Ancak cumhurbaşkanı yardımcısı Hikmet Hacıyev BBC’nin Azerice servisine yaptığı açıklamada “Bu, Birinci Karabağ savaşında suç işleyenleri kapsamayacak” dedi.
Azerbaycan’ın elinde 2020 ve öncesinde savaş suçlarından sorumlu tuttuğu kişilerin listeleri olduğu düşünülüyor.
Ameliyat için Ermenistan’a giden 68 yaşındaki bir adam, Temmuz ayında Kızıl Haç tahliyesi sırasında 1992’de savaş suçu işlediği şüphesiyle tutuklandı. Ailesi bu iddiaların gerçek dışı olduğunu söylüyor.
Cuma günü sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Karabağlıların 2020 savaşında ölenlerin portrelerini bir açık hava sergisinden kaldırdıkları görüldü.
İki caydırıcı unsur
Waal iki önemli caydırıcı unsurun etnik Ermenilerin göçünün ölümcül bir hal almasını engelleyebileceğine inanıyor.
Bunlardan biri iki uluslararası grubun olası müdahalesi: Kızıl Haç ve 2002 savaşından sonra Karabağ’da konuşlandırılan 2000 kişilik Rus barış gücü.
Siranuş Sarkisyan barış güçlerine pek güvenmiyor: “Rusların hiçbir şey yapmayacağını biliyorum. Çocukların hayatını kurtarıyormuş gibi yapacaklar ama bizi korumak için hiçbir şey yapmayacaklar.”
İkinci unsur ise Azerbaycan’ın Batı’daki imajını çok önemsemesi.
Azerbaycan, yerel nüfusu göçe zorlamak gibi bir planları olmadığı konusunda ısrar ediyor ve Perşembe günü yerel liderlerle yaptığı ilk görüşmelerde bölgede yaşayan Ermenilerin topluma “yeniden entegrasyonu” konusuna odaklandığının altını çiziyor.
Azerbaycan’ın İsveç Büyükelçisi Zaur Ahmadov, 1990’ların başında yurttaşlarının evlerinden sürüldüğünü hatırlatıyor ve “Biz hiçbir zaman etnik temizlik istemedik” diyor.
Sovyetler Birliği dağılırken Ermenistan’da yaşayan yüz binlerce Azeri bu ülkeden kovulmuş ve her iki tarafta da katliamlar yaşanmıştı.
Büyükelçi, Karabağ halkının daha geniş nüfusa dahil edilmesinin tamamen mümkün olduğuna ve kültürel, eğitimsel ve dini haklarının sağlanabileceğine inanıyor.
Halihazırda 30.000 Ermeni’nin Karabağ dışında evlilikler yapıp Azerbaycan’da yaşadığını söylüyor.
BBC’ye demeç veren büyükelçi, “Tam normalleşme biraz zaman alacak. Ancak gıda dolu kamyonlar Hankendi’ye çoktan nakledildi; önümüzdeki günlerde yakıt ikmali ve anaokulları gibi altyapının restorasyonu yapılacak” dedi.
Azerbaycan güçlerinin bölge başkentinin dış mahallelerinde konuşlandığı ve Karabağ ordusunun silahsızlandırılmasının henüz tamamlanmadığı bir dönemde bu iyimser bir bakış açısı.
Bu gerçekleşir gerçekleşmez Azerbaycanlılar devreye girecektir.
Bölgesel Araştırmalar Merkezi Başkanı Richard Giragosyan, işte o noktada yerel halkın tamamen Azerbaycan’ın vaatlerine bağlı hale geleceğini söylüyor.
“Karabağ Ermenileri için asıl sorun, sadece Azerbaycan’ın değil, Rusya’nın barış güçlerinin de güvenlik garantisi vermemesi” diyor.
Nihayetinde Karabağ’ın erkek nüfusunun ayrılmasına izin verileceğine inanıyor çünkü uluslararası kamuoyunun gözü bölgenin üzerinde.
Ancak o da herhangi birinin Azerbaycan toplumuna entegre olmaya ikna edileceği konusunda oldukça kuşkulu.
Siranuş Sargisyan, “Bizi entegre etmek istediklerini iddia ediyorlar. Ama bizi buradan silmek istiyorlar” diyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE