Ankara’da düzenlenen bir programda yargı bağımsızlığı mesajı veren Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, mahkeme kararlarının değiştirilmeden ve geciktirilmeden uygulanması gerektiğini kaydetti.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, “Bağımsız ve tarafsız bir yargı olmadan bırakın hukuk devletini aslında devlet bile olmaz” dedi.
Salı günü Ankara’da katıldığı bir panelde yaptığı açıklamada, Arslan, “Yargı bağımsızlığı sadece hukuk devletinin değil, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de zorunlu bir sonucudur. Kuvvetler ayrılığı, yargının yasama ve yürütmenin müdahalesinden uzak olmasını gerektirmektedir. Yargının diğer devlet erklerinin kontrolü altında olması hak ve özgürlüklerin sonu olur” diye konuştu.
Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muadili Kurumlar Birliği (AAMB) bünyesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi tarafından Uluslararası Yaz Okulu programının bu yıl 11’incisi Ankara’da bir otelde düzenlendi. Arslan’ın da katılımıyla düzenlenen, bu yılki toplantının konusunu, “Adil Yargılanma Hakkının Bir Güvencesi Olarak Yargı Bağımsızlığı” başlığı oluşturdu.
“Özgürlüklerin sonu olur”
AYM Başkanı Arslan, programda “Demokratik Hukuk Devletinin Alameti Farikası Olarak Yargı Bağımsızlığı İlkesi” başlıklı bir konuşma yaptı. Yargı bağımsızlığının sadece adil yargılanma hakkının bir güvencesi olmadığını belirten Arslan, “Türk Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere, yargı bağımsızlığı adil yargılanma hakkının yanında, diğer tüm temel hak ve özgürlüklerin de başlıca ve en etkin güvencesidir” dedi.
Arslan şu ifadeleri kullandı: “Devlet, tanımı icabı toplumun hukuk kuralları zemininde örgütlenmiş halidir. Şiddet tekeli olarak devletin meşruiyeti hukuka bağlıdır. Hukukun kişilerin adaleti tesis ederek hak ve özgürlükleri koruyacak şekilde uygulanması da bağımsız yargının varlığına bağlıdır. Öte yandan, yargı bağımsızlığı sadece hukuk devletinin değil, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de zorunlu bir sonucudur. Kuvvetler ayrılığı, yargının yasama ve yürütmenin müdahalesinden uzak olmasını gerektirmektedir. Yargının diğer devlet erklerinin kontrolü altında olması hak ve özgürlüklerin sonu olur.”
“Hâkimler etki altında kalmamalı”
Konuşmasının devamında mahkemelerin bağımsızlığına da değinen Arslan, Anayasa’nın “Mahkemelerin bağımsızlığı” başlıklı 138’inci maddesine atıfta bulundu. Arslan, “Bu madde biri mahkemelere ve hâkimlere diğeri de yargı dışı aktörlere yönelik yükümlülüklere yer vermektedir. Öncelikle yargı bağımsızlığı yargı tarafsızlığını temine yönelik olarak, hâkimlerin hiçbir etki altında kalmadan vicdani kanaatlerine göre karar vermesini ifade eder. Anayasa Mahkememizin ifadesiyle, bağımsızlık ‘hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan, hukukun öngördüğü gereklerden başka herhangi bir dış etki altında kalmadan’ serbestçe karar verebilmesi anlamına gelir. Bu anlamda yargı bağımsızlığı ‘adaletin dolaylı dolaysız her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak bir şekilde dağıtılması amacını gütmektedir” diye konuştu.
Arslan, esasen yargı bağımsızlığının, hâkimin tarafsızlığını sağlamanın da ön şartı olduğuna dikkat çekti. Hâkimin tarafsızlığının onun tarafların leh ve aleyhlerinde bir düşünce ve önyargıya sahip olmamasını ifade ettiğini anlatan Arslan, şu görüşleri dile getirdi:
“Hâkimin tarafsız olduğu konusunda taraflarda bir kanaatin oluşması çok önemlidir. Bunun için hâkimin çok dikkatli olması, elindeki adalet terazisini kuyumcu hassasiyetiyle tutması gerekir. İslam’ın Dört Halifesinden ikincisi olan Hz. Ömer, Basra’ya hâkim olarak tayin ettiği Ebu Musa’ya yazdığı mektupta hâkimin önüne gelen davada taraflara bakışlarında bile eşit davranmak suretiyle karar vermesi gerektiğini belirtmiştir.”
“Kimse mahkemelere emir ve talimat veremez”
Anayasa’nın 138’inci maddesinin “yargı dışı aktörlere yönelik açık ve kesin bir dille uyarılarda bulunduğunu” da dile getiren Arslan, bunların başında “müdahalesizlik anlamında negatif yükümlülüğün” olduğunu kaydetti.
Arslan, “Buna göre hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde dahi bulunamaz. Anayasamız yasama organı için bu müdahale yasağını özel olarak düzenlemiştir. Görülmekte olan bir dava hakkında yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin olarak parlamentoda soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz” dedi.
Arslan, Anayasa’nın yargı bağımsızlığı konusunda kamu gücü kullananlara yüklediği pozitif yükümlülüğün ise yargı kararlarının etkili icrası olduğunu kaydetti. Bu yükümlülüğün yargı bağımsızlığının tamamlayıcı unsuru olduğunu belirten Arslan, yasama, yürütme ve idare makamlarının mahkeme kararlarını değiştirmeden ve geciktirmeden uygulamak zorunda olduğunu ifade etti.
Yargı bağımsızlığı konusunda toplumsal algının önemine vurgu yapan AYM Başkanı, “Mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsız ve tarafsız olmaları yetmez, öyle olduklarının da bilinmesi gerekir. Bu nedenle hukuk devleti yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı görünümüne zarar verecek davranışlardan kaçınmayı gerektirmektedir” dedi.
“Yargı mensuplarının kirlenmemiş ve prangasız bir vicdana sahip olmaları” gerektiğini kaydeden hukukçu, “Bu kuşkusuz kolay değildir, zira hiçbirimiz steril bir dünyada yaşamıyoruz. Ne var ki, hâkimlik tam da böyle bir ortamda ter temiz bir vicdanla adaleti tesis etmeyi gerektiren bir meslektir” dedi.