Tahıl anlaşmasından çekilen Rusya, Karadeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırı tehdidinde bulundu. Uluslararası hukuk buna imkân tanıyor mu? Rusya’nın amacı ne? Batı ne yapabilir? Alman uzmanlar DW’ye değerlendirdi.
Tahıl koridoru anlaşmasından çekilen Rusya, 20 Temmuz itibarıyla Karadeniz’den Ukrayna limanlarına giden tüm gemileri potansiyel askeri kargo taşıyıcısı, yani saldırı hedefi olarak göreceğini duyurmuştu. Rusya Savunma Bakanlığı bu gemilerde bayrağı bulunan ülkelerin de Kiev’in yanında Ukrayna savaşına girmiş olarak kabul edileceğini belirtmişti.
Peki, uluslararası hukuk ticari gemilere saldırıya müsaade ediyor mu?Ya da Rusya’nın Ukrayna limanlarına yönelik ablukası nasıl sonuç verebilir? DW, uzmanlarla bu konuyu masaya yatırdı.
Kiel Üniversitesi’nden güvenlik uzmanı Johannes Peters, savaşan taraflardan birinin bireyleri ya da kurumları tek taraflı olarak meşru savaş hedefi olarak ilan edemeyeceğini vurguluyor ve ekliyor:
“Uluslararası sulardaki bu gemilere yönelik olası bir Rusya saldırısı, ne uluslararası hukuk ne de uluslararası savaş hukuku kapsamında görülebilir.”
Peters, sivil bir gemiye sadece askeri kargo şüphesine dayanılarak füze ya da benzeri bir silahla saldırı düzenlenemeyeceğini belirtiyor.
Savaşan tarafların neye izni var?
Viadrina Avrupa Üniversitesi’nden uluslararası hukuk uzmanı Wolff Heintschel von Heinegg, deniz hukukuna göre savaşan tarafların düşman topraklarına giden tüm gemileri arama hakkı bulunduğunu hatırlatıyor. Bu topraklara kaçırılan bir yük varsa bunun tüm dünyaya bildirilmesi gerektiğini ifade eden Heintschel von Heinegg, “Ancak taşınamayacak malların listesinin önceden açıklanması şartıyla” diye ekliyor.
Aranan gemide “yasaklı” bir yük bulunduğu takdirde savaşan devletin bu gemiye el koyma hakkı bulunduğunu ancak saldıramayacağını belirten Heintschel von Heinegg, “Bu gemiye yönelik saldırıya, sadece düşmanın askeri faaliyetlerine ciddi bir katkıda bulunması için kullanıldıysa izin verilebilir. Örneğin, askeri açıdan değerli istihbarat geçiyorsa ya da mayın döşüyorsa gibi. Bu durumda gemi saldırıya açık hâle gelir. Geminin sadece Karadeniz’de seyir hâlinde olması, meşru bir hedef olduğu anlamına gelmez” dedi. Heintschel von Heinegg’e göre, bu durum, 21 Temmuz’dan itibaren Karadeniz’de Rusya’daki ya da işgal edilen Ukrayna topraklarındaki limanlara giden tüm gemileri askeri yük gemisi olarak görüleceğini açıklayan Kiev için de geçerli.
Alman uzman, “Bir gemi, gerçekten düşmana askeri ekipman taşıyorsa saldırı hedefi olabilir. Ancak bunun varsayımlara değil, gerçeklere dayanması gerekiyor” diyor.
Ancak Heintschel von Heinegg, Rusya’nın yasaklı kargo listesini önceden yayımlamaması hâlinde, taşınması yasaklanabilecek bir yük de olamayacağının altını çiziyor.
Ukrayna’ya giden gemilerde yapılabilecek aramalarla ilgili de konuşan Alman uzman, “Gemiye çıkan ekip, gemide ne olduğuna bakar. Ukrayna’yla ilgili bir faaliyette bulunulmuyorsa da geminin serbest bırakılması gerekir” dedi.
Rusya’nın amacı ne?
Peters’a göre, Rusya’nın öncelikli hedefi Ukrayna’yı uluslararası ticaretin güvenliğini tehdit ederek zayıflatmak değil, daha ziyade açlığı bir silah olarak kullanıp Batı’yı Moskova’ya yönelik yaptırımları hafifletmeye ikna etmek.
“Rusya söz konusu tehditlerin, gemicilik şirketleri ve sigorta firmalarının bu riski almamasına yeteceğine ve böylece Ukrayna’nın tahıl ihraç etmeye devam etmesinin imkânsız kılınacağını düşünüyor” ifadesini kullanan Peters, “Moskova, Rusya’ya yönelik yaptırımların hafifletilmesi için Batı’yı zorlamak isteyecektir” diye ekliyor.
Moskova’nın talepleriyse açık: Rus tarım bankası Rosselkhozbank’ın uluslararası SWIFT sistemine yeniden dahil edilmesi ve gübre ihracatının kolaylaştırılması.
Peters,tahıl koridoru anlaşmasının sona ermesinin Rusya’nın memnuniyetle karşıladığı bir fırsat olduğunu ve bu sayede Moskova’nın Batı üzerinde tekrar askeri baskı kurmasına gerek kalmayabileceğini düşünüyor.
Alman uzman, Rusya’nın Odessa’ya yönelik saldırılarını artırmasının da bu strajetinin bir parçası olduğunu savunuyor.
Batı şu an ne yapmalı?
Peters Batı’nın şu an uluslararası ticari gemilere askeri gemilerce eşlik edilip edilmemesi gerektiği konusunda bir karar vermesi gerektiğini söylüyor. Bu, Batı’nın tartıştığı seçenekler arasında bulunuyor. Ancak Peter bunun pratikte zor bir seçenek olduğu görüşünde. Öncelikle Türkiye’nin Karadeniz’de ciddi sayıda askeri geminin varlığına rıza göstermesi gerekeceğini belirten Peters, ayrıca özel rotalar belirlenmesinin de şart olacağını ifade ediyor.
Peters, Batılı ülkelere ait askeri gemilerin ticari gemilere eşlik etmesi durumunda oluşabilecek bir riske de dikkat çekti. Bu gemilerin yanlışlıkla dahi vurulması hâlinde Batılı devletlerin Rusya ile doğrudan savaşa girmesi gibi büyük bir riskin doğacağı uyarısında bulunan Peters, “Başından beri hem Rusya hem de Batı böyle bir gerilimden kaçınmaya çalışıyor” diye ekledi.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE